İstanbul’u değil Doha’yı seçene müstahak

İşin müzakereleri iki yılı aşkındır devam ediyordu.
Hatta o zaman Başbakan’ın dış politika danışmanı İbrahim Kalın gelmişti Washington’a.
Ben de konuşup kapsamlı bir hikâye yazmıştım.
Taliban İstanbul’da ABD’nin desteğiyle ofis açabilir, Türkiye müzakareler yürütüyor diye.

Sonra ne olduysa oldu.
İş Türkiye’den gitti.
Ocak ayında Obama ve Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai bir araya geldiklerinde anlaştırlar ve Taliban’ın da oluruyla o ofisin İstanbul’da değil, Katar Doha’da açılmasına karar verdiler.
İstanbul fikrinin destekçilerinden, ABD Yönetimi’nin Afganistan-Pakistan Temsilcisi Marc Grossman’ın da görev süresinin kısa süre sonra dolacak olması, Katar fikrinin önündeki son pürüzü de kaldırmıştı.

Neyse…
Hazırlıklar yapıldı.
Doha’da Taliban’a verilecek villa ayarlandı.
Taliban’ı temsil edecek 6-7 kişilik ekipte kimler olacağına kadar her şey kesinleşti.
Ve işi Doha’da yürütme kararı alan Obama Yönetimi, gazetecilere verdiği bir perde arkası brifingle de açıklamayı yaptı.
Taliban ve Afganistan Hükümeti arasında barış görüşmelerinin önümüzdeki günlerde Doha’da başlamasına karar verildi diye.

Öyle ki G-8 toplantısı için Kuzey İrlanda’ya giden Obama oradaki liderlere de hemen müjdeledi:
Merak etmeyin, barış görüşmeleri başlıyor, biz de Afganistan yükünden kurtuluyoruz…
Ama işte ne olduysa ondan sonra oldu.
Taliban tüm o açıklamalardan sonra Doha’da öyle bir basın toplantısı, ofis açılışı yaptı ki…
Daha önce kararlaştırıldığı halde ofise “Afgan Talibanı Politik Ofisi” demek yerine “Afganistan İslami Emirliği Politik Ofisi” tabelası astılar.
“Ofis Afganistan’ın alternatif bir temsilciliği gibi olmayacak” denildiği halde, ofisin dışına beyaz Taliban bayrağı çektiler.
Ve tüm bunların olmayacağı Katar Hükümeti tarafından kendilerine bildirildiği halde yanlarına Katar Dışişleri Bakan Yardımcısı’nı da alıp öyle kurdela kestiler.
Kıyamet koptu.

Karzai görüşmelere katılmayacaklarını duyurdu.
Amerika’yla yürüttükleri başka bir güvenlik müzakeresini de sinirinden iptal etti.
İş başlamadan tökezledi.
Çarşamba günü Amerikan Dışişleri’ndeki brifingde bütün gazeteciler ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
İnanamıyorlardı çünkü.
Her şeyin bir bayrak ve isim yüzünden suya düştüğüne akılları ermiyordu.
Bense onların yanında artık bu tür barış görüşmelerinin uzmanı sayılacağımdan isim işini sorguluyordum.

İsmi kim değiştirdi?..
Katarlılar o isimle tabela hazırlanırken ne yaptı?..
Siz önceden isim konusunu konuşmamış mıydınız?..
O zaman bu işten kim sorumlu vesaire…

Toplantı bitti.
Koridorda Amerikalı diplomatlardan biriyle karşılaştım.
Yeni Afganistan-Pakistan Temsilcicisi Büyükelçi James Dobbins her sabah Doha’ya gidecekmiş gibi uçak bileti ayırıyor, öğleden sonra iptal ediyormuş.
İş çözülecek mi, Afganlar tekrar masaya oturmaya ikna edilebilecek mi belirsizliğinde…

“Hangi havayolundan yapıyor” dedim “rezervasyonunu?”
Yüzüme anlamsızca bakıp, hafif de sinirlenip muhtemelen neden sorduğunu anlamaya çalıştı.
Bir daha sordum, “Türk Hava Yolları ile İstanbul üzerinden mi” dedim.
“Hayır” dedi. “Dubai üzerinden gidiyor.”
“Biliyorsun değil mi” dedim. “Eğer Doha yerine İstanbul’u seçseydiniz muhtemelen bunlar olmazdı. Çünkü böyle şeylerin ne kadar önemli olduğunu bilen Türk diplomatlar böyle bir hata yaşanmasına engel olurdu”.
Yine sinirlendi. “Bu konuda yorum yapmacağımı biliyorsun” dedi. Ayrıldı.
Daha kolay yönlendirebilirler diye seçtiler muhtemelen Doha’yı. Ama kapasite kısmını atladılar.
Müstahak!..

ANKA’lar Batman’a niye gidiyor

Gezi protestolarında hükümetin retoriğini görünce çözüm süreci aksar mı diye düşünüyordum.
Yeni bir haber öğrendim.
Hükümet bu hafta sonu tamamlanacak Konya’daki tatbikattan sonra 4 ANKA’yı Batman’a transfer edecek.
Bana bilgiyi veren konuştuğum Türk yetkiliye şunu soruyorum.
“Niye şimdi?..”
“Niye ANKA’lar PKK’nın çekilmesi sürerken gidiyor?.. Nasıl bir mesaj vermek istiyor hükümet?..”
“Hükümetin kararı” diyor sadece.

ANKA’lar, biliyorsunuz Türkiye’nin kendi ürettiği insansız hava araçları.
Bu karar aslında geçen sene alınmıştı.
Yapımı bir yıl, test uçuşları iki yıl süren tasarımların Batman’da kurulan İnsansız Hava Araçları Üs Meydan Komutanlığı’na sevkedilmesi ve burada kullanılmaya başlanmasına karar verilmişti.
Ama anladığım kadarıyla sonradan çözüm sürecine girişildiği halde karar yeniden gözden geçirilmemiş.
Ve yine de araçların bölgeye yollanması istenmiş.

Şimdi ANKA’lar Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve NATO unsurlarının katılımıyla 21 Haziran’a kadar Konya 3'üncü Ana Jet Üs Komutanlığı'nda süren Anadolu Kartalı Tatbikatı’ndalar.
Tatbikat sona erince de Batman’a gönderilecekler.
ANKA’lar için üsse iki de taşınabilir kontrol merkezi kurulacak.
Ve uçakların dördü aynı anda havada olmayacağı için operasyon bu iki kontrol merkezinden yürütülecek.

ANKA’lar Batman’a varır varmaz görev uçuşlarına hemen başlayacak.
Şimdilik sadece Türkiye sınırları üzerinde.
Kandil’e geçilmeyecek.
Uçuşlarını ise geçici bir süre yine üretici TAİ’nin görevlileri üstlenecek.
“Operasyonu TAİ pilotlarının yürütmesi hukuki bir sorun doğurmaz mı” dedim konuştuğum yetkiliye.
“ANKA’larda silah yok ki, sadece keşif ve istihbarat uçuşu yapacaklar” dedi.
Sonra Hava Kuvvetleri mensubu pilotlara ANKA kullanımı için TAİ tarafından 6 aylık eğitimler planlandığını, bunlar tamamlandığında uçuşları pilotların devralacağını söyledi.

Sadece keşif...
Herhangi bir vurucu gücü yok...
Niye çözüm sürecine zarar versin ki, diyebilirsiniz.
Ama bugün Murat Karayılan’ın açıklamalarını görüdünüz mü?..
“Devlet savaşa hazırlanıyor. Biz geri çekilirken Kandil’de keşif uçuşu yapıyor. Özel operasyon birlikleri yerleştiriyor. Yeni korucu kadroları alıyor. Karakollar inşa ediyor” demiş.
ANKA’lar Batman’a niye gidiyor?..

#18 Haziran 2013 İşte Suriyelilerin istediği uçuşa yasak bölge haritası
#13 Haziran 2013 Komplocular, buraya gelin Gene Sharp’tan haber var
#7  Haziran 2013 Washington’da günün sorusu:Yaz geldi o çocuklar nasıl içeri girecek
#4  Haziran 2013 Yine de Washington’dan bakınca çok güzel gözüküyor
#23 Mayıs 2013 Yeni nesil ezik muhafazakârlar ve Akif Beki
#21 Mayıs 2013 Türkiye Kürtleri ve Barzani çekismesi Washington’a sıçradı

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN >>