Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2002 02:00
Son olarak Naime Sultan Yalısı yandı. Daha önce aynı kıyıda yanyana sıralanmış diğer yalıların akibeti de aynıydı; son 60 yıl içinde çıkan yangınlarda kül oldular.
Çoğu 19. yüzyılın ortalarında yapılmış olan ve Esma, Hatice, Fehime, Hatice (V. Murad’ın kızı), Zekiye ve Naime Sultanlara ait altı yalıdan geriye sadece biri kaldı. Şimdi yerinde yeller esen bu yalıların her biri mimarlık tarihi açısından çok önemliydi ve işleme, süsleme, duvar resimleriyle bir dönemin zevkini yansıtan değerli sanat eserleriydi. 18. ve 19. yüzyıl Osmanlı tarihine ışık tutacak özelliklere sahiptiler. Bu yalılarda hayatının bir bölümünü geçiren padişah kızlarının her birinin hayat hikayesi hayallere bile sığmayacak zenginliklerle ve trajedilerle doluydu. Çoktan kül olmuş duvarlar arasında şatafat, ihtiras, aşk, aldatma, iktidar savaşları, kudret, azamet, sefalet iç içe yaşandı.
Erhan İşözen (mimar)
Okul duvarları temiz görünsün diye plastik boyayla süslemeleri kapatmışlar
Ortaköy'ün düzenlenmesi çalışmalarından ötürü Ortaköy Mimarı diye anılan Erhan İşözen, Naime Sultan Yalısı yangınından çok etkilenmiş. Çünkü, bu yalının restore edilmesi ve yapının bir İstanbul Enstitütüsü'ne dönüşmesi için çok gayret göstermiş. O dönemde Gazi Osman Paşa İlkokulu'na fotoğraf çekmek için gittiği bir günü şöyle anlatıyor: ‘‘Zemin katı birinci kata bağlayan merdiven sahanlığının duvarında eşsiz güzellikte peysaj süslemeler vardı. Gördüklerim karşısında şaşkına döndüm: Resimlerin altı merdivenlerin eğimine göre bir metre boyunda boyanmıştı. Plastik boyayla yapılan bu kapatma işleminin nedenini okul müdürüne sorduğumda, akıl almaz bir cevap aldım. Müdür Bey, çocukların merdivenlerden çıkarken dayandıkları duvarları elleriyle kirlettiğini, sözkonusu pisliğin ise bir eğitim kurumuna yakışmadığını söyledi. Düşünsenize minicik ellerin izlerini yok etmek için Türkiye'nin en önemli sanat eserlerinden birinin yarısı feda edilmişti...’’ İşözen meramını anlatamıyor ve 1991'de işin peşini bırakıyor: ‘‘Şimdi bakın, Naime Sultan Yalısı'nın üstüne akbabalar nasıl üşüşecek. Daha önce yalının (okulun) bahçesini otopark olarak kullananlar bile talipliler arasına girecek. Buna izin vermemeliyiz. Bu binayı tekrar ayağa kaldırarak, tüm İstanbul'un tarihi yapı envanterinin ve İstanbul üzerine yazılmış tüm eserlerin içinde toplanacağı bir enstitüye dönüştürmeliyiz. Bunu yapmazsak, bu binayı ortadan kaldırmış olan zihniyet, emeline ulaşmış olacaktır.’’
NAİME SULTAN
Bu binaya gelin gitmişti
Diğer adı Gazi Osman Paşa Yalısı. Hanım sultan yalılarının günümüze kalan son iki örneğinden biriydi. Yalı mabeyin müşiri olarak atandığında Gazi Osman Paşa'ya II. Abdülhamid tarafından 1883'te hediye edilmişti. Cumhuriyet'ten sonra Gazi Osman Paşa İlköğretim Okulu olarak bir eğitim yuvasına dönüştürülen yalıya Naime Sultan gelin olarak gitmişti. 1898'de Gazi Osman Paşa'nın oğlu Kemalettin Paşa ile evlenen Naime Sultan, yapıyı büyük bir onarımdan geçirdi. Bu yalı klasik dönem Osmanlı yapılarından farklı özellikler taşıyordu. Birbirinin eşi haremlik ve selamlık bölümleri çift koridorlu bir sistemle birbirine bağlanmıştı. Yapının tüm odaları ve salonlar deniz tarafındaki cepheye açılıyordu. Bu sistem yapıyı denizle daha fazla bütünleştiriyor, manzarayı daha fazla içine almasını sağlıyordu. Yalının iç duvarlarında ve merdiven sahanlıklarında bulunan peysaj süslemeler ile ahşap tavan işlemelerinin dünyada bir eşi daha yoktu.
