Medya nereye koşuyor?

Güncelleme Tarihi:

Medya nereye koşuyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2010 00:00

Buyurun size “Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan” sorusu kadar klasik olmaya namzet bir soru daha: “Yazılı medya mı, dijital medya mı?”

Haberin Devamı

Herkesin gözü bu iki medya mecrasının üzerinde. Kimileri dijital medyanın, internetin hızıyla birlikte geleneksel medyaya nal toplatacağından, kimisi ise dijital medyanın prestijinin geleneksel medyaya yetişebilmesi için daha 40 fırın ekmek yemesi gerektiğinden dem vuruyor. En iyimser tez ise, her iki medyanın da mutlu mesut bir arada yaşayacağı ve birbirini besleyerek varlığını sürdüreceği... Ama antitezler de yok değil. Hatta yazılı basın için kıyamet tarihi veren bile var: 15 Nisan 2043.

VUSLAT DOĞAN SABANCI (Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı)

Haberin tüketicisi artık haberin kaynağını daha çok hissetmek istiyor

KAĞIT-İNTERNET REKABETİ YOK

Yazılı basın ve dijital medya rekabeti olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Dijital medya yazılı basını uzatıyor, çekiştiriyor, büyütüyor, daha fazla yere götürüyor, konuşturuyor, dillendiriyor, koku veriyor. Eğer daha bu işin başında bununla barışır ve bunu kabul edersek vizyonumuz çok açık. Yapabileceklerimizin, gazetecilik olarak ulaşabileceklerimizin, söyleyeceklerimizin sınırı yok. Bu bir dönem ve sancılı bir dönem olacak. Çünkü bu işin ekonomisi, hayal ettiğimiz ve gerçekleştirdiğimiz sürece aynı anda para kazandırmıyor. Ama mutlaka buradan para kazanmaya başlayacağımızı düşünüyorum.

Haberin Devamı

OKUR 1 SAAT BİLE BEKLEMEK İSTEMİYOR

Gazetecilik olarak ortaya koyduğumuz önemli bir değer var. Bu değerin, sadece internet sitelerinde her yerden haberleri toplayarak ve masa üstünde eğip bükerek yayınlamasının doğru olmadığını düşünüyorum. Dijital haberlerin verildiği mecralarda da, mutlaka ve mutlaka Hürriyet Gazetesi gibi, büyük haber ajansları gibi gerçekten haberin kaynağına giden, güvenilir ve doğru bir şekilde veren, iyi analiz eden, iyi aktaran gazetecilere ve haberlere ihtiyacımız var. Okur bu mecraya dönecek ama sadece güvenilir, sadece daha iyi ve daha dar kapsamlı yazılmış bir haber için 24 saat beklemek de istemiyor. Bırakın 24 saati, saat başı bile değil, anında bilmek istiyor.

HEM HAP GİBİ, HEM DETAYA İNEN HABERLER

Aynı okur, haberi kimi zaman hap gibi, kimi zaman detayına inip bilmek, kimi zaman duymak ya da görselini izlemek istiyor. Yani, haber tüketicisinin fırsatlarıyla birlikte, istekleri de çok çeşitleniyor. Okuyucuya bunu vermeliyiz, bunu verdikten sonra da ortada bir rekabet yok aslında. İşte bu yüzden zaten Hürriyet Gazetesi, Hürriyet İnternet, Hürriyet markasının içindeki her şey Hürriyet. Ve bu hep böyle olacak. Ben bir tane Hürriyet düşünüyorum ve hepsinin de bir olduğunu düşünüyorum. Hürriyet’in son imaj kampanyasında da biz bunu anlatmaya çalıştık zaten. Onun için yeni reklam kampanyasında “Herkese daha fazla Hürriyet, her yerde Hürriyet” dedik. Yazılı ve dijital medyanın bence belli bir hedef kitle profili yok. Olması da mümkün değil. Kendimizi, “İnternete gençler giriyor” diye kandırmayalım. Tabii ki internete gençler giriyor ama annelerimiz de giriyor. Dolayısıyla dijital medya ve yazılı medya profillerini ayırmama taraftarayım.

