Geçen gün ortalık yerde külotumu değiştirdim

Güncelleme Tarihi:

Geçen gün ortalık yerde külotumu değiştirdim
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2013 00:00

Sanatçılar Girişimi’nin gecesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardından yaptığı konuşmayı sevimli bulmayanların sayısı az değil. Yıllarca TV’lerde kahkahayla izlediğimiz Levent Kırca’mıza ne oldu? Kirada oturduğu villasında ziyaretine gittim

Haberin Devamı

Nasıl bir anne ve babanın ürünüsünüz diye söze girsem...
- Öğretmen bir anne ve ressam bir babanın. Annem CHP’nin çok önemli üyelerindendi. 1938’de CHP kürsüsündeki şapkalı kadındı annem. Ben de çok anneciyim. Annem der oturur, annem der kalkarım. Anneme hayranlığım hâlâ sürüyor. Belki bu bir psikolojik bir rahatsızlık da olabilir. Babam da ünlü bir ressam. Onu 30 yaşımda tanıdım. Zürih’te yıllarca resim ve heykel hocalığı yaptı ve orada vefat etti. Bir gün Bodrum’daydım, annem “Baban geldi” dedi. Tanıştırıldık. Tam bir sanatçı, sakallı makallı...
Babanıza artistlik yapmadınız mı?

- O his bitmiş artık. Aradan 30 yıl geçmiş. Bu yeteneğin bana nasıl geçtiğini bir düşünelim... 21 yıl süren ‘Olacak O Kadar’ programındaki tüm makyajları kendim yaptım. Aynanın karşısında bir makyaj yedi-sekiz saat sürüyordu. O kadar zamanı otobüste harcasanız sıkıntı basar. Ama o sekiz saatte bir şey üretiyorsanız zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Babamdan geçen bir ressamlık yetisi.
‘Olacak O Kadar’ dediniz... Son zamanlardaki sert çıkışlarınızla makaracı yönleriniz anımsanmaz oldu...
- Binlerce insan Silivri ve Hasdal cezaevlerinde çürütülüyor. İnsanlar beş yıldan beri içeride, bunun yarı süresini hücrede yaşamışlar. Konuşmak sizin vazifeniz. Çünkü yarın aynı durumda ben de olabilirim. Sert çıkışım olur, yumuşak çıkışım olur. İnsanın günü gününe bir olmaz ki. Genelde yumuşak olduğum için bu sertliğim daha çok göze batıyor. Ama ne yaptıysam devrimci kültürüm, devrimci dünya görüşüm çerçevesinde yapıyorum. Türkiye Cumhuriyeti tehdit altında. Tartışılacak tarafı kalmadı. Eğer çıkıp bana “Türkiye bölünme tehdidi altında değil” derseniz komik duruma düşersiniz.
E şimdi elimi kolumu bağladınız. Sizin gibi düşünmeyen herkes ülkenin bölünüp parçalanmasını mı istiyor?
- Bazıları ticari varlıkları için görmezden gelmek zorunda bırakılıyor. Hükümetin her şeyine kayıtsız şartsız “evet” diyenler yandaşlar var. Bir çağdaş annenin, babanın çocuğu olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmak utanılacak bir şey midir? Benim farklı tarafım Türk halkının beni sevmesi. Sahnede oyun oynarken seyirciye bakıyorum en az üçte biri başörtülü. Ben de dindar, dinine bağlı bir adamım.

Geçen gün ortalık yerde külotumu değiştirdim

Kırca’yla tasarımı kendisine ait ortasında alaturka hela taşı sehpanın etrafında lokum ve kurabiye yiyerek lafladık.


“Müslümanım” diyorsunuz.
- Elhamdülillah Müslümanım. Sabah duamı etmeden evden çıkmam. Bunu herkes bilir. Öte yandan şunu da ekleyelim: İçki de içmem sigara da kullanmam. Ama benim üzerimde tahrifat yapılmaya çalışıldığında; “sarhoştu, sarhoştur” diye üstüme gelirler.
Peki, İşçi Partisi’ne üyeliğiniz...
- Bugüne kadar mücadelemi tek başıma sürdürüyordum. Ancak şunu anladım ki artık örgütlü çalışmanın günü gelmiştir. Doğu Perinçek bana “Ulusal TV’nin başına geç, vur yumruğunu” dedi. Hiçbir maddi karşılığı yok, hatta çoğu zaman cebimden vermekteyim. Orada büyük müzikaller yapacağız. Örneğin Kurtuluş Savaşı’nı, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının serüvenini anlatacağız.

