Bu da oldu CHP İran’a gidiyor

Her şey nasıl bir anda değişti değil mi?
16 Mayıs’ta Başbakan Erdoğan Başkan Obama’yla görüştüğünde, kent son dönemlerde yapılan en görkemli karşılamalardan birine tanık olmuştu.
Kırmızı halılar, Beyaz Saray’da 13+1’lik heyet görüşmeleri, akşam 1+2’lik akşam yemekleri…
Ya şimdi…
O görüşmeden sadece 15 gün sonra alevlenen Gezi protestoları sonrası Obama ve Erdoğan hızla iki farklı uca savrulurken…
Ben dün Obama Yönetimi’nin Washington’daki en güçlü destekçisi, Yönetim’in en büyük insan kaynağı, Amerikan İlerleme Merkezi (CAP) düşünce kuruluşunda oturmuş, AKP’ye muhalif CHP’nin kente yolladığı heyetin konuşmasını dinliyordum.
Sadece CAP de değil…
Bundan iki yıl önce geldiklerinde, AKP’nin kavga ettiği İsrail yanlısı çevrelerle görüşüp dönen Faruk Loğoğlu ve ekibi…
Ki ben de halen bu çevrelerden medet umuyor olmalarını o zaman eleştirmiştim.
Bu sefer Brookings Enstitüsü’nden Carnegie Endowment’a ülkenin en prestijli düşünce kuruluşlarında toplantılara davet edilmişlerdi.

*

CAP’teki toplantıda heyetin bütün üyeleri vardı: Heyet başkanı Faruk Loğoğlu, Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Bursa Milletvekili Aykan Erdemir ve İstanbul milletvekilleri Sedef Küçük, Ayşe Eser Danışoğlu, Faik Tunay.
Dış politika ağırlıklı konuştular.
Ama “CHP Mart’ta İstanbul’u kazanacak mı” sorularına da cevap verdiler.
Nasıldı derseniz…
Ödevini yapmış öğrencinin tahtaya kalktığında gösterdiği rahatlık vardı üzerilerinde.
Hatta o kadar ki…
Büyükelçilerin emekli olup partilerin dış politika işlerine bakmalarına hiçbir zaman ısınamamış ben, Loğoğlu’nun performansını bile son derece iyi buldum.

*

Irak ve Mısır ziyaretlerini anlatarak başladı Loğoğlu.
Ardından ziyaretlerin kendileri açısından nasıl yapıcı geçtiğini özetleyip, Türk Hükümeti’nin buralardaki müdahale yanlısı tutumunu eleştirdi.
Bölge insanının AKP’nin aklına ihtiyacı olmadığını, her ülkenin kendi kaderini kendisinin tayin edebileceğini, Türkiye’nin bu ülkelerin içişlerine karışmaması gerektiğini söyledi.
Sonra da bu dış politika yüzünden Türkiye’deki işdamalarının Irak’ta, Mısır’da artık büyük paralar kaybetmeye başladıklarını haber verdi.

*

CHP, uzun süredir bu dış geziler sayesinde basında geniş yer alıyor.
Ben de bunu sordum.
Dış politikanın seçimlerde ne kadar etkili olacağını.
Loğoğlu, dış politikanın artık iç siyasetten ayrı düşünülemeyeceğini, çünkü sırf işadamlarının uğradığı zararlar nedeniyle bile bunun aynı zamanda bir iç mesele olduğunu söyledi.
Buna ülkenin Suriye sınırındaki kentlerinde yaşanan bombalamaları, mülteci sorunlarını ekleyin. Haklı…
Peki bir süre öncesine kadar bölgeyi radarına almayan CHP’nin birden Ortadoğu’ya yönelmesi ne kadar yapısal bir dış politika değişikliği, diyorsanız…
Bu yaklaşım kalıcı bir dönüşüm mü yoksa her şey AKP’nin yumuşak karnı dış politikayı kaşıma stratejisi mi?
Göreceğiz!..
Fakat “Ya İran’la ilgili duruşunuz nedir? AKP’nin İran politikasını nasıl görüyorsunuz” diye sorduğumda aldığım yanıt da, CHP’nin dış politikada eskisi gibi demode olmadığını kanıtladı.
“Cumhurbaşkanı Ruhani ile Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu arasında bir mektuplaşma oldu. Önümüzdeki aylarda İran’a da gideceğiz” dedi Loğoğlu.
90’ların o karanlık döneminde yaşanan gerilimleri düşündüğünüzde…
Az bir şey mi!

