Güncelleme Tarihi:
Bessam, Esad’a benziyor ama...
Çekimler için Türkiye’ye geldiniz. Bu, önceden planlanmış bir durum muydu, yoksa savaş nedeniyle son anda mı böyle bir değişikliğe karar verildi?
- Tel Aviv’de daha fazla çekim yapamayacağımıza karar verilince İstanbul’a gelme kararı alındı. Bir gün orada çekim yaparken, ertesi gün kendimizi İstanbul uçağında bulduk. Geldik ve bundan dolayı da çok mutluyuz. Çünkü İstanbul, çekim yapmak için inanılmaz bir mekân. Elde ettiğimiz görüntüler de büyüleyici. Ama dizide İstanbul’u değil, hikâyenin geçtiği Abuddin’i göstermeye devam ediyoruz.
Nerelerde çekim yaptınız?
- Sultanahmet Camii’nde çekimlerimiz oldu. Bu muhteşem bir ayrıcalıktı, çünkü çoğu kişi orada çekim yapamıyor. Ayrıca Boğaz Köprüsü’nün altında bir bot sahnesi çektik. İstanbul’u çok da iyi bilmediğimden, çekim yaptığımız diğer yerler hakkında bir şey söyleyemeyeceğim.
Gelelim dizide canlandırdığınız Bessam Al-Fayeed’e. Doktor olması, Amerika’da kendine yeni bir hayat kurması ve ardından ülkesine dönmesi nedeniyle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a benzetiliyor karakter...
- Evet, Beşar Esad da göz doktoruydu. O Londra’da yaşıyordu, Bessam Los Angeles’tan geliyor. Onun da babası güçlü bir liderdi, Bessam’ın da. Ama benzerlikler burada duruyor. Dizide anlatılanlar, tamamen kurgu.
Peki ya dizinin geçtiği Abuddin ülkesi? Suriye ile arasında çok benzerlik yok mu sizce de?
- Sadece Suriye diyemeyiz. Biraz Suriye, biraz Ürdün, biraz Mısır, biraz Irak. Tüm bu ülkelerin bir kompozisyonu gibi.
SARIŞIN, MAVİ GÖZLÜ ARAPLAR DA VAR
Bu diziye “evet” demenizi sağlayan esas neden neydi?
- Muhteşem bir senaryosu var. Dizinin arkasındaki yapımcılar da çok yetenekli ve deneyimli isimler...
İşin enteresan kısmı, bir Arap’ı canlandırıyor olmanız...
- (Gülüyor) Evet ama rol gereği görünüşümü değiştirmem gerekmedi. Çünkü sarışın ve mavi gözlü birçok Suriyeli, Lübnanlı var. Ayrıca dizide annemin İngiliz olması da bu durumu anlaşılır kılıyor.
Ortadoğu kanayan bir yara
Bu sizin İstanbul’a ilk gelişiniz değil sanırım...
- Bu üçüncü. Diğer ikisinde turisttim. Tarih okuduğum için müzeleri gezmiştim. Bu gelişimde İstanbul’un tarihsel açıdan ne kadar zengin olduğunu bir kez daha gördüm.
Adam Rayner, dizideki Abuddin ülkesinin Ürdün, Suriye, Mısır ve Irak’ın karışımı olduğunu söyledi. Sizce Abuddin hangi ülkeyi referans alıyor?
- Bence de Ortadoğu’daki bütün ülkelerin bir karışımı.
Dizide Abuddin’in hükümdarı ölünce yerine oğlu Jamal geçiyor. Yani yeni diktatör o...
- Jamal için diktatör diyemeyiz. Kullanmamız gereken kelime “Tyrant” (tiran, hükümdar). Benim için Jamal’in hükümdar olup olmadığı ise hâlâ soru işareti...
Jamal, kardeşi Bessam’ın dönüşünden sonra duygusal anlamda bazı olumlu değişimler yaşıyor. Ama sanki aralarında bir düşmanlık var ve onun yanında kalmasını sağlayarak düşmanını kontrol altında tutmak istiyor gibi...
- Güzel bir tespit. Erkek kardeşleri bilirsiniz. Birbirlerinin hem en yakın dostu hem de en büyük düşmanıdırlar. Bunu da en iyi Habil ve Kabil hikâyesinden biliriz. Jamal de kendini güvende hissetmek için kardeşini yanında tutuyor. Ama bir yandan da biliyor ki kardeşinin hayata bakışı ve kontrol anlayışı çok farklı ve bu durum ikisi için de hayatı daha da zorlaştırıyor.
JAMAL, KENDİ SONUNU DÜŞÜNMÜYOR
Jamal Ortadoğu’nun, Bessam ise Batı’nın olaylara bakış açısını sembolize ediyor. Sizce bu durum, bazı izleyicilerinizi gücendirebilir mi?
- Açıkçası bu benim için de aşılması gereken bir durumdu. Çünkü gerçek hayatta çok farklıyız. Ama önemli olan, kendimize iletişim kurabileceğimiz esnek bir alan yaratabilmek. Ondan sonra insanların bizden ne kadar farklı düşündüğünü görebilir ve gerçeğe daha kolay adapte olabiliriz.
Dizi bu konuda birçok yol gösteriyor ama gerçek hayatta görüyoruz ki o yollar pek de işe yaramıyor...
- Biz, liderlik pozisyonunun ne kadar zor bir iş olduğunu gösteriyoruz. Ama en önemlisi, tüm karakterlerin salt politik açıdan eleştirilemeyeceğini de söylüyoruz. Şu an yaşananlar, karmaşık bir geçmişin günümüze getirdikleri...
Bu arada Jamal, sürekli Kaddafi’nin öldürüldüğü videoyu izliyor ve bakışlarından anlaşılıyor ki sonunun öyle olmaması için çabalıyor.
- Bence Jamal kendi sonu hakkında endişelenmiyor, çünkü liderler bilir ki işin sonunda ölüm olabilir. Jamal için tek gerçek, ailesini kaybetmemek ve mevcut durumu korumak. Bazen durumları stabilize etmek için katı davranmak gerekebilir. Tabii ben bunun doğru olduğunu söylemiyorum ama Ortadoğu’da ortalığı sakinleştirmek için sert olmak gerekir. Ne yazık ki tarihte de bu böyle...
İşte siz de bu nedenle çekimlerinizi Türkiye’ye aldınız...
- Ortadoğu kanayan bir yara...
SAVAŞIN SONUNDA NE KAZANACAĞIZ BİLMİYORUM
Siz Tel Aviv’de yaşıyorsunuz ve Ortadoğu’yu iyi biliyorsunuz...
- Ben İsrail Arap’ıyım. Yani tarihim biraz karışık. (Gülüyor)
Bir İsrailli olarak, bölgedeki son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Herkes gibi ben de mutsuzum. Bu kadar insanın öldürülüyor olması çok acı. Bu durumun sonucunda ne kazanacağız, onu da bilmiyorum. Umarım en yakın zamanda barış sağlanır ve insanlar kurtulur.