Nuran ÇAKMAKÇI ncakmakci@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Ocak 06, 2008 00:00
Annesi, babası, felçli dedesiyle Mamak’ın Tepecik Mahallesi’nde bir gecekonduda büyüdü Kübra Öztürk. İlkokul ikinci sınftayken mahallede açılan satranç okuluna gitmeye başladı. Öylesine yatkın ve tutkundu ki satranca, kısa sürede ödüller gelmeye başladı. Bulgur pilavı ve tarhanayla beslenen o ufak kız bugün ABD üniversitelerinin peşinden koştuğu genç şampiyon adayı.
Gülizar Öztürk ona hamile kaldığında, karı-koca iki çocuğun ardından üçüncüye bakamayacaklarını düşündüler. Eşi Durak Öztürk ile çocuğu aldırmak için doktora giderken dolmuşta karar değiştirdiler, arabayı durdurup indiler. "Rızkı da beraberinde gelir" diyerek test kağıtlarını yırtıp tek odalı evlerine döndüler.
Kübra (16), anne babası dışında abisi ve ablası, felçli dedesi ve büyükannesiyle bu evde büyüdü. Ankara’da Mamak’ın Tepecik Mahallesi’nde Kayaş İlkokulu’nda ikinci sınıfa giderken, Gaziosmanpaşa Rotary Kulübü mahallede bir Satranç Merkezi açtı. Satranç öğretmeni İslam Osmanoğlu, okullarda yeteneği olanları araştırdı, Kübra da seçilen öğrencilerden biriydi. Mahallelinin başlangıçta "Bu kumar mı? Ne biçim spor!" diyerek taşladığı kulüp binasında saatlerce çalıştı.
Satranca başladıktan sekiz ay sonra hocası Osmanoğlu, onu İspanya’daki Dünya Şampiyonası’na götürdü. Orada yaş grubunda 44’üncü oldu. Bu turnuvadan sonra da, kızlarda Ankara ve Türkiye birinciliğini kimse elinden alamadı. Turnuvaların yıldızıydı artık. Herkes onu birbirine gösteriyor, başarısının arkasındaki sırrı merak ediyordu. Annesine "Kızınızı neyle besliyorsunuz?" diye sorduklarında, "Bulgur pilavı ve tarhana" cevabını alınca şaşırıyorlardı.
Kübra satranca büyük bir hevesle sarılmıştı. "1998’de satranca başladığımda bunun bir spor olduğunu filan bilmiyordum. Bütün sınıf satranç oynuyordu. Zamanla herkes bıraktı, yalnız ben devam ettim. İlk turnuvam olan dünya şampiyonasında 44’üncü sırayı alınca bir gariplik olduğunu hissettim. 8 yaşındaydım ve 10 yaşındakilerle oynuyordum! Bir yıl sonra dokuz yaşındayken 10 yaş Türkiye üçüncülüğünü aldım. 1999’dan sonra da 6 defa Türkiye şampiyonu, 2006 ve 2007’de ayrıca Avrupa şampiyonu oldum."
Artık mahallesinin gururu, çocukların da idolüydü. Onu gören Mustafa Yılmaz, Melek Akbaş, Filiz Altınbaş, Melek Tınbaş ve diğerleri satranç turnuvalarının gediklisi oldu, şampiyonlukları topladı. Artık kimse bu Mamaklı çocuklarla karşılaşmak istemiyordu. Ama içlerinden hiç biri Kübra kadar sabırlı çıkmadı. Çoğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle satrancı bıraktı.
Kübra derslerden kalan tüm zamanını satranç kulübünde geçiriyor, annesi yemekleri evden oraya getiriyor, babası çalıştığı konfeksiyon atölyesinden çıkışta gidip kızını alıyordu: "Yaşadığım ortamı ve zorlukları hiç düşünmüyorum. Federasyonun verdiği dizüstü bilgisayar ve kitaplarımla satranç çalışıyorum. Özel hocalarla ve müthiş imkanlarla çalışanlar da var. Ama insanın içinde o heyecan yoksa bir şey yapamıyor. Ayrıca öbür çocukların güvenceleri var. Benim yok ki! Ancak çalışarak bir yere varabilirim."
