Murat TOSUN mtosun@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Eylül 12, 2007 00:00
Ralli parkurlarında start alan bir pilot binlerce kilometrelik yolu geride bırakır. Tıpkı Yeni Zelanda Rallisi’nde olduğu gibi geride bırakılan toplam yarış uzunluğu 1250 kilometredir. Yani gerçekten uzun hem de çok uzun ve zorlu bir yarış.
Durum böyle olunca rallilerde finiş gören pilotlar arasındaki zaman farkı da pist yarışlarının aksine oldukça fazla olur. Fakat Yeni Zelanda Rallisi’nde Marcus Gronholm ve Sebastien Loeb öyle bir finiş gördü ki sanıyoruz bu akıllardan hiç çıkmayacak. 0.3 salise fark ile yarışı ikinci olarak bitiren Loeb kaderine üzülürken, Gronholm zaferini sevinç çığlıkları ile kutladı.
Aslında pist yarışlarında bu tip sonuçlara alışkınız. Şöyle bir Formula 1 yarışlarını aklınıza getirin. Kim bilir kaç kez iki pilot finiş çizgisinden adeta yan yana geçmiştir. Bu tip durumlarda bile açıklanan fark iki pilot arasında en az 0.2 salise gibi olur. Çünkü yan yana geçiyorlar gibi görünseler bile aralarında bir zaman farkı vardır.
Söylediğimiz gibi bu pist üzerinde düzenlenen birçok yarış için normal bir durum. Hatta neredeyse 10 pilotun aynı saniye içinde yer alan zamanlarla bile finiş gördüğünü hatırlarız. Fakat ralli için bu durum çok sıra dışı. Düşünsenize buna birde Yeni Zelanda’nın zorlu etaplarını ekleyin, normal etaplarıyla bile oldukça zorlayıcı olan bir parkurla
toplayın, bunu birde uzunluğu 1200 kilometrenin üzerinde olan bir yarışla tamamlayın. Bu durumda iki pilotun bırakın aynı saniyenin içinde olmasını, aynı 10 saniyenin içinde bile olması birbirlerine çok yakın bir zaman yaptıkları anlamına gelir.
SADECE 0.3 SALİSE
Elbette geçmişte de bazı örnekleri vardır ama Yeni Zelanda Rallisi’nde Ford Focus WRC ile yarışan Marcus Gronholm ve Citroen C4 WRC ile yarışan Sebastien Loeb öyle bir finiş gördüler ki bu uzun süre akıllardan çıkmayacak gibi görünüyor. İki pilot toplam 18 etabı geride bıraktıklarında aralarında yalnızca 0.3 salise fark vardı. Evet, yanlış okumadınız. İki pilot arasında yarışın toplam uzunluğu olan 1255 kilometre geride bırakıldığında yalnızca 0.3 salise fark... Yarışın ilk 10 etabını lider sürdüren Marcus Gronholm ile en yakın takipçisi Sebastien Loeb arasında bundan sonra ise sürekli olarak el değiştiren bir liderlik mücadelesi yaşandı. Bir etapta Gronholm yeniden lider olurken, diğer bir etapta ise Loeb liderlik koltuğuna oturuyordu. Yarışın sondan bir önceki etabı geldiğinde ise Gronholm liderlik koltuğuna bir kez daha kuruldu. Yarışın son etabında ise iki pilot birbirlerine meydan okudu ama bütün kozlarını oynayan Loeb rakibi ile arasında etap öncesinde bulunan 0.7 salise farkı ancak 0.4 salise daha azaltabildi ama bu onun için kesinlikle yeterli olmadı.
ÇOCUKLAR GİBİ SEVİNDİYarış sonunda finiş kutlamalarına bakıldığında da yaşanan bu rekabetin pilotların yüzlerine de açıkça yansıdığı görülüyordu. Fin pilot Marcus Gronholm daha önce hiç sevinmediği şekilde çocuklar gibi havalara sıçrayarak zaferini kutlarken, Sebastien Loeb’ün ise tam anlamıyla yüzünden düşen bin parçaydı. Herhalde Loeb bu arada son etapta yaptığı saliselik hataları aklına getiriyor ve yarışı nasıl kaybettiğini düşünüyordu. Belki de bir virajda kaybettiği 0.3 salise ona olası bir Yeni Zelanda galibiyetini elinden kaçırmasına neden olmuştu. Ama iki pilot arasında yaşanan üst düzey rekabet gerçekten de ralli tutkunlarının yıllardır özlediği heyecanı parkurlara geri döndürmeye yetti. Şimdi yeniden gözler ralliye çevrilecek ve iki pilotun daha nasıl bir mücadeleye girişeceği yakından takip edilecek.