ORTAKÖY’DEKİ 5 YALI, 60 YIL İÇİNDE ÇIKAN YANGINLARDA KÜL OLDU
Son olarak Naime Sultan Yalısı yandı. Daha önce aynı kıyıda yanyana sıralanmış diğer yalıların akibeti de aynıydı; son 60 yıl içinde çıkan yangınlarda kül oldular. Çoğu 19. yüzyılın ortalarında yapılmış olan ve Esma, Hatice, Fehime, Hatice (V. Mahmud'un kızı), Zekiye ve Naime Sultanlara ait 6 yalıdan geriye sadece biri kaldı. Yandaki fotoğraf 19. yüzyıl sonunda çekilmiş. Tüm yalılar sapasağlam, Boğaz kıyılarını süslüyor. Bugün ise yerlerinde karayollarının estetiksiz binaları, eğlence yerlerinin derme çatma mekanları ve otoparklar bulunuyor.
ESMA SULTAN
Tahta çıkan ilk kadın olacaktı
Ortaköy'den Kuruçeşme'ye uzanan sahildeki ilk yalıydı. I. Abdülhamit’in kızı Esma Sultan'a aitti. Esma Sultan 25 yaşında dul kaldı. Ondan sonra da hiç evlenmedi. Yaşadığı aşklarla ünlenen, eğlenceye ve şık giyinmeye düşkün Esma Sultan bu yalıda, o dönem İstanbul'unda çıkan isyanları el altından destekledi. Bunun üzerine kardeşi IV. Mustafa, devrin padişahı II. Mahmud tarafından bir gece boğduruldu. Ama ayaklanmalar yatışmadı, yeniçeriler, tahta Esma Sultan'ın çıkmasını talep ettiler. Eğer başarılı olsalardı Esma Sultan, Osmanlı tahtına çıkan ilk kadın olacaktı. II. Mahmud kızkardeşine bir şey yapmadı. 1975'deki yangından sonra sadece beden duvarları kalan Esma Sultan Yalısı’nın bahçesi konser ve davetler için kullanılmaya başlandı. Geçen yıl ise dış silueti aynen korunarak iç mekana tamamiyle camdan duvarlar geçirildi ve kapalı bir alan elde edildi.
V. MURAD’IN KIZI HATİCE SULTAN
Kocasını yatağına almadı, komşu yalıdaki Zekiye sultan'ın kocasıyla aldattı
Ortaköy'deki yangınlardan arta kalan tek yalı Hatice Sultan Yalısı. V. Murad'ın Şayan Kadın'dan olan kızı Hatice Sultan'a aitti. 93 gün padişahlık yaptıktan sonra deliren V. Murad, çok güzel olan bu kızının eğitimine önem verdi, piyano dersleri almasını sağladı. Fakat, tahttan indirildikten sonra ailesiyle birlikte Çırağan Sarayı'na kapatılan V. Murad, devrin padişahı II. Abdülhamid'ten izin çıkmadığı için kızını 31 yaşına kadar evlendiremedi. Sonunda Enderun'da sorgu işleriyle uğraşan, asık suratlı, pala bıyıklı, çirkin bir adam olan Vasıf Bey'le evlendirildi. Padişah, Ortaköy'deki Neşatabat Sahil Sarayları'ndan birini de Sultan'a evlilik hediyesi olarak verdi. Sultanla evlendikten sonra paşa olan Vasıf'ı Hatice Sultan yatağına hiç almadı. Yaptıklarından ötürü padişaha kızgın olan Sultan, bitişik yalıda oturan II. Abdülhamid'in kızı Zekiye Sultan'ın kocası Nurettin Paşa'yı elinden aldı. Haberin duyulması üzerine, Nurettin Paşa Bursa'ya sürüldü, Hatice Sultan ise kocasından boşandı. Ama gönül maceralarına kaldığı yerden devam etti. Cumhuriyet’ten sonra Beyrut'a yerleşen Sultan, sefalet içinde öldü.Bir eğitim kurumuna dönüştürülen yalı, 1972'de Yüzme İhtisas Kulübü'de tahsis edildi. Aslına uygun bir şekilde restore edilen eser, bugüne kadar ayakta kalmayı başardı.
