Paylaş
İki gösteriyi de izlerken, buraya yazacaklarımı düşündüm durdum. Kafam artık böyle çalışıyor.
Ekim 2011’de dünya prömiyerini yapan Michael Jackson Cirque Du Soleil gösterisini nihayet izleyebildiğim için inanılmaz mutluyum. 2 saat süren şov boyunca her an sahneye bir yerden Michael Jackson fırlayacak hissi hakimdi diyebilirim. Gösterideki kostümler (özellikle Beat It’de kullandıkları ışıklı eşofmanlardan istiyorum) -koreografiler, seçilen şarkılar, hele hele Michael Jackson’ın teatral anlatımı o kadar büyüleyiciydi ki, resmen mest oldum.
Gösterinin öğlen olması sebebiyle, birçok izleyici çocuklarıyla gelmişti. Kendi çocukluğuma önemli bir imza atan MJ figürünün, yeni nesiller boyunca böylesine merakla izlenmesi çok mutluluk verici. Benim bile hala dinlerken tüylerimi diken diken eden “Thriller” sahnelendiğinde, küçükler izleyiciler biraz korktu, “Thriller”ın böyle bir etkisi galiba var, sorun sadece bende değil.
MJ gibi bir dehanın, böylesine farklı bir formatta anlatımını izlemek müthiş bir deneyimdi. Keşke gösteri daha uzun süre burada olsa ve daha çok kişi izleyebilseydi. MJ sirki, Nisan sonuna kadar Avrupa turnesinde olacak, ardından Asya turnesine devam edip Temmuz sonu bitecek. Cirque Du Soleil, bu gösteriden öylesine çok talep almış ki, yeni projesinin teması yine Michael Jackson. Michael Jackson-One adlı yeni şov mayıs ayında Las Vegas’ta gösterime başlayacak.
Michael Jackson’dan çıkıp sıradışı Sezen konserine gittim. Sezen Aksu’nun konser başında söylediğine göre, fikir olarak az enstrümanla sanki evde çalıyorlarmış gibi olan bu konser formatı, onun da ilk başta çok hoşuna gitmiş. Minik Serçe “Resmen ev halimi burada yaşayacağım için çok mutluyum ve heyecanlıyım” dedi. Şimdiye kadar gittiğim onlarca Sezen konserinden en özellerinden biriydi diyebilirim.
Konserin bu kadar özel olmasına karşın, izleyicilerin sürekli telefonlarının çalması, konserde kayıt yapacağım diye çabalaması, 4 yaşından küçük bir çocuğu böylesine geç saatte bir konsere getirilmesi tabi onun da sıkılıp ya da uykusu gelince ağlaması, dahası bir de izleyicilerden birinin sahneden evlenme teklif etmek istemesi konserin benim adıma varolan konsantrasyonunu yok etti. Maalesef birçok konserde yaşanan bis anını beklemeksizin kapılara koşanlar, bu konserde de başroldeydi, keşke buna bir para cezası filan olsa. Onlar kapılara koşup evlerine muhtemelen 5 dakika daha erken gitme çabasındayken, sadece bir şarkı daha dinleyebilmek için oturan bizler, Kavaklar’ın Fahir-Sezen-Ara üçlüsünden nefis bir performansını bu hengâmeye rağmen dinlemeye çalıştık.
Konserin en özel şarkılarından biri olan Ara Dinkjian bestesi Ahmet Kaya şarkısı Ağladıkça’nın Sezen Aksu versiyonu için bile bu konsere gitmeye değerdi. Olur da bu üçlünün performansı tekrarlanırsa, kaçırmayın derim.
YILDIZLAR-OSCARLAR
DAVID BOWIE – THE NEXT DAY
10 sene sonra birden bire, hem de kimselerin haberi dahi yokken bir David Bowie single’ı ortaya düşerse, ardından da yepyeni bir albüm gelirse, bu büyük bir olaydır işte.
