Güliz ARSLAN
Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 2015 13:50
Şu sıralar biri kapınızı çalıp “Pardon, pencerenizden komşunuzun fotoğraflarını çekebilir miyim” derse şaşırmayın. Fotoğrafçı Gail Albert Halaban, evlerine gittiği insanlara aşağı yukarı böyle bir şey söylüyor. Niyeti; pencerelerden farklı dünyalara girmek. Halaban’ın ‘Out My Window / Penceremden’ fotoğraf projesi için New York ve Paris’ten sonraki durağı İstanbul. Sergisini 12 Aralık’a kadar İSTANBUL’74 Galatasaray Galerisi’nde görebilirsiniz.
Fotoğrafları gizlice çekmiyorsunuz, biliyorum. Yine de kendinizi biraz ‘röntgenci’ gibi hissettiğiniz oluyor mu?
- Dışarıdan bakınca birilerini dikizliyormuşum gibi görünüyor, evet. Ama aslında yaptığım; komşuların tanışmasına vesile olmak. Ortada röntgencilikten çok, arkadaşça bir durum var yani.
Nereden çıktı bu proje?
- Yıllar önce bir gün kızımın doğum gününü kutlarken eve çiçekler ve balonlar geldi. Karşı komşumuz göndermiş. Tanışmıyorduk. Kutlama yaptığımızı pencereden görmüşler. Projenin ilhamı bu oldu. İnsanların pencereler aracılığıyla kurdukları ilişkiler merak uyandırıcıydı.
Çekim sırasında nelere dikkat ediyorsunuz?- Fotoğrafını çektiğim kişinin kurduğum sahne içinde rahat olması temel prensibim. Her şeyin olabildiğince gerçekçi olmasını istiyorum. Belki bir parça dramatik veya teatral ama mutlaka gerçek bir sahne...
İstanbul fotoğraflarınızda gördüğümüz kişileri nasıl buldunuz?- ISTANBUL’74’ün beni tanıştırdığı kişilerle başladım. Sanat, moda ve kültürle yakından ilgilenen insanlar. İçinde bulundukları sektöre yön veren, şehirle güçlü ilişkisi olan kişiler. İstanbul’u fotoğraflamaya devam ediyorum, ulaşabildiğim en geniş çeşitliliğe ulaşmak istiyorum.
İnsanlar ne tepki veriyorlar projenizi duyunca?- Önce “Nasıl yani? Komşumun kapısını mı çalacaksın” diyorlar. Ama sonra hoşlarına gidiyor. İnsanlar komşularıyla bağlantı kurmaya hasretler.
Sizin pencerenizden içeri baksak neler görürüz?- New York’ta, Wholesale Flower Block’ta yaşıyorum, toptancı çiçek dükkânlarının olduğu cadde. Penceremden içeri baktığınızda 6 ve 11 yaşlarında iki çocuğuyla, evde çalışan bir anne görürsünüz. Oğlum evde sürekli futbol oynuyor....
Projenin sonraki durağı neresi olacak?- Buenos Aires. 2018’de büyük şehirlerin olduğu bütün kıtalara gitmiş olacağım ve bir
sergi açacağım.
DÜNYANIN EN ÖNEMLİ ŞEHİRLERİNİN YER ALDIĞI BU PROJEYE İSTANBUL’U KESİNLİKLE EKLEMELİYDİK
Demet Müftüoğlu Eşeli - İSTANBUL’74’ün kurucularından
Gail ve ben New York’ta minik bir tesadüfle tanıştık. Karşılaştığımız andan itibaren her şey çok netti: New York ve Paris’ten sonra, dünyanın en önemli şehirlerinin yer aldığı bu değerli fotoğraf projesine İstanbul’u kesinlikle eklemeliydik. Gail, büyüleyici şehrimiz İstanbul’a geldi ve büyük kalabalığın içinde yaşayan şehirli insanımızın yalnızlığını resmetti.
“Favori hikâyem Christina’yla olan: Bir bina gördüm, çok beğendim. Çekimi yapacağım yerden birinin kapısını çaldım. Bir kadın açtı, beni görünce epey ürktü. Meğer üniversitede bitirme projesini benim üzerime yazmış!”
NEW YORK’TA ŞU AN BÜYÜK CAM PENCERELER POPÜLER
Bir pencere gördüğünüzde heyecanlanıyor musunuz?
- Kesinlikle. Bir pencereden baktığınızda tam önünüzde bir roman başlıyor çünkü.
Projenin üç şehrini karşılaştırırsanız...- New York’ta şu an popüler olan büyük cam pencereler. Sahnede olmak istiyor gibiler, komşularının kendilerine bakmasını bekliyorlar. Paris’teyse insanlar mahremlerine düşkün. Bu projeyi de başta çok şaşırtıcı buldular. Ama sonra mutluluk duyduklarını söylediler.
Bu durum İstanbul için de geçerliydi. Ama İstanbul’da beni asıl şaşırtan, şehrin büyüklüğü oldu. Gördüğüm en büyük çeşitlilik de buradaydı. Bir sokakta çok çok eski bir bina var, hemen yanında tamamen modern bir bina... Tarihi burada katman katman görebilmek mümkün.