Haberin Devamı

Sevgilimden evire çevire dayak yedim köprüden geçerken altıma işedim

Haberin Devamı

Sanatçılar Girişimi’nde Kılıçdaroğlu’nun ardından söylediğiniz sözler sağlam patırtı çıkardı.
- Bugün Türkiye’de küfretmeyen bir Allahın kulu var mı? Pazarlarda ikizlere takke diye sutyen satılan bir ülke burası, yıllarca “jet-ski dedik, zamcık dedik, iskiciyim” dedik. Bu mizahtır. Geleneksel Türk tiyatrosunda da belden aşağının çok önemli bir yeri vardır. Karagöz’ün Hacivat’ın kafasına vurduğu şey eli değildir, erkeklik organıdır. Osmanlı’da Hacivat- Karagöz, gece saray pornosudur. Şu anda itibarsızlaştırma operasyonu çerçevesinde kadınları bana karşı cephe aldırmaya çalışıyorlar. Beraber olduğum sevgilimden 15 dakika dayak yedim. Ama öyle böyle değil, evire çevire. İstesem bir yumruk atardım gider duvara çarpar devrilirdi. O dayağı onu incitmemek için yedim. Beni kadınlarla karşı karşıya getirmeye çalışmaları çok yanlış. Ben rahat adamım yediğim dayağı da Boğaz Köprüsü’nden geçerken altıma işediğimi de herkesle paylaşmışımdır.

Haberin Devamı

Mehmet Barlas’a yaptığım heykeller çöpe atıldı

Mehmet Barlas’ın atları sevdiğini biliyordum. Bir gün bana “bahçem için bir at heykeli yapar mısın?” dedi. Beş ayda büyük bir at yaptım. Sonra dünya görüşlerimiz bütünüyle ayrılınca görüşmez olduk. Bir gün balyozlu çekiçli biri gelip heykeli küçük parçalara ayırmış, poşetler içerisinde mahalledeki çöpün yanına atmışlar. Neyse canı sağ olsun. Bu ülkede heykellerin kırılmasına alışkınız. Barlas’ın evinde 8-10 tane de yağlı boya tablom var. Onları da versin o zaman.

Piccadilly’de sokak ressamı, hamamda tellak, lokantada garson olurum

İngiltere’de Piccadilly’de bir tabureye oturup gelip geçenlerin resmini yaptım. Şapkasına para konduğunda hareket eden heykel durumlarına da girdim. Amacım oradan para toplamak değildi. ‘Ne kadar başarılı olabilirim’i görmek için yaptım. Hamama gittiğimde tellaklarla anlaşarak bir kese alıp içerideki müşteriyi keseliyorum. Adam önce sırtı dönük anlamıyor ama yüzünü dönüyor yan gözle bakınca yabancı gelmiyor gibi çaktırmamaya çalışıyor biraz sonra benim olduğum anlaşılıyor. Hakeza, restoranlarda garsonların kıyafetini giyer servis yaparım.

Haberin Devamı

Beni televizyona Evren çıkardı

Geçen gün ortalık yerde külotumu değiştirdim

- Demirel döneminde rahat rahat kitaplarınızı yazar, onu eleştirebilirdiniz, taklidini yapardınız. Büyük bir krediye ihtiyacım olduğunda Demirel bana çok ciddi bir para teklif etti, hem de karşılıksız. O parayı almadım. Reddettiğim meblağ zamanın parasıyla bir trilyon lira civarındaydı. Bana “Kredi istiyorsun, bu yüzden seni çok ezerler” dedi. Ki ben o zamanlar Demirel’in karşısında duran bir sanatçıydım. “Alırsam bir daha sizi oynayamam” dedim.
- Turgut Özal başbakan mıydı, cumhurbaşkanı mıydı tam hatırlamıyorum. Oğlu Kanal 6’yı kurduğunda bana telefon açıp “Leventçiğim ne olursun seni bizim oğlanın televizyonuna transfer edelim” diye ricada bulundu. Kaç defa onu yerden yere vuran tipler yapmıştım. Karısını, kızını, davulcuyu oynadım. Tansu Çiller’in jet ski’sini oynadım. Kadıncağız iktidardan düştü, bir kez olsun bana baskıda bulunmamıştır.
- İhtilalden sonra Kenan Evren çağırdı,  “Seni çok beğeniyorum, mizahını çok takdir ediyorum. Niçin televizyona çıkmıyorsun?” diye sordu. “Çıkartmıyorlar efendim. Yasaklıyım” dedim. “Derhal emir vereceğim. Yarın çık televizyona. Senin eleştirilerin bu memleket için çok yararlı” dedi. ‘Olacak O Kadar’, Evren’den sonra 21 yıl yayındaydı. Bir buçuk yıl önce bitirmek zorunda kaldık.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!