Haberin Devamı

BAZEN SİYASET, BAZEN MAGAZİN, BAZEN SPOR

Teknolojinin farklılaşmasıyla, ilgi çekecek haberlerin de farklılaşacağını düşünmüyorum. Konjoktürel olarak kimi zaman hareketli bir siyaset, kimi zaman siyasetten bıkarak magazin, kimi zaman da spor haberlerinin yükselişi olacak. Haberlerin yazım dilinde farklılıklar görülecek ve olmaya da başladı zaten. Haberin tüketicisi, haberin üzerinde artık daha az oynanmasını ve haber kaynağına kendini daha yakın hissetmek istiyor. Daha samimi ve daha birinci söz haberleri tercih ediyor.

BİRİNCİ TEKİL ŞAHIS ÖNE ÇIKIYOR

Haberlerin yazım dilinde birinci tekil şahıs çok önem kazanıyor ve daha da önem kazanacak. Çünkü haberi tüketen artık daha fazla şeffaflık ve haberi yazanla yakınlık duymak istiyor. Artık mesajların da çok net verilmesi gerek. Hedefi olmayan, çok üzerinde çalışılmış, ağırlaşmış haberler biraz demode. Ne söylediğinin çok kesin anlaşıldığı akımlar medyada önem kazanacak.    Gençlerin iletişim dili de bu zaten. Hız,       netlik, şeffaflık dışındaki her şey medyada kendini tasfiye edecek. 

Haberin Devamı

İNTERNET DAHA KRAVATSIZ BİR MECRA

Okur, internet üzerinden okuduğu haberlerde formaliteden uzaklaşmak istiyor. “Haber hem güvenilir, sağlam olsun ama hem de formaliteyle 24 saat beklemek zorunda kalmayayım” diyor. İnternet mutlaka daha kravatsız, ceketsiz bir mecra. Biz gazetelerde gitgite haberleri kısaltmaya başladık. Haberleri daha hap gibi, daha çeşitli kullanmak istiyoruz. Ama okuyucu, internetteki bir haberin içinde, isterse derine inilip yazılanı, isterse de hap gibi verileni tercih ediyor. Yani aslında internette rekabet daha zor. Hem derine iniyorsun, hem hap gibi haberler veriyorsun; görsel, ses ekliyorsun. 360 derecelik bir rekabet dünyası oluşuyor.

Haberin Devamı

FATİH ÇEKİRGE (Hürriyet İnternet Genel Yayın Yönetmeni)

Kendini anlatan yazarlar uzun yorumlar demode olacak

· Kendini anlatan yazarlar, uzun yorumlar yazan köşe yazarları ve uzun yapılan röportajlar kesinlike demode olacak. İnsanların öykülerini, kısa ve kararlı cümlelerle anlatan soru cevaplar moda olacak.
· İnteraktif yazarlar gelecek ve kuru habercilik demode olacak. Analiz habercilik özellikle öne çıkacak. “Bu haber ne anlama geliyor?” sorusuna, haberin içinde cevap bulan okur, o tür haberciliği moda haline getirecek.
· Haber analizleri köşe yazarlarına kalmayacak. Yazılı basının ağırlığı devam edecek. Ancak dijital medya artık “Yeni medya” dediğimiz mobil habercilik, dizüstü habercilik, WEB TV haberciliği kavramıyla yer değiştirecek.
· Anında ve nerede istersen dilediğin haberleri alma özgürlüğü veren, SMS haberciliği gelecek. Bir olayla ilgili bir yazar yorum yaptığında, anında okuyucunun cep telefonuna gidecek. Yani yeni medya, yalnız ertesi gün kağıdı bekleyenlerin değil, anında ve istediği oranda istediği tür haberi ve yorumu, her türlü iletişim kanalından alan okurların interaktif dönemi olacak.

