Paylaş
Kente gelen Kürt heyetlerin her seferinde toplanmak için seçtikleri yer oldu Residence Inn Oteli.
Türkiye Kürtleri, Suriye Kürtleri hepsi...
Amerikan Kongresi’nin birkaç blok ötesindeki otelde buluştuk yine...
Ve Suriye Kürtlerinin kente gelip benzer görüşmeler yapmalarından tam bir yıl sonra bu sefer Türkiye Kürtleri ile pazartesi günü tüm gün Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda yaptıkları toplantıları görüşmeye başladık.
Ne beklersiniz?..
Ana gündem maddesinin çözüm süreci olmasını değil mi?..
Hayır işte!..
Birinci ilginçlik... Sanki Washington’a gelip Obama’dan Suriye konusunda istediklerini alamamış gözüken Başbakan’a nispet Ahmet Türk başkanlığondaki heyetin toplantılarının da ağırlıklı olarak Suriye konusunda olduğunu söylesem…
Elbette Başbakan’ınki kadar şatafatlı değil program.
Yemekler, ağırlamalar, merasimler yok.Ama ana gündem aynı ve Türk’ün söylediklerinden anladığım taraflar Erdoğan-Obama ikilisine göre çok daha aynılar.
Önce niye Suriye görüşmelerde bu kadar ağırlıklı yer tuttu?
-“Çünkü” dedi Türk, “Suriye’deki Kürtlerin geleceği ne kadar Suriye halkını ilgilendiriyorsa, Suriye’deki Kürtlerin dışlanması, Türkiye’deki barış sürecini de çok derinden etkileyecektir.”
Bu, Suriye’deki durumla Türkiye’deki çözüm sürecinin iç içe olduğunun benim şimdiye kadar duyduğum en üst düzey ifadesiydi.
Devam ediyoruz.
Peki Amerikalılar nasıl bakıyor bu ilişkiye?
Çözüm?..
- Esad’ın gitmesiyle her şey çözülmüyor. Suriye’deki herkesi kucaklayan bir anlayış olmazsa sonuçta bir iktidar değişikliği olur, başka bir şey olmaz. El Nusra’nın, El Kaide’nin orada muhalefetin bir parçası sayılması, Suriye’nin geleceği için bir yara.
Türkiye bu konuda yanlış bir siyaset mi izliyor?
- Türkiye, Suriye’ye demokrasinin gelmesini istiyorsa, Türkiye başbakanı siyasetini gözden geçirmek zorundadır. Bugüne kadar Suriye Kürtlerine karşı çok dostane olmayan tavrını gözden geçirmek zorundadır.
Abdullah Öcalan’ın Kandil mektubu Diyarbakır Meydanı’nda okunmadan önce Yenişafak’ın eski Washington Temsilcisi Ali Akel ile bir mülakat yapmıştım.
Orada Ortadoğu vurgusu yapmıştı Akel.
Öcalan’ın mektubu açılmadan “Özellikle Ortadoğu’daki gelişmeleri yeni bir eşik olarak nitelendirip bu eşiğin aşılması için bir Türk-Kürt ittifakı vurgusu yapabilir” demişti Öcalan için.
Aynen öyle oldu.
Ve dahası Öcalan’ın mektubundaki o kritik vurgu sonra bütün Kürt hareketi tabanına yayılıp ortak bir tutuma dönüştü.
Türk’ün Washington temaslarına damgasını vuracak bir anlayış halini aldı.
Hiç de Amerika çözüm sürecine mutlaka katkı sağlamalı derdinde değildi Türk.
Birkaç kez vurguladı hatta...
“Bu sorunu Türkler ve Kürtler çözmeli. Yerelde çözmeli. Halklar kendi sorunlarını kendileri çözmelidir” dedi.
Ancak onun yerine Amerika’nın Suriye’deki etkisini kullanmasına odaklandı.
Suriye’nin kuzeyinde yaşayan 1.5-2 milyon Kürt’ün haklarına ağırlık verdi.
“Niye biliyor musun” dedi Kürt heyetinden konuştuğum biri.
“Çünkü Suriye’deki Kürtlerin yüzü bize dönüktür, Barzani’ye değil. Bizim akrabalarımızdır. Ve çoğunluğu sekülerdir. O yüzden o bölgenin insanları bize doğru bakar Kuzey Irak’a doğru değil.”
“Ahmet Bey” dedim. “Anlattıklarınıza Amerikalılar nasıl bir reaksiyon verdi? Suriye’de ABD Yönetimi ile aynı görüşte olduğunuzu düşünüyor musunuz?”
“Evet” dedi. “Bu El Kaide’yle, El Nusra’yla demokratik bir Suriye’nin oluşmayacağında... Bütün farklılıkların kendini özgürce yaşatabileceği, özgürce kendini ifade edebileceği bir Suriye projesini hayata geçirmek gerekir. Bu konuda bizim gibi düşündüklerini kendileri de çok açık bir şekilde ifade etti.”
Yazarın son yazıları |
Paylaş