Yeni Zelanda Rallisi’nde Ford Focus WRC ile yarışan Mikko Hirvonen kendini yine podyuma taşıyacak bir sonuca ulaşırken, Citroen’in şampiyonluk yolundaki ikinci kozu Daniel Sordo ise yarışı ancak altıncı olarak bitirebildi.
Wrangler Cup beşinci sezonunu geride bıraktı Cemil Islıkçı son gülen isim oldu
Goodyear Wrangler Cup’ın üçüncü ve final yarışı 1-2 Eylül tarihleri arasında İstanbul Şile’de İstanbul Off-Road Kulübü tarafından organize edildi. 5 yıldır düzenlenen ve her yıl biraz daha artan bir ilgiye sahne olan Goodyear Wrangler Cup, Türkiye’nin ilk "Tek tip Lastik Şampiyonası" olarak düzenleniyor. Bir pist yarışı edasında hazırlanan parkurlarda kıran kırana bir off-road mücadelesinin verildiği şampiyonada start alan her pilotun aracında Goodyear Wrangler MT/R lastikleri kullanılıyorken araçlara ise herhangi bir sınırlama getirilmemesi heyecan katsayısının yükselmesine neden oluyordu.
Sezonun final yarışında da heyecan ve rekabet üst seviyeye çıktı. Pilotlar final yarışında start alabilmek için ellerinden geleni yaparken son raunda ismini yazdıran pilotlarsa Can Tahincioğlu ve Kenan Çarpışantürk oldu. Fakat yarı final yarışında otomobili hasara uğrayan Tahincioğlu’nun final yarışına kadar otomobilini tamir ettirmesi gerekiyordu. Uzun uğraşların ardından Can Tahincioğlu’nun otomobili final yarışının start almasına sadece birkaç dakika kala hazır hale getirildi. Sezonun son yarışında ilginç bir görüntü daha vardı. Yarıştan bir gün önce evlenen Kamil Demirci otomobilini gelin arabası haline getirerek yarışta start alınca ortaya çok ilginç ve çok güzel bir görüntü çıkmış oldu.
İki pilot arasında düzenlenen final yarışında ise otomobili son anda tamir edilen Can Tahincioğlu mutlu sona ulaşarak sezonun son yarışının galibi oldu. Sezonun üçüncü ve son ayağının ardından oluşturulan genel klasmanda ise Cemil Islıkçı adını en üste yazdırmayı başardı ve sezonu da şampiyon olarak tamamladı. Genel klasmanda Erkan Birinci ikinci olurken, Güneş Top ise üçüncü sırada finiş gördü.
Renault’nun teknik patronu eski pilotlarına kapıyı açtı
Renault F1 Team’in teknik patronu olan Flavio Briatore geçtiğimiz hafta eski pilotları Fernando Alonso hakkında önemli açıklamalar yaptı. Geçtiğimiz sezonun başında pilotlarının McLaren Mercedes Takımı’na
transfer olmasına aldırış etmeden onun şampiyonluğu için ellerinden geleni yapan ve bunda da başarılı olan takım yeniden Alonso’ya kapıyı açtı. Takımın teknik patronu Briatore kendileri ile iki kez şampiyon olan Fernando Alonso’nun geri dönmek istemesi durumunda her zaman için Renault kapılarını İspanyol pilotu açık olduğunu söyledi. Bilindiği gibi McLaren Mercedes Takımı ile çok başarılı yarışlar çıkarmasına rağmen Fernando Alonso’nun bu takımda mutsuz olduğu haberleri sık sık çıkıyor. Özellikle İngiliz kökenli takımın yine pilotları İngiliz Lewis Hamilton’a farklı bir ilgi gösterdiği yönünde çıkan haberlerin sayısı oldukça fazla. Alonso’nun da bu durumdan çok rahatsız olduğu ve yeni sezonda McLaren Mercedes Takımı’ndan ayrılabileceği de kulislerde konuşulan dedikodular arasında yer alıyor.