Haberin Devamı

Prof. Dr. YASEMİN İNCEOĞLU (Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi)

Dijital medyanın en önemli silahı “öteki”lere sesini duyurma imkânı vermesi

· İnternet medyası, insanlara üretici olma imkanını veriyor. Sokaktaki insan sesini duyurabiliyor. Ama internet haberleri alternatif üretmediği gibi, kaynak göstermeden kopyalıyor ve tekrar haberler kullanıyor. Tabii ki dijital medyanın avantajları büyük; hız, ucuzluk, özgürlük, etkileşimlilik, katılımcılık, sürekli güncellenebilme vs. ama internet ortamında dolaşan enformasyonun büyük bir bölümü asparagas (yüzde 90’ı).
· Tüm dünyada basın, kadın ve gençlerden tiraj artırmaya bakıyor. Dijital medyanın en önemli silahı, “öteki”lere seslerini duyurma imkanı vermesi. Medyada kadınlar, çocuklar, gençler, etnik azınlıklar, LGBTT’ler (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüel) ya hiç temsil edilmiyorlar ya da eksik veya çarpıtılarak konu ediliyorlar. Yurttaş gazeteciliğinde yurttaşlarla ilgili haberleri yaparken haber kaynağı olarak onlara başvuruluyor ve cinayet, tecavüz, işsizlik gibi konuları onların ağzından dinliyorsunuz. Klasik 5n 1k’da (*) çok nadir olarak irdelenen “neden” sorusuna yanıtlar aranıyor.
· Günümüz gösteri toplumunda her şey gibi haber de seyirselleşiyor. 1980 sonrası hazcılık, ben-merkezcilik, popülizm, gusto, şöhret, gurme, kaliteli yaşam, rafine, seçkincilik, değişim, özel alanın kamusala taşınması türünden kavramlar moda oldu.

(*) 5n 1k: Haberin öğelerini oluşturan “ne, ne zaman, nerede, nasıl, neden, kim” sorularını içeren gazetecilik terimi.

Prof. Dr. HALUK GÜRGEN (Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı)

Gazete ve televizyon yorumcuları etkisini yitirecek

· İnsanların yazıyla, haberle kurdukları ilişki dijital medyayla birlikte farklılaşacak. İnternetle ilişki kurma oranı yükseldikçe, bizzat bunun üzerinden kendini ifade etme ve ifade edenlerle ilişki kurma istekleri artacak. Hürriyet’in yaptığı, “Herkese daha fazla Hürriyet” reklam kampanyasındaki daha fazla Hürriyet, daha çoklu ortamlarda okuyucuya hürriyet mesajı, bu durumu son derece iyi anlatıyor zaten.
· Televizyonlardaki bildiğimiz ajans saatleri, ana haber saatleri olmaya devam edecek ama formatları değiştirmek zorunda kalacaklar. Haberin veriliş tarzında büyük değişiklikler olacak. Daha kısa süreli, daha spot haberler olacak.
· Buna mukabil haberin yorumlanışıyla ilgili, interaktivite fazlasıyla artacak. Haberler spot biçimde, yorumsuz şekilde iletilecek ama bunun üzerine okuyucunun interaktif yorumu, yoğun bir şekilde devreye girecek.
· Gazetelerdeki köşe yazarları, televizyonlardaki yorumcular etkilerini yitirecekler. Zaten buna da ihtiyaç duyulmayacak. İnsanlar, o haber üzerindeki kendi yorumlarını, önümüzdeki 15-20 yıl içinde kendilerinin sahibi olduğu alan içinde zaten yapacaklar. Hayat, bu yorumcuların kanaat önderi olmasına izin vermeyecek kadar parçalı ve farklı boyutta çok katmanlı yaşanıyor olacak.
· İnsanın haber alma ihtiyacı asla bitmeyeceği için, kağıdın biteceğini düşünmüyorum ama işlevi değişecek, sayfa sayısı azalacak. Kitapçık biçiminde birkaç sayfalık, küçük haberlerin yer aldığı, olanı biteni bize anlatan haberlerin anlatıldığı biçime dönüşeceğini düşünüyorum. Üstelik bunlar daha yerel olarak, mahalle bazında da giderek  çoğalacak.
· Gençler giderek internetten daha fazla haber alma, telefonla haber alma, kendisinin de o habere yorum yazma gibi etkileşimler içinde bulunma sıklığı içinde olacak.
· Televizyonların da çok kişisel olacağını düşünüyorum. Diziler, tartışma programları gibi değil, aşırı uzmanlaşmaya yönelik, kim neyi istiyorsa onu satın alacağı, onun üzerinden kendisiyle medyayla ilişkiye sokacağı çözümler üretilecek.

MAGAZİN VE SAĞLIK HABERLERİ YÜKSELECEK

Çok spesifik, aşırı uzmanlaşmaya dayalı haberler ortaya çıkacak. Mesela şimdi ekonomi, iç ve dış politikalarda uzmanlaşma var ama bu daha da çeşitlenecek. Sağlıkla ilgili haberler çok önemli bir yer tutacak. İnsana beceri kazandıran eğitim programları çok artacak. Magazinin önemi artarak devam edecek. Magazin olmadan hayatın tadı tuzu olmayacak. Geçmişte kesinlikle böyle düşünmüyordum ama şimdi görüyoruz ki, artık ekler ana gazetelerden daha fazla okunuyor.

NURİ ÇOLAKOĞLU (Gazeteci, televizyoncu)

TV, radyo ve internet hâlâ gazetelerin haberleri üzerinden geviş getirerek yaşamaya çalışıyor

· Medyanın çok önemli bir özelliği, yeni gelenin eskileri yok etmemesi. Radyo başladığında, “Gazete çöpe gidiyor” dendi olmadı, televizyon gelince radyo bitti dendi olmadı, internet her şeyi yok edecek dendi, hiçbiri olmadı. Hepsi evrilip kendine yeni yaşam alanı yarattı ve hayatını sürdürdü. Ama herkes tüketicisini daha fazla dikkate almaya, taleplerini göz önünde tutarak şekillenmeye devam etti.
· İşte tam da bu yüzden kişiselleştirilmiş, daha küçük kesitlere hizmet veren segment (parçalara ayrılmış) medya öne çıkacak. Meselâ, önceden şarap dergisi varken, şimdi Fransız şarapları, Kaliforniya şarapları dergisi, hatta üzüm türlerine göre dergiler piyasada boy gösterdi. Ama bunlar genel dergileri yok etmedi. Önümüzdeki dönemde de, bu tür küçük segmentlerin ihtiyaçlarına cevap veren mecralar göreceğiz. Böyle bir işe başlama maliyeti de giderek düştüğünden bu yöndeki eğilimler desteklenecek.
· Ben NTV’yi kurarken herkes benimle dalga geçti. “Bütün bir günü dolduracak haberi nereden bulacaksın, bu kadar haberi kim seyredecek” diyorlardı. Şimdi ise Türkiye’de 15 haber kanalı var. Yenileri sırada. Sadece haberle iş bitmiyor. Artık ekonomi kanalları da artıyor.
· Lord Reith BBC’yi kurduğunda radyo haberlerini sunan spikerler, mikrofon başına papyon, kravat ve smokinle oturuyorlarmış. O kadar ağır, kalın, resmi bir havada başlamış iş. Sonra gittikçe esnedi.
BU GÜREŞ KIRKPINAR GİBİ GÜN BATSA BİLE SÜRER
· Gelişme çok hızlı ama taşınabilir medyanın sabit medyayı yakalaması çok zaman alacak. Daha da önemlisi, şu anda TV’ler bile gazeteler kadar içerik yaratamıyor. TV, radyo ve internet hâlâ gazetelerin haberleri üzerinden geviş getirerek yaşamaya çalışıyor.
· İnternetin geliri artıyor ama bir o kadar da parçalanıyor. Dolayısıyla çok iyi paralar verip çok pahalı gazetecileri istihdam edebilecek düzeye gelemiyorlar.
· Artık yazını bassınlar diye gazete, dergi sahibi arkadaşlarına yalvarmana, yayıncı kapısında beklemene gerek yok. Nefesine güvenen borazancıbaşı. Aç bir blog, yaz. Bunu gelire dönüştürüp, böyle bir iş yaptığını dünyaya duyuracak bir reklam kampanyası başlatamazsan, bir gazete ya da derginin sendeki cevheri görüp seni tanıtmasını beklemek zorundasın. Yani bu güreş Kırkpınar gibi, gün batsa bile sürer.

