Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2006 00:00
Biyolojide evrim, "türlerin nesilden nesile, değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanması" diye açıklanır. Evrim sonucunda farklılaşan türler, yeni türlerin ortaya çıkmasına neden olur. İşte bilim dünyası, üst üste, "doğal seçilim"i temel alan teorisi ile modern evrimin babası olarak kabul edilen Charles Darwin’i destekleyen gelişmelerle çalkalandı:
1) Canlıların denizden karaya çıkışında eksik halka olan fosil bulundu. 2) Ardından evrimsel gelişmeye "moleküler düzeyde" büyük bir doğrulama getirildi. 3) İnsangillerin gelişiminde 4 milyon yıl öncesine ait yeni bir ara halka, bir hominide ait kafatası ve kemikler bulundu.
Sudan karaya geçişteki kayıp halka
İlk gelişme, timsaha benzeyen "Tiktaalik roseae" adlı bir sürüngenin fosilinin bulunması ile yaşandı. Kanada’nın kuzeyinde Ellesmere Adası’nda bulunan bu fosil, suda yaşayan hayvanların karaya geçişinin kademeli olduğunu göstermesi açısından büyük önem taşıyor.
417 milyon ile 354 milyon yıl önce Devonian Dönem’de yaşadığı tahmin edilen hayvanın, tetrapod denilen 4 bacaklı ilk hayvanlara benzer kafatası, boyun ve kaburgalarının olduğu görülüyor. Bunun yanı sıra hayvanın balıklarda olduğu gibi pulları, yüzgeçleri ve ilkel bir çenesi var. 2.5 metre uzunluğundaki hayvanın keskin dişleri ve timsah gibi bir kafası bulunuyor.
Bilim dünyası, önceleri, milyonlarca yıl önce balıkların sudan çıkıp kara yaşamına uyum sağlamaya yöneldiklerini öngörüyordu. Ancak,
balık ile karaya uyumlu tetrapodlar arasında köprü oluşturan bir hayvan türünün varlığından kuşkulanmakla birlikte bugüne kadar bunu kanıtlayacak somut verilere ulaşılamamıştı.
İnuit dilinde, büyük, sığ su balığı anlamına gelen Tiktaalik’in keşfi, bilim dünyasına göre balık ile kara hayvanları arasındaki sınırı, anatomisi ve yaşam şekli ile ortadan kaldırıyor. Harvard Üniversitesi’nden, fosili bulan ekibin başı
Farish Jenkins’e göre, söz konusu Tiktaalik, aralarında insanların da olduğu, bacakları olan hayvanların evriminde çok kritik erken bir evreyi temsil ediyor. Tiktaalik, ayrıca yüzgeçlerin nasıl bacaklara dönüştüğü konusunda biyologları aydınlatmış oluyor.
Evrime moleküler temelde doğrulama
Dünyaca ünlü bilim dergisi Science’da yayımlanan bir makale, evrim konusundaki şüphelere ciddi bir yanıt niteliği taşıyor. Modern evrimin babası Charles Darwin, kuramını "herhangi bir kompleks organın çok sayıda ve birbiri ardına meydana gelen küçük değişikliklerle oluştuğu" varsayımına dayandırmıştı. Ancak her şeye karşın Darwin 1859 yılında bu teorinin mutlaka kanıtlanması gerektiğini, aksi takdirde kuramın çürütülebileceğini not etmişti.
Amerikalı bilim insanları, şimdi Darwin’in bu teorisini moleküler düzeyde kanıtlamayı başardılar. Oregon Üniversitesi’nde
Joe Thornton ve ekibi, farklı zamanlara ait olmalarına karşın, günümüzde anahtar ve kilit gibi birbirine uyumlu iki hormon ve reseptörü incelediler.