HATİCE SULTAN
Mimarıyla ilişkisi pek yakındı
III. Mustafa'nın kızı olan Hatice Sultan, 1786'da Hotin Muhafızı Seyyid Ahmed Paşa ile evlendi. 1796'da Eyüp'te Defterdar İskelesi'nde bir sahilsarayı olduğu bilinen Hatice Sultan, bir taraftan burayı yenilerken, aynı zamanda 1804'te Ortaköy-Kuruçeşme arasındaki Neşatabat Sarayı'nı da kısmen onardı. Hatice Sultan, sarayın dekorasyonunu mimar-ressam Antoine-Ignace Melling'e yaptırdı. Bu ortak çalışma sırasında Melling ile Hatice Sultan arasındaki yakınlaşma o denli ilerledi ki, ünlü mimar sultanın isteği üzerine kendisi için Sahilsarayı'nın bünyesinde iki katlı bir ahşap konak inşa etti. İçinde leylak, gül ve akasya ağaçlarının oluşturduğu labirent gibi büyük bir bahçesi de bulunan saray, daha sonraki yıllarda ortaya çıkan yangınlardan nasibini aldı.
ZEKİYE SULTAN
Kocasını Hatice Sultan'a kaptırdı
II. Abdülhamid'in kızı Zekiye Sultan'ın en büyük talihsizliği Hatice Sultan'ın komşusu olmasıydı. Kocası Nurettin Paşa'yı Hatice Sultan'a kaptırdıktan sonra, Ortaköy'deki şatafatlı yalısında bir daha mutlu olmadı. 1924'te hanedanın yurtdışına sürülmesi sonrasında Fransa'nın Pau kentinde küçük bir otel odasına yerleşti, 1950'de kaldığı otel odasında öldü. Göz bebeği gibi baktığı yalı ise 1940'ların başında çıkan bir yangınla kül oldu ve Zekiye Sultan'dan geriye sadece hatıralar kaldı.
FEHİME SULTAN
Fahişe kölesinin parasıyla geçindi
V. Murad'ın Meyliserved Kadın'dan 1875'te doğan kızı Fehime Sultan, pek güzel değildi. Padişah II. Hamid tarafından Galip Bey'le evlendirildi. Çocuğu olmadığı için ablası Hatice Sultan gibi kendini alemlere verdiği biliniyor. Subaylıktan ayrılma, evli ve iki çocuk sahibi bir adama gönlünü kaptırarak kocasından ayrıldı. Boşanmaları sonrasında Mahmud Bey'le evlenerek muradına eren sultan, cumhuriyetin ilanına kadar ikinci kocasıyla birlikte bu yalıda yaşadı. Sarayı, İstanbul'un işgal edildiği yıllarda İngilizlerin uğrak yeri olunca dedikodular çıktı. Sürgün sırasında Nice'e gitti. Kocası, İstanbul'da sattıkları mülklerin parasını alarak ortadan kaybolunca Fehime Sultan'ın çileli günleri başladı. Her şeyini kaybeden Fehime Sultan'ı bir tek güzel ve vefalı Habeşi cariyesi terketmedi. Bu Habeşi geceleri sokaklarda fahişelik yaparak ve dilenerek topladığı paralarla sultanı geçindirdi. Sultan, cariyesinin himayesinde Nice'de öldü