Paylaş
Habere ilişkin okur yorumlardan bir tanesi konuyu çok güzel özetlemişti: “Engelli birey gördüğümüzde uzaylı görmüş gibi oluyoruz, aslında biz engellilere nasıl yaklaşacağımızı bilemiyoruz” diyordu.
Bizim buralarda engelli veya özürlü sözcüğü genellikle tekerlekli sandalye kullananları çağrıştırır. Geçen hafta tanık olduğum bir olay bu algımızla ilgili örnek oluşturdu. Otobüse binip orta kapıya yakın bir yere oturmuştum. Bir sonraki durakta ortopedik engelli bir beyefendi koltuk değnekleri aracılığıyla otobüse bindi. İlk sıra engelli ve hamilelere tahsis edilir, bilirsiniz. Orada oturan teyze ve yanındaki küçük çocuğa “hep engellilerin yerine oturuyorsunuz, kalkın” diyerek sesini yükseltti. Teyzenin yanıtıyla otobüs halkı olarak hep birlikte kısa süreli bir şok geçirdik. “Biliyorum evladım, sakin ol, bağırmana gerek yok. Benim bir gözüm görme engelli, torunum da zihinsel engelli.” Beyefendi özür dileyerek gönlünü almak istedi, konu tatlıya bağlandı ve kapandı. Biz de kıssadan hissemizi aldık.
Bilenlerin bilmeyenlere anlatsın!
Nasıl yaklaşacağını bilmek istiyor ve pozitif iletişim kurmak isterseniz şunlara dikkat edebilirsiniz:
- Bedensel engelli bireyler/çocuklar: “size yardım etmemi ister misiniz” cümlesiyle izin isteyerek yaklaşmak yapıcı bir diyaloğu başlatabileceği gibi her özel bireyin yardım kabul etmek istememe hakkına saygı duyduğumuzun altını çizer. Koltuk değnekli bireyleri koltuk altından çekmeden sırt veya bel bölgesinden destekleyerek yardımcı olunabilir.
- Görme engelli bireyler/çocuklar: koluna girmeye çalışmamak, tam tersine kolunuza girmesini beklemek hem şık bir hareket olacak hem de takip mesafesini daha iyi ayarlamasını sağlayacaktır. İsmiyle hitap ederek, net ve anlaşılır bir konuşmayla ne yapması gerektiğini tarif edebiliriz. Örneğin; “sola doğru iç adım atın. İki basamak çıkacağız. Şimdi kaldırımdan ineceğiz”… gibi. Yanından ayrılırken mutlaka haber vermek güvenliği açısından ayrıca önemli.
- İşitme engelli bireyler/çocuklar: Sözel iletişim kurmak güç olabilir. Özel işaret dillerini hepimizin bilmesi mümkün olmadığına göre, iletmek istediğimiz mesajı en basit el, parmak ve dirsek hareketleriyle anlatmayı deneyebiliriz. Harfleri havada yazmayı denemek, yazı dilini bilen işitme engelliler için etkili olabilir.
- Zihinsel engelli ve otizmli bireyler/çocuklar farklı davranış özellikleriyle kalabalıklar arasında en çabuk dikkat çekenler olabiliyor. Dikkatli bakışlar yerini kısa sürede acıyan bakışlara dönüşürken, ne yazık ki taciz ve dışlanmayla sona erebiliyor. Bu durumda ilk basamak kendimizi kontrol etmek olmalı bana kalırsa. Röportaj yaptığım otizmli bir çocuğun annesi özellikle şu mesajı iletmemi istemişti: “Bizim yanımızda yüksek sesle halinize şükretmeyin olur mu?” Kim bilir, bugüne değin bunu bilmeden istemeden kaç kez yaptık. Ancak önemli olan iyi niyetli olarak bundan sonra yapacaklarımız…
Belki hatırlatmakta fayda var; Psikiyatr Engin Geçtan hoca Ayşe Arman’ a verdiği röportajında Karen Horney’ in “Yukarıda olmayı isteyenler, aslında birilerini aşağıda bırakmak isteyenlerdir” sözünü paylaşarak, “proje olarak yukarıda olmayı planlamak içinde öfke barındırır” demişti.
Şimdi “engellileri adam yerine koyduk” cümlesini bir kez daha okuyunca yukarından bakmak, kürsüden yayılan psikolojik bir felakete neden oluyor. Yükselme arsuzuna, yürek yetmezse skandal sözler sarfetmemek mümkün değil anlaşılan.
Uzun lafın kısası, hizmetkarlık efendilik ister, yapılan hizmetleri inciterek anlatmak değil…
https://twitter.com/AylinAnne
www.aylinanne.com
Yazarın son yazıları |
#14 Eylül 2013 Yemek savaşları cephesinde olumlu gelişmeler var
#11 Eylül 2013 Cinsel istismara hayır!
#07 Eylül 2013 İyi ki doğdun Ata
#04 Eylül 2013 Çocuğunuz için değmez mi?
#31 Ağustos 2013 Yemek yemek istemiyorum anne!
#24 Ağustos 2013 Söylesem Tesiri Yok Sussam Gönül Razı Değil
#21 Ağustos 2013 Postpartum Kılavuzu
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN >>
Paylaş