Yeni albüm haberi David Bowie’nin 66. doğum gününde, yani 8 Ocak 2013’te duyuruldu. Hemen ardından albümün ilk single çalışması “ Where Are We Now?” Bowie’nin web sitesinden yayınlanmaya başlayıp itunes’dan satışa çıktı. Hayranlarının ve medyanın inandığı üzere Bowie emekli olmuş artık herhangi bir albüm çıkartmaz denirken, bu haber elbette müzik dünyasına bomba gibi düştü.
Son albümünün üzerinden 10 sene sonra çıkartacağı “The Next Day” ile ilgili haberler de yavaş yavaş gün ışığına çıkmaya başladı. Meğer Bowie ve yapımcısı Tony Visconti gizli gizli iki yılı aşkın süredir bu albümü hazırlıyorlarmış. Visconti’nin aktardığına göre 3 ay süren albümün demo çalışması sonunda ellerinde oldukça çok melodi ve şarkı taslağı oluşmuş. Herhangi bir şarkı sözü olmaksızın ortaya çıkan bu yapıları Bowie alıp eve kapanmış ve 4 ay kendisinden haber alınamamış. Visconti bu üretim sürecinin onlar için alışılmış bir metot olduğunu vurgulamış. David her albümde, şarkıları alıp kaybolur sonra kayıta hazır hale geldiğinde, kucağında yeni bebeklerle geri gelirmiş. En son “Young Americans” albümünün kayıt çalışmalarında sabahladıklarını belirten Visconti, “The Next Day” için “yine de mesai saatlerini çok geçmemeye çalıştık” demiş.
Stüdyoda yaptıkları kayıtları telefonuna kaydedip gezen Visconti, “NY sokaklarında, kulağımda yeni Bowie şarkılarıyla gezerken, üzerinde Bowie t-shirtlü insanlar gördüğümde içimden “şu an ne dinliyorum biliyor musunuz?” demek için çıldırıyordum” demiş. Kimsenin henüz duymadığı David Bowie şarkısını dinlerken gezmek nasıl bir havadır, bu nasıl bir ayrıcalıktır, aklım bu durumu gerçekten almıyor, ne şanslı insanlar var hayatta.
Diğer yandan tüm dünyadan gizli sürdürülen bu kayıt sürecini nerdeyse Metric grubu öğrenmek üzereymiş. 2011 senesinde kayıt için geldikleri Magic Shop stüdyosunda Bowie’nin saksafoncusu Steve Elson “dayanamayıp burada kimin kaydı yapılıyor şu an biliyor musunuz?” diye söylemek için çıldırdığını belirtmiş.
Konu David Bowie olunca detay o kadar çok ki. 25. albüm olan (Maşallah!) The Next Day’in kapak çalışması da bu detaylardan birisi. Albümün kapak çalışması Bowie’nin 1977 senesinde çıkarttığı “Heroes” albümünün farklı bir adaptasyonu olarak düzenlenmiş. Jonathan Barnbrook tarafından tasarlanan çalışma aslında geçmişi unutmak, o sayfaları kapatmak, yeni bir düzen/sayfa açmak felsefesiyle yapılmış. Barnbrook, onlarca Bowie albümünden en saygı duyulan ve yeterli etkiyi yaratacak olanın “Heroes” albümü olmasından ötürü, bu albüm tasarımını tekrardan ele almak istediklerini belirtmiş.
Bowie’ye en yakın olan şarkı olduğu için, 10 sene sonra geri dönüşüne en uygun anlatım olmasına cevaben “Where Are We Now?” albümün ilk single çalışması seçilmiş. “The Next Day” için 29 şarkının kaydedildiğini belirten Visconti, yayınlanmayan şarkıların bir sonraki çalışmada kullanılabileceğinin sinyalini vermiş. Yani herkesin tahmin ettiğin üzere belki de Bowie gerçekten emekli olmamıştır.
Canlı performans yapmayan Bowie bu albüm için de ısrarını sürdüreceğe benziyor. Henüz albüm için herhangi bir turne programı açıklanmasa da, Visconti Bowie’nin bu konudaki kararının net olduğunu belirtmiş. Benzer bir şekilde geçtiğimiz yaz İngiltere’de düzenlenen olimpiyatlarda da sahne almayan sanatçının o defteri kapattığı, artık enerjisini albümler ve sanatın farklı dallarına üzerine yoğunlaştıracağı rivayet ediliyor.