HD EKRAN VARKEN KİM GOLÜ TELEFON EKRANINDAN İZLER

Her ne kadar, “dijital basın yazılı basını yok edecek” tartışmaları giderek tırmanarak devam etse de, yazılı basın devam edecek. Bu fotoğrafın köklü bir biçimde değişebilmesi için, internetin kullanım alanının çok çok artması gerekecek ya da cep telefonlarının daha da geliştirilmesi gündeme gelecek. Golleri, 3x5 cm’lik bir ekrandan izlemekle, evdeki HD dev ekrandan izlemek arasındaki farkı takdirinize bırakıyorum. Dijital medya daha genç, daha okumuş yazmış, daha küçük yaşta bu ortamla tanışmış insanlara yönelik olacak. Ama para harcayanlar hâlâ, gazete ve dergi okuyup, TV seyredecek. Hüner doğru adamı nerede bulacağını ve ona neyi nasıl satacağını bilmekte olacak.

SERDAR TURGUT (Akşam Yazarı)

Haberi roman gibi yazan usta-yazar muhabirler dönemine giriyoruz

· Gelecek dönem medyada aslında yeni bir moda olmayacak. Çünkü genel kanının aksine, tuhaf konularda yazı yazma Montaigne tarafından başlatılmıştır, yani tarihi hayli eskidir. Montaigne, benim gibi penis yazıları belki yazmamıştır ama gaz çıkarmak üzerine bir yazısı vardır. Burada hangi konuda yazıldığı değil, nasıl yazıldığı konusu daha önemlidir. Kadın olsaydım vajinam üzerine muhakkak yazı yazardım. Belki şimdi bile yazabilirim.
· Yeni dönem gazeteciliğin geleceği noktada, siyaset dışı her konuda yazmanın moda olacağı söylenemez. Demode olacak şey ise belli: Siyasi yazıları hiçbir farklı bakış geliştirmeden, yeni bir laf etmeden yazanlar...
· Haberlerin veriliş tarzında olması gereken değişiklik de aslında yeni değil. 1960’lı yıllarda ortaya çıkmaya başlayan “yeni gazetecilik” ekolünde, haberler sanki birer roman gibi yazılmaya başlandı. Büyük ustalar yetişti bu ekolden. Bu medyada yeniden hakimiyet kazanacak. Bunu yapabilen usta yazar-muhabirler dönemi başlayacak. Bir gece önce televizyonda zaten izlediğimiz haberi “öğrenildi, bildirildi” gibi cümlelerle anlatan haberler gündemden düşecek.
· Yazılı basın ve dijital medya rekabeti bırakacak ve zorunlu bir uzlaşma olacak. Her ikisi de, nasıl yaparız da birbirimizi destekleyerek bir arada yaşarız sorusunun cevabını aramak zorunda kalacak.
· Gazetecilerin okur hedefi daima gençler ve orta yaşlılardır. Ama özellikle de kadınlar. Bunlar okuduğu takdirde, okunan yazı toplum içinde ağızdan ağıza yayılma gücüne kavuşur. Yani sosyolojik kavramıyla bir meme olurlar. Bir de insanlar, hayatı daha iyi yaşamalarına yol açacak türde haberlere ihtiyaç duyuyorlar.

PELİN ÖZKAN (MediaCat Yayın Yönetmeni)

Yalın, kısa ve öz içerik her zaman iş yapacak

· Hızlı tüketim çağında yaşıyoruz. Dolayısıyla medya tüketim alışkanlıkları da hızla değişiyor. Özellikle dijital iletişim teknolojilerinin gelişmesi, medya tüketim alışkanlıklarını çok etkiledi. Bu kadar yoğun tempo içinde medyada sadelik, basitlik ve kısa içerikler daha çok ilgi görecek. Yani karmaşıklık, uzunluk demode; basitlik, yalınlık, kısa ve öz içerik moda. Zamanımız az, tempomuz yüksek. Daha kolay anlayacağımız içerikler her zaman iş yapar. Tüm medyalar için geçerli bu.
· İnternet ve dijital mecralar tabii ki bir medya olarak kendi yerini bulacak, gittikçe de daha önemli hale gelecek.
· Ancak bu, diğer mecraların gereksizleşeceği anlamına gelmiyor. Örneğin, internette video tüketiminin artması, artık filmlerin ve dizilerin de internetten kolayca izlenebilmesi, televizyonu öldürmeyecektir. Çünkü sayısız içerik seçeneği arasından, bize belirli bir içerik demeti oluşturup sunan televizyonların, hâlâ değerli bir fonksiyon olarak televizyonları ayakta tutmaya yeteceğini düşünüyorum. Televizyon çıktı diye hayatımızdan sinemayı çıkarmadık ya da radyoyu silip atmadık.
· İnternet ve dijital mecraların gücü o kadar da büyük bir tehdit olarak görülmemeli. Sonuçta orada çok büyük bir ekonomik boyut yaratmak hiç mümkün gibi görünmüyor. Gazetelerin yapacağı en iyi şey ise, bence yollarına birer gazete değil de birer marka olarak devam etmeleridir. Bence Hürriyet buna ilk uyanan gazete oldu.

15 NİSAN 2043 GAZETELERİN KIYAMET GÜNÜ MÜ?

Dünyanın en popüler haber bloglarından biri olan Huffington Post, geçtiğimiz şubat ayında Kuzey Carolina Üniversitesi’nden Profesör Philip Meyer’in, basılı gazetenin geleceğine dair bir tahminine, daha doğrusu bir kehanetine yer verdi. Meyer’e göre son gazete 15 Nisan 2043’te basılacak ve ondan sonra gazete tarihin tozlu raflarına kalkacak. Kısacası bu tarih basılı gazeteciliğin kıyamet günü olacak.
Meyer’in bu tahmini gazeteli zamanda doğup, basılı gazete okuma alışkanlığı edinmiş kuşakların yavaş yavaş dünyayı terk etmesi olgusuna dayanıyor. Bugünlerde ise internetsiz bir zamanda yaşamamış, internetsiz bir dünyanın nasıl olduğunu kolay kolay hayal edemeyecek kuşaklar var. Aramızdan ömrü yetenler 15 Nisan 2043 günü geldiğinde gazeteler için kıyametin kopup kopmadığını görecek. Ama ben şöyle düşünüyorum: İnsanoğlu uzun tarihi boyunca geliştirdiği çok az şeyi tümüyle müzeye kaldırmıştır. Her şeyin rasyonel nedenlerle yapıldığı hayali bir dünyada motorlu gemiler varken, yelkenlilere hiç ihtiyaç olmaması gerekir ama yelkenliler yepyeni bir fonksiyon üstlenerek, külfetli bir hobi aracına dönüşerek varlığını sürdürebiliyor.

Yeni çıkan her şey eskiyi yok etmek zorunda değil. DVR yardımıyla TV yayınını otomatik kaydeden TiVo’dan sonra televizyonların reklam gelirleri düşecek dendi. Ancak tam aksine televizyon ve TiVo arasında bir tür Stockholm sendromu oluştu. TiVo gelirleri azaltmadığı gibi, seyredilme oranlarını artırdı.

Hulu.com’da size HD kalitesinde televizyon seyretme imkanı sunuyorlar. Amazon’dan Netflix’e şimdi herkes bir filmi internet üzerinden size en kolay aktarmanın yollarını arıyor. Streaming deniyor buna. Ancak yine de, birileri çıkar size Mad Men gibi televizyon dizisi yaparsa, oturup izliyorsunuz.

Amerika’da internet haberciliğinde son bir yıldır yıldızı artık iyice parlayan site Gawker. Medya dedikodusu yaparak başladılar, şimdi alternatif bir habercilik sunmaya başladılar. Bir teze göre gazeteler kendi portalları üzerinden saygın, geleneksel haberciliği devam ettirecek ve yine referans noktası olacak. İnternetteki diğer tüm habercilik alanı ise Gawker’a kalacak.

Bloglar terk edilmeye başlandı. Onun yerine mikroblog Twitter var. Ve yenisi çıkana kadar şimdilik sahne sırası onun. Ama her şey o kadar hızlı ki, sadece şimdilik.

Medya şirketlerinin son 5 yıl içinde yaptıkları en büyük stratejik hatalardan biri de Facebook, Myspace türü sosyal paylaşım sitelerine aktarılan milyonlarca dolar oldu. Bu siteler asla para kazandırmadığı gibi, yüklenen bilgiler nedeniyle de şirketlere milyonlarca dolarlık operasyon maliyetine neden oluyor. İşin en trajikomik yanı, maliyeti en yüksek ülkeler, Türkiye, Rusya gibi üye sayısı çok, reklam potansiyeli hemen hiç olmayan ülkeler. Facebook’a en çok parayı kaybettiren yerlerden biri Türkiye.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!