ALDIĞI MAAŞLA ABİSİNİ OKUTUYOR
Sobalı bir gecekonduda, bir yandan turnuvalara, bir yandan ÖSS’ye hazırlanan Kübra, ailesinin de umudu. Asgari ücretle çalışan babasının gücü Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Fizik Bölümü’ndeki oğlu Mehmet’i okutmaya yetmeyince Kübra yetişti; Satranç Federasyonu’ndan aldığı maaşla abisini okutmaya başladı.
Kübra son iki yılda kendi yaş grubunda Avrupa şampiyonluğunu kimseye kaptırmadı. Kasım ayında Antalya’daki Dünya Yaş Grupları Satranç Şampiyonası’nda 16 yaş grubu kızlarda birinciyle aynı puanı aldı; averajla dördüncü oldu. Bundan sonraki hedefleri de belli: "Artık büyüklerde yarışmak istiyorum. Milli takım oyuncusuyum. Bir yandan da okula devam edip avukat olacağım."
TEKSAS ÜNİVERSİTESİ PEŞİNDE
Beyin avcıları ABD’de Teksas Üniversitesi’nde satranç burslusu olarak okuması için teklifte bulundu. Şimdi Mamak Lisesi üçüncü sınıfta hem ÖSS’ye çalışıyor, hem de gelen teklifi düşünüyor. "Korkuyorum, ama gitmek de istiyorum. Çünkü, kaderim değişecek."AİLESİ VE HOCASINDAN TAM DESTEK
Gülizar Öztürk (44, Kübra’nın annesi) Sobalı odada yatıyor, oturuyor, çalışıyor. Bazen onunla turnuvalara gidiyorum. Kimse Kübra’nın bu koşullarda yaşadığına inanmıyor. İsterdim ki, kızıma başarılı olduğunda bir hediye
alayım. Sadece ona sarılabildim, "aferin" diyebildim.
Durak Öztürk (48, Kübra’nın babası): Kızımla gurur duyuyorum. Bu gecekonduda mucize gerçekleştiriyor. Çalışacak odası bile yok. Kızımın imkanları daha fazla olsaydı kim bilir neler yapardı? Üstelik okulda da şımarmadı. Tüm hocalar onu çok seviyor, başarılı bir öğrenci.
Nizamettin İren (53) gıda sanayicisi, Gaziosmanpaşa Rotary Kulübü eski başkanı, Kübra’nın sponsoru (üstte solda): Ankara Gaziosmanpaşa Rotary Kulübü başkanıyken 1995’te bir satranç projesi başlattık. Altı okul seçtik ve bir hoca tuttuk. Bu hoca, kabiliyetli çocukları ortaya çıkardı. Bu çocuklar o yıllarda Ankara Şampiyonası’na katılmaya başladı. Beş yıl sonunda Mamak’tan Türkiye şampiyonları çıkmaya başladı. 8-10 kişilik gruplar oluştu. Kübra, mahalledeki herkesin idolü oldu. Onu örnek aldılar. Sabırlı ve azimliydi. Bizim gibi sivil toplum örgütleri böyle projeler geliştirirse daha Kübra gibi çok cevher ortaya çıkar.
Kübra satrancın kardeleni
Ali Nihat Yazıcı (Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı) Kasım ayında Antalya’daki Dünya Yaş Grupları Şampiyonası’na 103 ülkeden 1450 sporcu katıldı. Kübra’nınki büyük başarı. Kübra satrançta bir kardelen. Satranç ucuz bir spor. Ama, İş Bankası bize sponsorluk yapmasaydı, Kübra iki kez Avrupa şampiyonu olmazdı. Bugün Türkiye’de 1.5 milyon çocuk okulda satranç dersini seçmeli olarak alıyor. 200 bin lisanslı sporcumuz var. Kübra ya da diğerleri için bir ayrıcalık istemiyoruz. Sadece başarı kazandıklarında diğer sporcular gibi devlet tarafından desteklensinler. ÖSS gibi sınavlarda ek puanlar alsınlar. Çünkü, spor zamanlarının büyük bölümünü alıyor. Sınavlara hazırlanırken birçoğu satrancı bırakıyor.