Pasaportu al, fırla

Güncelleme Tarihi:

Pasaportu al, fırla
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2004 02:07

Hürriyet muhabiri Sebati Karakurt, tsunaminin harabeye çevirdiği Tayland’ın turistik merkezi Khao Lak’ta felaketi yaşayan Türkler’le görüştü.

Bölge salgın hastalık nedeniyle karantinaya alınırken, iki yıldır burada dalış eğitmeni olarak çalışan üç Türk’ü tahliye edildikleri başkent Bangkok’ta buldu. Tanyel Turan işinden bir gün izin aldığı için, Tuba Öz ve Onur Sezgin ise sahildeki randevularına zamanında gitmeyince tsunaminin kurbanı olmaktan kurtulmuş. Üç dalgıç, 26 Aralık günü yaşadıklarını anlattı.

Parçalanmış cesetleri görüyorduk

Tuba Öz, 26 Aralık sabahı sahilde buluşmak üzere bir arkadaşlarıyla sözleştiklerini anlatıyor: ‘Khao Lak’a geldiğimizde, sahilde bir bungalova yerleşmiştik. Birkaç gün sonra okyanustan ürktüğümü hissettim. Tepedeki evlerden birine taşınmak için çok ısrar ettim. Hatta Onur sinirlenmişti. O gün Onur’dan önce uyandım. Dört gündür teknede ders veriyordu ve çok yorgundu. Bir gün önce arkadaşımız Brigitte’le sahilde buluşmak için sözleşmiştik. Evden çıktım. O ana kadar yapmadığım bir şeyi yaptım. Birinci sigaranın arkasından ikinciyi yakıp evin biraz ilerisindeki banka oturdum. Boyu 15 metreyi bulan kauçuk ağacının üzerinde sanki büyük bir bulut vardı. Birden patlamayı andıran korkunç sesi duydum. Ardından sirenler çalmaya başladı. Sesin geldiği yere doğru yöneldiğimde insanlar bana doğru koşuyordu. Geri dönüp, eve koşmaya başladım. Onur’a haber vermek istiyordum. Durup geri baktığımda, arkamda yerde yatan ağır yaralılar gördüm. Bir an durup Brigitte’in durumunu öğrenmek için yeniden sahile yöneldim. Uzaktan gördüğüm manzara dehşet vericiydi. Tekrar eve koşmaya başladım. İçeri girdiğimde Onur herşeyden habersiz, yüzüme bakıyordu. Hemen fırla, pasaportları al, herkes öldü, diye bağırdım. İlk yardım çantasını alıp arkamızdaki dağa koşmaya başladık. Aşağılara baktığımızda parçalanmış cesetleri görüyorduk.’

Ciğeri açıktaki Alman çocuğu kurtardım

Onur Sezgin anlatıyor: ‘Şimdi düşünüyorum aklın alacağı bir iş değildi. Arkamızdan gelen yerli kadını da, Tuba’yı attığım gibi duvarın üzerinden attım. Yolumuz iyice dikleşince nefes almak için durduk. Sahile baktığımızda çok büyük bir dalganın daha geldiğini gördüm. Sahilde çırpınan yaralıları, kaçışanları yuttu. Deniz iç bölümlere girmişti. Henüz çalışır durumdaki trafoların telleri suya değdikçe patlamalar meydana geliyor, bunlar sahildeki çığlıkları bastırıyordu. Yardım için yeniden sahile yöneldik. Palmiyelerin üzeri bile ceset doluydu. Yaralıları bulup tepeye çıkarmaya çalıştık. Telaştan yükseklik korkumu bile unuttum. Oysa ampul değiştiremem. Yaralılara elimizdeki ilk yardım çantasındaki malzemelerle müdahale yapıyorduk. Bir Alman kadın kucağındaki çocukla geldi. Ne olur bir bakın, kocam ve üç çocuğum öldü. Bari bunu kurtarın, diye yalvarıyordu. Aşağıdaki eğitmenlerden biri çocuğun göğsüne sargı bezi tuturmuş. Açtığımda ne göreyim, çocuğun ciğeri açıkta. Yavrucak nefes aldığında hava dışarı çıkıyor. Dalış ekipmanlarının bakımında kullanılan özel bir silikonla yaranın etrafında bir alan oluşturdum. Sonra özel bir plastikle yarayı kapattım. Birazdan Alman kadının öldüğünü sandığı kocası koşarak geldi. Kırık kaval kemiğinin üzerinde koşuyordu. Sanki bir bacağında iki diz kapağı vardı. Değirmendere’deki kurtarma çalışmalarına katılmıştım. Böyle yaralananların asla yaşayamayacağını düşünürdüm. Dalganın savurduğu kişilerin sırtında büyük delikler açılmıştı. Çakıllara sürtünenlerin dışarı çıkmış omurga kemiklerini görebiliyorduk. Sağlam kalmayı başaran herkes geridekileri kurtarmak için çabalıyordu. Yerlilerin sahile yakın, saçtan yapılan gecekondularının keskin parçaları hızar gibi insanları parçalamıştı. Çok fazla kırık vardı. Atol yaptığımız yaralıları motorsikletlerle tepeye ulaştırmaya çalıştık.’

