Güncelleme Tarihi:
Geçmiş olsun... Önce Nice terörüne şahit oldunuz. Oradan kaçıp İstanbul’a varabildiğiniz gece darbe girişimiyle karşılaştınız...
- Başıma gelenler sadece bu iki olay da değil. ‘Kiralık Aşk’ setinde aralıksız o kadar uzun süre çalıştık ki hepimiz tatil özlemi içindeydik. Setin son günü, çekim bitti, Çeşme’ye gittim. Tam dönecekken Atatürk Havalimanı patlaması oldu. Çeşme’de kaldım. Biletimi bir gün sonrasına değiştirdim. Zamanında ‘Lise Defteri’nde oynarken HSBC patlamasından kıl payı kurtuldum. Cihangir’de oturuyorum. Taksim’deki canlı bomba eyleminden kısa süre önce evden çıkıp sete gittim. Ondan da son anda kurtuldum.
Anlattıklarınızdan sonra yanınızda otururken bile korkuyorum... Arkadaşlarınız sizden tedirgin olmuyor mu?
- Yaşananlar tesadüf... Ama yine de arkadaşlarım, “Nereye gideceksen önceden söyle oraya gitmeyelim“ diye dalga geçiyor. ‘Kiralık Aşk’ fanlarından da sürekli esprili mesajlar alıyorum. Biri dün, “Onur abi nereye lütfen önce söyle” yazmış.
Dizide 52 bölüm boyunca dillere dolanan lafınız, “Bombelere gel” oldu...
- Herhalde söyleyip söyleyip olayları kendime çektim. Sonunda da bombelere geldim!
Korkuyor musunuz?
- Sadece gülüyorum. Allah’ın hakkı üçtür derler. Son dönemde üç olayı da atlattım. Şimdi biraz uzaklaşmak için bu röportaj sonrası Çeşme’ye gidiyorum.
Şimdi Çeşme düşünsün o zaman...
- Çeşmedekiler korksun benden (Gülüyor). Yok artık beni bu kadar korkunç biri yapma!
İNSAN KENDİ CANININ DERDİNE DÜŞÜYOR, SADECE KOŞUYOR
Nice hikâyesine dönersek...
- 10 günlük tatil için gittik. Seyahate çıktığım kız arkadaşım Ebru uzun süre Fransa’da yaşamıştı. Temmuz’un 14’ünde bayram kutlamaları yapıldığını ve çok eğlenceli olduğunu söyledi. Biz de dönüş biletlerimizi ayın 15’ine aldık. Olayın yaşandığı gece önce yemek yedik sonra havai fişek gösterilerini izlemek için sahile gittim yani kamyonun insanları ezdiği noktaya...
Sonra?
- Kutlamaları izleyip biraz gezdik. Ardından dinlenmek için caddeye yakın, ara sokaktaki bir kafeye oturduk. Her yer çok kalabalıktı. Tam siparişlerimizi vereceğimiz sırada silah sesleri geldi. Havai fişekler de atıldığı için tam olarak sesi ayırt edemedik. Ardından çığlık sesleri... Rüzgâr uğultularıyla sesler daha da güçlendi. Birden yaşlısı, genci yüzlerce insan koşmaya başladı. Biz de aynı anda panikle koştuk. Yerlere düşenler, ezilenler... Dönüp bakamıyorduk bile! İnsan kendi canının derdine düşüyor, sadece koşuyor. Ara sokaklardan eve doğru koşmaya devam ettik. O sırada kamyonla aramızda 25 metre varmış. Daha 10 dakika geçmemişti ki yolda ellerinde bavullarla, evlerinden toplamış koşarak çıkan insanlar gördük. Gerçekten terör aklıma hiç gelmedi.
Yaşadıklarınızdan sonra neleri sorguladınız?
- Hayatım boyunca soğukkanlı olamadım. Uzun yıllar panik atak tedavisi gördüm. O sırada da gerçekten insan bir şey düşünüp sorgulayamıyor. Ama eve girince ellerin titriyor. Tek düşündüğün “Hayattayım, ölmedim” oluyor.
Olayın ertesi günü Türkiye’ye döndünüz... Bu sefer de sizi darbe girişimi bekliyordu...
- Evet. Terörden kurtulduğumu, güzel ülkeme döneceğimi düşünerek mutlu bir yolculuk yaptım. Nice’te yaşadıklarımla ilgili bir haber kanalı benimle canlı yayın röportajı yapmak için havaalanında bekliyordu. Bavullarımı beklerken muhabirden telefon aldım. “Röportaj yapamayacağız, Boğaz Köprüsü’nde olağanüstü durum var” dedi ve kapattı. Ama o kadar alışmışız ki... Ben ya biri intihar ediyor ya da bir paket falan vardır diye düşündüm.
Darbe girişimi olduğunu duyduğunuzda ne hissettiniz?
- Tam terminalden çıktık, menajerim tankların girişi kapattığını söyledi. Arabaya binmek için havaalanının dışına kadar yürüdük. Meğer inişine izin verilen son uçak bizimkiymiş. Yollar kapanmış, caddelerde tanklar vardı. Cihangir’e ulaşmamız saatler sürdü. Sahil yolunda araçla giderken birisi kontağı ve farı kapatmamızı bağırarak söyledi. O an arabanın arkasında, ellerimi kafama koyarak kendimi yere attım. 34 yaşımdayım ama 11 yaşıma geri döndüm.
CANLANDIRDIĞIM KARAKTER BENCE ASEKSÜEL
Türkiye’de erkek oyuncular aktörlüğünü kanıtlamak için “Gerekirse eşcinsel rolü de oynarım” der, kadınlar “Gerekirse soyunurum” klişesini kullanır. Gerçekten büyük bir mesele mi eşcinseli oynamak?
- Hayır. Zaten Koriş karakteri için tam anlamıyla gay demem doğru olmaz. Ama böyle bir rolü oynamak için eşcinsel olmaya gerek yok. Ben enerjime ve yeteneğime güvendim.
İzleyicinin bir sezondur gay olarak düşündüğü Koriş aslında heteroseksüel mi yoksa Türkiye’deki birçok gay gibi kimliğini mi saklıyor?
- Koray bence aseksüel. Cinsiyetsiz bir karakter. Erkeğe de kadına da aynı mesafede duruyor.
Peki siz gay karakteri canlandırır mıydınız?
- Evet. Çünkü ben oyuncuyum. Kendi oyunculuğuna, yeteneğine güvenmeyen oynayamaz.
Rolünüzden dolayı sizin de gay olduğunuzu düşünenler var...
- Sosyal medyada bu sıkça konuşuluyor. Hayır değilim. Ha eğer gay olsaydım da söyler miydim? Bilemiyorum.
Bu coğrafyada eşcinsel yaftası alacak karakteri canlandırırken tereddüt ettiniz mi?
- Hayır. Her yaştan herkes Koray’ı sevdi. Gelip fotoğraf çektirenler var. Ayrıca Koray karakterinin yaptığı gibi “Beni aşağılasana” diyenler de oluyor. “Bana çirkin ağızlı der misin”, “Benim bacaklarım çarpık, hadi bana hakaret et” diyorlar.
Diğer projelerdeki eşcinsel karakterler size yol gösterdi mi?
- Koriş, hayatı farklı algılayıp yaşayan bir renk. Duygu geçişlerini yakaladım. Aniden 10 yaşındaki çocuğun zekâsına geçiyor, birden kendini star zannediyor. Bana tek gereken yüksek bir enerjiydi ve onu vermeye çalışıyorum.
Kadınlar Koray gibi adamları daha mı çok seviyor?
- Evet. Her kadın hayatında Koray gibi bir kanka istiyor. Kadınlar günün belli bir zaman diliminde başroldeki Ömer İplikçi (Barış Arduç) gibi bir karakterle olmak ister. Ama kalan zamanını Koray’la geçirmeyi tercih eder.