Paylaş
İnsanız, yapıyoruz. Sonra bazen pişman olup siliyoruz ama o ayrı bir konu. İnsanların bu kadar hayatını başkalarının gözüne sokma arzusunu, "şuursuzluk yapma hakkını" bir noktaya kadar anlamak mümkün. Ama sosyal medyada "şuursuzluk" yapan, rahat davrananlar koca koca devletler olunca, işte onu anlamak pek de kolay değil.
Bu hafta dünya bu devirde artık alışmaya başladığımız "dijital bir diplomatik kriz"e daha tanık olduk. Bir kez daha ABD'nin Kahire Büyükelçiliği resmi Twitter hesabından attığı mesajla Mısır'da tepki topladı. Tepkiler o kadar arttı ki, bir günlüğüne hesabı askıya bile aldı Amerikalılar.
Olay esasen basit: Merkezinde Mısır'ın ünlü televizyon programcısı Bassem Yusuf için çıkartılan tutuklama kararı var. ABD'nin Kahire Büyükelçiliği, Yusuf'un ABD'li muadili olarak gösterilen Jon Stewart'ın bu konuyu ele aldığı programının videosunu Twitter hesabından paylaşınca kıyamet koptu.
Mısır Cumhurbaşkanlığı, ABD'lilere anında yine Twitter'dan yanıt verdi: "Diplomatik bir temsilciliğin, böylesine olumsuz siyasi bir propagandaya alet olması uygunsuz bir davranıştır."
ABD'liler, yanıt yazmadı ama hem mesajı sildiler, hem de hesabı bir günlüğüne askıya aldılar. Böylece, yok büyükelçiyi çağır, yok nota ver gibi prosedürler de aşılmış oldu. 140 karakter de kopan fırtına, 140 karakterde dindi.
ABD’liler daha önce “laf sokmuştu”
ABD'nin Kahire'de sosyal medyadaki ilk vukuatı da değil bu üstelik. Daha önce de ABD elçilik çalışanları, İngilizce sıcak mesajlar yazdıkları Müslüman Kardeşler'e "Sağolun ama Arapça tweetlerinizi okuyabildiğimizi biliyor olmalısınız" diye laf sokmuştu.
Sadece laf sokmalar, "nota vermeler" değil sosyal medya üzerinden yaşananlar. Artık ülkeler arası ilişkilerin durumunu anlamak için de Twitter'a, Facebook'a bakmak yeterli.
Misal, Suriye'nin şimdi ülkeden kaçan eski Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cihad Makdisi'nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu Twitter'da takip etmeyi bırakması, Türkiye ile Suriye'nin arasındaki ilişkilerin kötüye gitmesinin "bir işareti" olarak yorumlanmıştı o dönem.
Tüm bunlar işin biraz da eğlenceli tarafları. Ancak artık savaş ilanlarının bile sosyal medyadan yapıldığını düşünmekse insanın tüylerini ürpertiyor.
Savaş ilanı Twitter’da!
Bunun en yeni örneği de Hamas ve İsrail. Her ikisi de sosyal medyayı birkaç dilde ve çok etkili kullanıyor. Bu nedenle olsa gerek, Kasım ayındaki Gazze savaşı da bildiğiniz Twitter mesajı ile başladı.
İsrail ordusunun Hamas'ın askeri kanadının lideri Ahmet Said Halil el Cebari'yi öldürmesinin ardından Hamas'a bağlı İzzeddin El Kassam Tugayları, "Nerede olurlarsa olsunlar kutsal ellerimiz liderlerinize ve askerlerinize erişecek 'Kendinize Cehennem Kapılarını Açtınız.'" mesajını attı.
İsrail de buna, "Hamas'ın alt ve üst düzey elemanlarına önümüzdeki günlerde günışığına çıkmamalarını tavsiye ederiz" diye yanıt verdi.
Bu mesajlarla başlayan ve sekiz gün süren çatışmalarda 105 Filistinli, dört de İsrailli sivil hayatını kaybetti. Yaklaşık 1,000'i Gazze'de olmak üzere toplam 1,200 kişi yaralandı.
O devletlerin arkasındaki insanlar
Özetle eğlendiğimiz, vakit geçirdiğimiz, haberleştiğimiz sosyal medya devletler arası ilişkilerde giderek daha büyük rol oynuyor. Krizler çıkartıyor, krizler çözüyor, savaş ilan ettiriyor vs...
Son tahlilde, tüm hesapları yönetenler de, tek tuşa basıp tüm dünyaya kendi devleti adına yorum yapabilenler de insan.
Ve gözle göremediğimiz, bunun için de gözümüzde büyüttüğümüz, bazen korktuğumuz devlet olgusunun da esasen insanlar tarafından yapıldığını bize ne bu kadar iyi hatırlatabilirdi ki?
Paylaş