David Bowie, İngiltere Kraliçesi’nin verdiği “Sir” ünvanını kabul etmeyen az sayıda sanatçıdan biri. Kendisine sorulduğunda bu ünvanın hiçbir anlamı olmadığını ifade eden Bowie, 1945’ten beri 3000’e yakın bu ünvanı reddeden sanatçıdan birisi.
Yeni albüm eskiden Bowie neyse onu destekleyip, yeni beklentileri de doyasıya besleyen harika bir rock albümü. 10 sene sonra ortaya çıkan bu eseri alıp arşivlere ve akıllara yüklemek 2013’ün en iyi müzik alışverişlerinden biri olacaktır.
YILDIZLAR:
The Stars (Are Out Tonight)
Love is Lost
Valentine’s Day
I’d Raher Be High
OSCAR’IMI VERDİM GİTTİ:
Dirty Boys (içimi kıpır kıpır ediyor, bayılıyorum bu şarkıya)
Where Are We Now?
Dancing Out In Space
SAHNEDEN KULİSE:
• Durul, Davul ve Dostları @ TİM Maslak Show Center, İstanbul, 19.03.2013, 21.00
Uzun süredir İstanbul’da konser vermeyen Durul Gence’ye bu özel gecede Erkut Taçkın, Fatih Erkoç, Nilüfer, Nükhet Duru, Modern Folk Üçlüsü, Özdemir Erdoğan ve Timur Selçuk eşlik edecek.
• Zuhal Olcay @ Jolly Joker, İstanbul, 20.03.2013, 21.00
• Frank Gambale’s Natural High Trio @ Salon İKSV, İstanbul, 20.03.2013, 21.30
• Asfalt Dünya @KadiköySahne, İstanbul, 21.03.2013, 21.30
• Yasemin Mori @Ghetto, İstanbul, 21.03.2013, 21.45
KARIŞIK KASET:
Michael Jackson The Immortal Tour Cirque Du Soliel’den sonra yazacağım ilk yazının Karışık Kaset’i elbette MJ içermeliydi. Gösteri sonrasında, yol boyunca kafamdan şarkıları, gösterinin en mühim anları bir an olsun çıkmadı.
Yukarıdaki yazıyı yazarken, 1997 senesi Munich The HIStory turnesini kendime fon müziği olarak ayarladım. MJ hayattayken bir konserine gitme şansını elde edemediğim için galiba bu durum hep içimde uhde olarak kalacak.
Tıpkı benim gibi, çocukluğunu onun şarkılarıyla geçiren, her “Beat It” , “Wanna Be Startin’ Sometin’” çaldığında aklıma gelen Yaman Zoral’ın, onu en çok etkileyen 20 Michael şarkısıyla bu sayının kasedini doldursun istedim.
Keyifli dinlemeler…
1) I'll Be There – Jackson 5 - Third Album (1970)
2) Blame It on the Boogie – The Jacksons Do What You Wanna (1978)
3) Don't Stop 'Til You Get Enough – Off the Wall (1979)
4) Thriller - Thriller (1982)
5) Beat It - Thriller (1982)
6) Billie Jean - Thriller (1982)
7) Wanna Be Startin' Somethin' - Thriller (1982)
8) We Are The World - 1985
9) Bad - Bad (1987)
10) Man In The Mirror - Bad (1987)
11) Smooth Criminal - Bad (1987)
12) The Way You Make Me Feel - Bad (1987)
13) Black or White - Dangerous (1991)
14) Remember the Time - Dangerous (1991)
15) Heal the World - Dangerous (1991)
16) You Are Not Alone - HIStory: Past, Present and Future, Book I (1995)
17) Scream - HIStory: Past, Present and Future,Book I (1995)
18) They Don’t Care About Us - HIStory: Past, Present and Future, Book I (1995)
19) Earth Song - HIStory: Past, Present and Future,Book I (1995)
20) Whatever Happens - Invincible (2001)
Paylaş