Teknoloji yazarı blogcudan kriz işsizlerine tavsiye
Güncelleme Tarihi:
Hazırlayan: Ayten SERİN <br>aserin@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 2009 00:00
Bilgisayar Mühendisi Burak Bayburtlu (30) mobil servis yöneticiliği yapmış. 5 yıldır blog yazıyor, televidyon.com’da Kafa Kafaya isimli bir bölümü var. www.burak.com blogunu Şubat 2006’ta mobil teknolojiler geliştiren bir şirkette teknik yöneticiyken açmış.
"Buna techtalk deniyor, yani teknoloji gündeminde olanları teknik olmayan insanlara da anlatmak. Blogumu geçen yıl 380 bin kişi ziyaret etmiş. 600 bin sayfa göstermişim." Burak Bayburtlu Kasım 2008’de toplu bir işten çıkarmada işsiz kalmış, artık tamamıyla bir blogcu. burak.com’da teknoloji yazılarında, bilgisayar dünyasıyla ilgili cin fikirler ortaya atıyor. Son yazılarından birinde işsizlere bir öneri getiriyor: Sakın boş durmayın hemen blog yazarı olun!
Uzun süredir bu bloga yazıyorum, teknolojik gelişmelerden haber veriyorum, ürünleri değerlendiriyorum, karşılaştırıyorum. Bu süre zarfında blogger olmanın avantajlarını en çok yaşayanlardan biri olarak teknoloji blogu tutmanın getirdiği faydaları paylaşmak istiyorum.
Bloguma ilk ilgi gösteren Nokia Türkiye ve ajansları Marjinal Porter Novelli oldu. Daha sonra ardı arkası kesilmeyecek bir test cihazı kapısı açıldığında 2007 sonuydu.
Önce bir iPhone incelemesiyle başlayan Teknosohbet.tv macerası Televidyon’da bir kanala kadar gitti.
Bunlar görünenlerden. Görünmeyen yanı ise binlerce insana ulaşmanın verdiği manevi tatmini sıcak yuvamın konforunda yaşıyor olmak.
Laf karın doyurmuyor dediğinizi duyar gibiyim. Maddi tatmin için ise henüz vakit var. En azından blogumu ve programımı sponsor alacak seviyeye getirdiğimden emin olana kadar.
Bunlar 1 seneden kısa bir sürede hayatıma blog yazmanın getirdiği artılar. Bunları yazmamın temel sebebi ise bugün kapandığını duyduğum 6 dergi. Evet bugün 6 basılı yayın organı hayatına son verdi. Orada çalışan ve hayatını kazananları zor günler bekliyor. Benzer durumda olan pek çok kalifiye personel de bugün işsiz ve dolduracak bir sürü vakti var. Bu vakti değerlendirmenizin şu ekonomik ortamda blog tutmaktan daha iyi bir yolu yok. Her şeyden önce başlangıç maliyeti sıfır. Sadece elinizin altındaki internet, bilgisayar ve fotoğraf makinesi (fotoğraf çeken telefon bile olur) yeterli.
Ne mi yazacaksınız? İndirimleri yazın, fırsatları yazın, her yer kampanya dolu. Her gün yediklerinizi yazın, insanlar nasıl ilginç önerilerde bulunacak şaşıracaksınız. Alın çantanızı sokaklara dalın, birkaç fotoğraf çekip onları paylaşın. Düzenli aldığınız kitapların özetlerini yazın, hangi sahafta ne kitap var notlarınızı paylaşın, sevdiğiniz kitapları sizinle paylaşmak isteyen nice insanlar bulacaksınız. Gittiğiniz maçları, tribündeki muhabbetleri yazın, taraftarlar sizi bulunca keyfiniz daha da artacak.
Girin wordpress.com’a, blogger.com’a, açın blogunuzu ve yazmaya başlayın. Gerisi gelir, eksiklerinizi de bloggerlar tamamlar :-)
(5 Ocak 2009 tarihli yazıdan alıntı)
Uzun süredir bu bloga yazıyorum, teknolojik gelişmelerden haber veriyorum, ürünleri değerlendiriyorum, karşılaştırıyorum. Bu süre zarfında blogger olmanın avantajlarını en çok yaşayanlardan biri olarak teknoloji blogu tutmanın getirdiği faydaları paylaşmak istiyorum.
Bloguma ilk ilgi gösteren Nokia Türkiye ve ajansları Marjinal Porter Novelli oldu. Daha sonra ardı arkası kesilmeyecek bir test cihazı kapısı açıldığında 2007 sonuydu.
Önce bir iPhone incelemesiyle başlayan Teknosohbet.tv macerası Televidyon’da bir kanala kadar gitti.
Bunlar görünenlerden. Görünmeyen yanı ise binlerce insana ulaşmanın verdiği manevi tatmini sıcak yuvamın konforunda yaşıyor olmak.
Laf karın doyurmuyor dediğinizi duyar gibiyim. Maddi tatmin için ise henüz vakit var. En azından blogumu ve programımı sponsor alacak seviyeye getirdiğimden emin olana kadar.
Bunlar 1 seneden kısa bir sürede hayatıma blog yazmanın getirdiği artılar. Bunları yazmamın temel sebebi ise bugün kapandığını duyduğum 6 dergi. Evet bugün 6 basılı yayın organı hayatına son verdi. Orada çalışan ve hayatını kazananları zor günler bekliyor. Benzer durumda olan pek çok kalifiye personel de bugün işsiz ve dolduracak bir sürü vakti var. Bu vakti değerlendirmenizin şu ekonomik ortamda blog tutmaktan daha iyi bir yolu yok. Her şeyden önce başlangıç maliyeti sıfır. Sadece elinizin altındaki internet, bilgisayar ve fotoğraf makinesi (fotoğraf çeken telefon bile olur) yeterli.
Ne mi yazacaksınız? İndirimleri yazın, fırsatları yazın, her yer kampanya dolu. Her gün yediklerinizi yazın, insanlar nasıl ilginç önerilerde bulunacak şaşıracaksınız. Alın çantanızı sokaklara dalın, birkaç fotoğraf çekip onları paylaşın. Düzenli aldığınız kitapların özetlerini yazın, hangi sahafta ne kitap var notlarınızı paylaşın, sevdiğiniz kitapları sizinle paylaşmak isteyen nice insanlar bulacaksınız. Gittiğiniz maçları, tribündeki muhabbetleri yazın, taraftarlar sizi bulunca keyfiniz daha da artacak.
Girin wordpress.com’a, blogger.com’a, açın blogunuzu ve yazmaya başlayın. Gerisi gelir, eksiklerinizi de bloggerlar tamamlar :-)
(5 Ocak 2009 tarihli yazıdan alıntı)