Türk anne aradı oğlunu dövmeden tarif etti

Tuba Öz (25), Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu. Nişanlısı Onur Sezgin (24) ise Bilkent Üniversitesi Turizm Fakültesi’ni bitirmiş. Tuba Öz, ilk fırsatta dövme yaptıracağını söylüyor. Nedeni birçok cesedin dövmelerinden teşhis edilmesi. Hatta bir Türk anne, bölgedeki oğlundan haber alamayınca onları arayıp, oğlunun vücudundaki dövmeleri tarif etmiş.

İzin almasa dalgalar yutmuştu

TANYEL Turan (29) Almanya’da doğmuş. İki yıldır yaz aylarında Türkiye’de, kış aylarında ise Tayland’da dalgıç eğitmenliği yapıyor. Bu yıl da, kasım ayında Khao Lak’a gelmiş. Nisan sonuna kadar sözleşme yapmış. Tanyel Turan’ı kurtaran, dalış okulunun verdiği bir günlük sürpriz izin: ‘Ayın 25’ inde başladığım derin su kursunun ikinci bölümünü deprem günü tamamlamayı planlamıştım. Son anda dalış okulu bir gün izin verdi. Bu sayede dalganın geldiği anda sahilde olmaktan kurtuldum. Kaldığım bungalov tepenin eteklerindeydi. İlk büyük dalga vurduktan 1,5 saat sonra sahile indiğimde korkunç manzarayı gördüm. Önce Tuba ve Onur’un nerede olabileceğini düşündüm. Cep telefonum çalışmaya başladığında Türk Büyükelçiliği’nden gelen mesaj beni çok mutlu etti. Ailemle iki gün sonra temas kurabildim. Üç yıllık eşimin sesini duyduğumda çok mutlu oldum. 1-2 saniyelik bağlantı sırasında öyle bir çığlık attı ki, durumun farkında olduğunu hemen anladım. İnsan ne zaman, nerede ölebileceğini kestiremiyor. 23 gün aralıksız çalıştığım için tatil verilmeseydi, hayatta olamazdım.’

İş arıyor

Hürriyet Muhabiri Sebati Karakurt’la Rama’da görüşen Tanyel Turan, mucize eseri hayatta kalmasına rağmen burada iş arıyor. Turan, henüz Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyor.

Koca ada gözümün önünde yok oldu

İZMİRLİ dalış eğitmeni Nehir Akdur, Phuket cehenneminden, mucize eseri sağ kurtuldu. 28 yaşındaki dalgıç yaşadığı faciayı Ege Dalış Merkezi yöneticisi Murat İçel’e telefonda şöyle aktardı: ‘Birinci dalga geçtiğinde teknemizde çok şiddetli sarsıntı oldu. Phuket’e yöneldiğimizde ikinci dev dalganın oluşmaya başladığını ve suyun çekildiğini gördük. Dalış merkezimizin ve, üzerinde 100’den fazla işyeri ve 200’den fazla evin bulunduğu Phiti Adası’nın tamamen sular altında kalarak battığını gördük. Dev dalgalar gelmeden önce dalış okulundaki arkadaşlarımızın çığlıklarını, dalganın gürültüsünü telsizlerden dehşetle dinledik.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!