*

Elbette seçimden önce yine çok sorgulanacak CHP.
Aynı toplantıda Milliyet’ten Pınar Ersoy’un sorduğu, “CHP de Gezi’den ders çıkardı mı” sorusuna heyetten kimse tatmin edici bir yanıt veremedi mesela.
CHP’ye göre Gezi neydi? CHP Gezi’nin neresinde?
Bunlar sanki yeterince düşünülmemiş.
Ama onun yerine “CHP İstanbul’u alacak mı” sorusu sorun.
Daha çok heyecanlanıyorlar. Hızlı hızlı İstanbul’u nasıl alabileceklerini anlatıyorlar.
Biraz da, temel bilim olmadan hemen teknolojiye ulaşma hırsı gibi.
Ama iyi olan...
Washington’da kimseye yaranma dertleri olmadan, ne düşünüyorlarsa da açık açık söylüyorlar.
Vatan’dan İlhan Tanır sordu.
“Siz Esad’ın kimyasal silah kullandığına ikna oldunuz mu” dedi.
Obama’nın konuşmasına, Amerikan istihbarat raporlarına rağmen…
Loğoğlu Washington’da meraklı bir sürü gözün önünde bir an bile duraksamadan, “Hayır olmadık” dedi. “Hepsini rejim mi kullandı, muhalifler de pay sahibi mi, bilmiyoruz.”
Sonra da Kılıçdaroğlu’nun Kasım ortasında Washington’a geleceğini, bu gezide biraz da onun ayarlamasını yaptıklarını anlattı.

*

Sonuçta hiç kuşku yok…
Önceki dönemlere göre bambaşka bir havayla karşıladı Washington CHP’yi.
Öyle ki, Suriye konusunda taban taban zıt pozisyonlarda olmalarına rağmen, Suriye’ye askeri harekât yanlısı Senatör McCain bile Kılıçdaroğlu gelince birçok senatörün bulunacağı geniş katılımlı bir toplantı organize etme sözü vermiş CHP Heyeti’ne.
Ancak yine de…
Loğoğlu ve Oran’ın dışında dört kişilik bir heyetle geçen hafta San Francisco’ya giden, yarın da Washington’dan Boston’a geçecek Aykan Erdemir’in liderlik ettiği grubun programı, CHP’nin Amerika seyahatinin bana kalırsa en umut verici kısmıydı.
Erdemir buna “Özgürlük Turu” diyor.
Ve San Francisco’da hem Twitter gibi şirketler hem de araştırmacı gazetecilik kuruluşlarında dijital özgürlükleri tartıştıktan sonra başkent Washington’da bugün buluşacakları Yönetim’den isimlerle siyasi özgürlükleri, Boston’da da akademik özgürlükleri tartışmayı planlıyor.
“Neyi hedefliyorsunuz” dedim Erdemir’e.
“Türkiye’de ‘otoriter muhafazakârlık’ karşısında güçlü bir ‘özgürlükçü demokrat’ alternatifin olduğunu göstermek istiyoruz" dedi.

www.twitter.com/tolgatanis

#19 Eylül 2013 Türkiye’nin Kilis’te yeni komşusu El Kaide
#12 Eylül 2013 İşte Gezicilerin aklına karpuz kabuğu düşüren Avrupalı
#30 Ağustos 2013 Suriye saldırısı öncesi Washington’daki hava
#30 Temmuz 2013 En heyecansız barış denemesi İsrail-Filistin 2013 Kerry’nin iftarıyla başladı
#23 Temmuz 2013 ABD'nin Suriye'de El Kaide ile dansı
#18 Temmuz 2013 Bir cinayet üzerinden Suriye bataklığı

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN >>