Paylaş
Bu, 25 Şubat 2011’de Obama ve Erdoğan’ın Libya konusunda yaptıkları telefon konuşmasından beri çok hassas bir konu.
İki liderin yaptıkları görüşmelerin dünyaya nasıl sunulacağı meselesi...
Kısaca hatırlatmam gerekirse...
Daha Kaddafi halen görevinin başındaydı...
Erdoğan ve Obama telefonda uzun uzun Libya’yı konuştular.
Ama Beyaz Saray’ın görüşmenin ardından geleneksel olarak yayınladığı , “readout” denilen görüşme özetinden sonra kıyamet koptu.
AKP’nin dış ilişkilerinden sorumlu Ömer Çelik NTV’ye bir demeç verip Beyaz Saray’ın görüşmeyi çarpıttığını iddia etti ve aynen şunları söyledi:
“Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada ‘Libya yönetiminin eylemlerinin uygun biçimde hesabını vermesinin sağlanması çerçevesinde yapılan istişarelerin devamı’ diye bir ifade var ki kesinlikle görüşmede böyle bir ifade geçmemiştir. Ayrıca devamla ‘Libya hükümetinin eylemleri hakkında sorumlu tutulması’ ifadesi de görüşmede geçmemiştir. Dolayısıyla konuşmanın bu bölümlerinin çarpıtılarak ajanslara verildiği kanaatine sahibiz.”
İşte 2011’deki o karmaşa ders oldu ve iki taraf ortak bir karar aldılar.
Ve Türkler ile Amerikalılar liderlerin temaslarından sonra yaptıkları duyuruları yakından koordine etmeye başladılar.
Daha doğrusu…
İki taraf da görüşmelerle ilgili mot a mot… Kelime kelime aynı bilgilendirmeleri yapmaya başladı.
Ta ki… Dün akşama kadar…
ERDOĞAN İLE OBAMA ARASINDA SÜRPRİZ GÖRÜŞME |
Obama ve Erdoğan’ın 24 Haziran 2013’teki telefon görüşmelerine ilişkin ilk farklılık, bildirilerin zamanlaması ve yaygınlığında yaşandı.
2011 deneyiminin ardından taraflar duyuruların yayınını da koordine ediyorlardı.
Ancak dün önce Başbakanlık geçti metni… TSİ geceyarısında… Beyaz Saray’ın mesajı ise bana TSİ 04.04’te ulaştı. Dört saat sonra.
Hürriyet’in son baskı saati geçmişken…
Dağıtım konusunda başka bir farklılık…
Beyaz Saray, benim gibi sadece soran gazetecilere gönderdiği readout’u daha öncekilerin aksine genel dağıtım listesine de sokmadı.
Dolayısıyla bildiri, Beyaz Saray’ın web sitesine eklenmedi.
Hadi bunlar bu seferlik oldu diyelim…
Metinler de iki yıldır ilk defa mot a mot çıkmadı…
Ve vurgular üç cümlenin üçünde de farklıydı…
Sırayla gidelim....
1. CÜMLE
Başbakanlık açıklaması:
İki lider, Esed rejiminin kendi halkına karşı kimyasal silah kullandığına işaretle, siyasi çözüm için Türkiye ve ABD'nin birlikte çalışmaya, Suriye Koalisyonunu ve Yüksek Askeri Konseyini desteklemeye devam edeceklerini belirtmişler; terörizmle mücadele konusunda da ortak çalışma ve koordinasyonun süreceğini ifade etmişlerdir.
Beyaz Saray açıklaması:
Başkan ve Başbakan, rejimin hendi halkına karşı kimyasal silah kullanması, siyasi bir çözüm izlemeye ortak bağlılığımız, Suriye Koalisyonu ve Yüksek Askeri Konsey’e etkinliklerini iyileştirmek için ilave destek sağlama ihtiyacı ve acil eylem planlaması ile terörizmle mücadele çabalarında yakın ikili işbirliğinin önemi dahil Suriye’deki gelişmeleri ele aldılar.
(The President and Prime Minister discussed developments in Syria, including the regime’s use of chemical weapons against its own people, our shared commitment to pursuing a political solution, the need to provide additional support to the Syrian Coalition and the Supreme Military Council to improve their effectiveness, and the importance of close bilateral cooperation on contingency planning and counterterrorism efforts.)
Analiz:
İlk bakışta her iki metin de aşağı yukarı aynı gözükebilir. Ama Türk tarafının açıklamasında, “siyasi bir çözüm izlemeye ortak bağlılığımız” bölümünün olmadığını fark ediyorsunuz. Türk tarafı “siyasi çözüm”den bahsediyor ama bunu ABD ile yapılacak ortak çalışmaya ekliyor. Amerikan tarafındaki gibi bir bağlılık açıklamıyor. Ayrıca Türk tarafının açıklaması Amerikalılarınkinden farklı biçimde “acil eylem planlanmasından” da bahsetmiyor.
2. CÜMLE
Başbakanlık açıklaması:
Başbakanımız Sayın Erdoğan, görüşme vesilesiyle Gezi Parkı’yla ilgili olaylar hakkında da ABD Başkanı Sayın Obama’ya bilgi vermiştir.
Beyaz Saray açıklaması:
Başbakan, Türkiye’deki durumu da tarif etti.
(The Prime Minister also described the situation in Turkey.)
Analiz:
Türk tarafı “Gezi Parkı Olayları” diyor, ama Amerikan tarafı “Gezi” demiyor, Türkiye’deki “genel durum” diyerek daha geniş bir ifade kullanıyor. Neden acaba?.. Eğer Başbakan “faiz lobisi” teorisini Obama’ya da anlattıysa, Amerikalılar bunu bir ufuk turu olarak görüp hepsini Gezi’nin altında toplamak istememiş olabilir.
3. CÜMLE
Başbakanlık açıklaması:
İki lider, görüşme sırasında, basın ve ifade özgürlüğünün yanı sıra şiddet içermeyen toplantı ve gösteri özgürlüğünün de her iki ülkenin ortak değerleri arasında olduğunu vurgulamışlardır."
Beyaz Saray açıklaması:
İki lider, şiddetten uzak durmanın ve özgürce ifade, toplanma hakkı ve özgür basının önemini ele aldılar.
(The two leaders discussed the importance of nonviolence and of the rights to free expression and assembly and a free press.)
Analiz:
Türk tarafı, belirtilen temel haklar için “iki ülkenin ortak değerleri” derken Amerikan tarafı bu ifadeyi kullanmıyor. Acaba şundan mı... Türk tarafı toplantı ve gösteri özgürlüğüne şiddet içermeme şartı ekliyor. Ama Amerikan tarafı şiddetten uzak durmayı ayrı ele alıyor, bunu ifade ve toplanma özgürlüğüne bir şart olarak iliştirmiyor.
SONUÇ
Dediğim gibi sadece üç cümle.
Her iki taraf da görüşmeyi üç cümlede özetledi.
Ama üç cümlede de vurgular, Türklerin ve Amerikalıların hem Suriye’de hem Gezi’de olayları nasıl farklı ele aldıklarını göstermeye yetti.
Bir de bana asıl ilginç gelen...
Hani dedim ya... Bu ortak basın bildirisi yayınlama işi Libya konuşmasıyla başlamıştı diye.
O zaman Libya’ya müdahaleyi savunan Amerikalılar, Ömer Çelik’in bahsettiğim açıklamasından sadece üç hafta sonra NATO’nun Libya operasyonuna destek verse de başlarda buna karşı çıkan Türklerdi.
Bugün konu Suriye.
Ama iki yıl sonraki ilk farklı readout vakasının ortaya çıkardığı gerçek şu:
Siyasi çözüm konusunda daha hevesli olan bu sefer Amerikalılar, buna mesafeli duran ise Türkler...
Acaba şimdi bir readout balansı daha yaparlar mı?..
Not: Bu yazının yayınlanmasından 5 saat sonra Beyaz Saray, Erdoğan ile olan telefon görüşmesine ilişkin bilgilendirme notunu web sitesi üzerinden de duyurdu.
Yazarın son yazıları |
#20 Haziran 2013 İstanbul’u değil Doha’yı seçene müstahak
#18 Haziran 2013 İşte Suriyelilerin istediği uçuşa yasak bölge haritası
#13 Haziran 2013 Komplocular, buraya gelin Gene Sharp’tan haber var
#7 Haziran 2013 Washington’da günün sorusu:Yaz geldi o çocuklar nasıl içeri girecek
#4 Haziran 2013 Yine de Washington’dan bakınca çok güzel gözüküyor
#23 Mayıs 2013 Yeni nesil ezik muhafazakârlar ve Akif Beki
Paylaş