Bilim adamları, yılanbalığı şeklinde yuvarlak ağızlı bir su hayvanı (petromyzon) ile yine yılan balığına benzeyen ve başka balıkların vücuduna başını sokarak yaşayan ufak deniz balığı (hagfish) gibi zamanımıza kadar gelmeyi başaran bu iki çenesiz ilkel türdeki stres hormonu reseptörünün, modern versiyonunu buldular. Ekip, ayrıca köpekbalığı sülalesinden gelen bir başka balıkta, bu reseptörün iki adet modern versiyonu daha buldu.
Bunları üreten genleri bulan ve birbirleri ile karşılaştıran araştırmacılar, bunların 450 milyon yıl önce varolan tek bir ortak genden geldikleri sonucuna vardılar. Söz konusu dönemde, hayvanlar daha sudan karaya çıkmamış ve kemik daha evrimleşmemişti.
Araştırmacılar, bu hormon reseptörü örneğiyle anahtar-kilit evresinin evrimsel bir süreç geçirdiğini kanıtlamış oldu. Çalışmalar, karmaşık biyolojik yapıların, moleküler bazda nasıl evrimleştiğini ortaya çıkartıyor. Bu bulgular, moleküler gelişimin Darwin’in evrim kuramıyla tamamen uyum içinde olduğunu gösteriyor. Böylece evrim kuramına karşı çıkanların öne sürdüğü "sadeleştirilemez karmaşa" tezinin büyük bir yanılgı olduğu da anlaşılmış oluyor. Böylece karmaşık sistemlerin sade adımlarla oluşturulduğu gösterildi ve bilim bu süreci izleyebilecek duruma geldi.
İnsan evrimindeki boşluğu dolduran fosil
İnsangillerin gelişim zincirinde yeni bir halka olarak kabul edilen, 4.2 milyon yıllık kalıntılar, evrim sürecindeki önemli bir boşluğu dolduruyor. Etiyopya’nın Orta Awsh Bölgesi’nde bulunan fosilin "Australopithecus anamensis" türüne ait olduğu belirtiliyor. Yani söz konusu fosil, büyük olasılıkla insanların doğrudan atası.
Kaliforniya’daki Berkeley Üniversitesi’nden ünlü paleoantrolog
Tim White ve çalışma arkadaşlarının bu keşifleri Nature dergisinde yayınlandı. White ve arkadaşları, uzun yıllardır bu bölgede çalışıyor ve fosil avcılığı yapıyor. Bu buluntu, 4.4 milyon yıl önce yaşamış daha eski bir tür olan Ardipithecus ramidus ile daha sonraki Australopithecus afarensis türü arasındaki boşluğu dolduruyor. Afarensis de Orta Awash Bölgesi’nde 3.4 milyon yıl önce yaşamıştı. Yeni fosil, bu ikisinin arasını yalnızca kronolojik değil, aynı zamanda anatomik olarak da tamamlıyor.
Aslında Anamensis türünün keşfi yeni değil. Önemli olan ilk kez bu üç türün tek bir bölgede ve dönemsel olarak birbirini izleyen bir süreç çerçevesinde bulunması. Bunun bir açıklaması, tek bir türün basit olarak diğer bir türe evrimleşmesi. Buna bilim dünyası filetik evrim adı veriyor. Diğer bir olasılık da, Australopithecus’un ilk başta Ardipithecus’un bir yan dalı olarak ortaya çıkmış olması. Bu süreçte kız evlat türü, ana türün yanında bir süre için, ana tür yok olup gitmeden önce yaşamış olabilir.
Yeni keşifler, Ardipithecus ve Austrapithecus arasındaki boşlukta bir köprü oluştursa da bu boşluğu tümüyle kapatmıyor. White, bu durumu "Boşluk tümüyle kapanmış değil. Biz büyük bir boşluğu doldurduk ve iki adet küçük boşluk yarattık. Şimdi 4.4 milyon ila 4.1 milyon yıl arasındaki boşluğu neyin doldurduğunu araştırıyoruz. Bu da 300 bin yıl eder. Belki insan yaşamıyla karşılaştırıldığında çok büyük bir zaman dilimi ancak jeolojik ölçekte çok uzun bir süre değil" diyor.