Paylaş
İşe başladıktan sonra öğrencilerimin annelerini belirli günlerde toplayıp, onların sorunlarını dinlemek istemiştim. Ders başlamadan veya ders bitiminde sohbet ediyorduk. Hepimize çok iyi geliyordu. Aileleri tanıdıkça çocuklara daha net yaklaşıyordum.
Engelli bir çocuğun annesi olmak demek, önce dünyanın başınıza yıkılması, sonra yıkılan dünyayı yeniden (bu göreve genelde anneye düşüyor) ayağa kaldırılmak zorunda kalmanız demek. O nedenle anneleri incitmeden dinlemek çok önemliydi.
Hikayeleri hemen hemen aynıydı, ilginç bir şekilde. Önce eşleri ve aileleri yaralamış bir çoğunu. “Senin yüzünden” denmiş, çocuktaki engelin tek sebebi anne olarak gösterilmiş. Şanslı olanları ailesinden destek görmüş. “Ay, senin çocuğun sakat mı? Yazık.” denmiş mesela. Küçük bir not: tanıştığım annelerin bir kısmı zihinsel engelliydi.
Annelerimin kıymetini kimsesiz çocuklarla çalışmaya başlayınca anladım. Özel eğitimde velinin daha doğrusu annenin rolü çok büyüktür. Sadece annelerle işbirliği yapmak herşeyi öyle kolaylaştırıyormuş ki…
*Okulda sınıf öğretmeni,
*Rehber öğretmenler,
*Okul müdürü,
*Müdür yardımcıları,
*Hizmetli personel,
*Yuvada,
*Sosyal hizmet uzmanı,
*Grup öğretmeni,
*Bakım veren anneler (her gruba 2-3 anne bakıyor)
*Psikologlar,
*Branş öğretmenleri
*Pedagoglar,
*Rehabilitasyon merkezindeki özel eğitim öğretmeni,
*Çocuk gelişimcisi,
*Eğer gidiyorsa çocuk psikiyatrı,
*Doktorlar…
Hepimizin varlığını, gücünü toplasak bir annenin tırnağı kadar etmiyoruz. Olmuyor. Bu toplama işlemi anne kelimesinin yanında herzaman sıfır çıkıyor.
Geçen gün bir yerde sordular annelik nedir diye; şu yanıtı vermiştim. Bir anne = bir devlet imiş.
Haftanın Aktivite Önerisi:
Haftanın etkinlik önerisi İzmir’den. Bugün (16 Mart 2013 Cumartesi günü) Toka kutumu ya da bilye kutumu yapıyorum etkinliği var. 6-9 Yaş arası çocukların katılabileceği bu etkinlik saat 14.00'da / Detaylar ve Rezervasyon için 0 232 501 15 16
Twitter: https://twitter.com/AylinAnne
Paylaş