Güncelleme Tarihi:
Günün 18 saatini, elinde bıçaklarla tavalar, yeni lezzetler peşinde koşan Tom Aikens’ı mutfaktan çıkarmak zor. Samsung Smart TV lansmanı için Türkiye’ye geldiği sırada bir süreliğine tencerelerinden, tavalarından uzaklaştırmayı başarsak da tokalaştığı gibi yemek konuşmaya başlıyor. Mutfaktan, teknolojiden, gelecekten konuşurken mevzu bilimkurgu filmlerindeki gibi renkli haplarla beslenme ütopyasına kadar uzuyor: “Yemek insanları sosyalleştiren ve zevk veren bir şey. Yemeğin yerini hiçbir hap tutamaz.”
Aikens’tan “Çocukluk anılarımın hepsi mutfakta geçiyor” gibi cümleler duymanız gayet normal. “Daha sekiz yaşımdayken bir ofiste sabah-akşam çalışamayacağımı kavrayıp mutfağın yolunu tutup yemek yapmaya başladım” demesi de şaşırtmıyor. Sebze ve meyve yetiştiricisi ailesi sayesinde bütün gıdalar hakkında bilgi sahibi oluyor. 12 yaşına geldiğinde ana yemekleri ustaca yapacak kıvama geliyor. Ona göre iyi yemek yapmanın sırrı zekâ, malzemeyi iyi hissetmek ve tutkunun bir araya gelemesinde saklı.
SAHRA ÇÖLÜ’NÜ KOŞARAK GEÇTİM
Aikens, yemek kadar kadınlara da tutkun. 2004’te ilk eşinden, 2010’da ikinci eşinden boşanmış, şimdi bir sevgilisi ve 16 aylık bir kızı var. Kadınları tavlamak konusunda yemeği hiç bir zaman silah yapmadığını söylese de şefliğin seksi bir imajı beraberinde getirdiğini itiraf ediyor: “Bir sürü duygunu bir arada kullanıyorsun. Çok yaratıcı olman gerekiyor. Bu yüzden insanlar yemek yapmayı seksi buluyor.”
Diğer bir tutkusu da spor. Ona göre sanatçılar kadar şefler de fiziğine dikkat ediyor, etmeli de zaten: “Birçok insan şeflerin şişman olduğunu zannediyor. Oysa tanıdığım birçok şef arkadaşım çok ince. Bunun sebebi sürekli çalışıp koşturmamız.” Spor konusunda en az yemek kadar takıntılı. Sahra Çölü’nü koşarak geçecek kadar: “Sahra Çölü’nü geçmek zor maratonlar arasında yer alır. Her yıl birçok kişi oradan koşarak geçmeye çalışıyor. Bazıları kendilerini deniyor, ben bir sosyal sorumluluk projesi için bunu gerçekleştirdim.”
Mönümde Türk tatları da olacak
Jamie Oliver ve Anthony Bourdain gibi şeflerle aranız?
- Birbirimize karşı saygılıyız. Yalnız bir şeyi düzelteyim. Jamie Oliver bir şef değil.
Ne peki?
- Aşçı!
İkisinin farkı ne?
- Şef olmak için 18 yaşında başlayan gittikçe yükselen bir hiyerarşik düzen vardır. Her gün düzenli olarak mutfakta çalışmanız gerekiyor. Jamie Oliver iyi bir aşçı ama her gün mutfakta çalışmak zorunda olmadığı için iyi bir televizyon yüzü, bir işadamı.
Eylül ayında Türkiye’de Jamie Oliver ile yan yana restoranlarınız açılıyor. Orada yemek yer misiniz?
- Londra’da yemiştim. Burada da yiyebilirim! Neden olmasın?
Türkiye’de şube açan yabancı restoranlar Türk lezzetlerini mönülerine dahil etmeye mesafeli. Siz?
- Zorlu Center’daki restoranımızda Londra’daki Tom’s Kitchen’ın aynı mönüsünü uygulayacağız. Türk tatlarından da bir iki lezzet olmasını planlıyoruz.
Agresif bir şef olduğunuz söyleniyor. Doğru mu?
- Hayır. Fakat sabrım pek yoktur.
Sabrınızı ne taşırır?
- Aynı hatanın iki üç kere tekrar edilmesi.
Evde kadınlar mutfağın patronuyken büyük restoranlarda şeflerin genelde erkek olduğunu görürüz. Neden?
- Bu sektörde çok zor çalışma koşulları var. Günde 18 saat çalışmanız gerektiği oluyor. Çoğu kadın bu şartlara dayanamıyor, erkekler kadar fiziksel dayanıklılık gösteremiyor.
İkizim de mutfakta
Beş dakika farkla benden büyük olan ikiz bir kardeşim var. Adı Robert. Birbirimize çok benziyoruz. O da benim gibi mutfakta büyüdü. Aramızda belli bir iletişim var. Konuşmadan bile anlaşırız. O da meslek olarak şefliği seçti. Kendi restoranı var. Birkaç sene sonra birlikte çalışabiliriz.