Güncelleme Tarihi:
Her yıl yeni eğitim öğretim yılı başında okula yeni başlayan minik öğrencilerin annelerinden ayrılmak istemediği, okula giderken ağladığı, ilk günler zorlandığı haberleri gündeme geliyor. Üstelik bu durum dönem ortalarında bile görülebiliyor. Okula alışma dönemi geçtikten sonra hâlâ okula gitmek istemeyen, öfke nöbetleri geçiren ve yoğun kaygı duyan çocukların ‘ev hasreti’ çekebileceği belirtiliyor. Sadece ilkokulda değil, zaman zaman üniversite döneminde bile görülebilen bu problemin üstesinden gelmek için ABD’nin lider eğitim platformlarından Edudemic’te aile ve öğretmenlere yönelik önemli öneriler yer alıyor.
Ev hasreti nedir?
Birçok çocuk okulda ev hasreti sorunuyla karşı karşıya. Bu durum çocuklarda stres ve tedirginlik yaratabiliyor. Ev hasreti bir ‘ev’ algısı ve onunla bağlantılı fikirler etrafında şekilleniyor. Bazı çocuklar ailelerinden uzaklaştığında gerçekten yoğun bir üzüntü duyabiliyor. Bu da çoğu zaman bulantı gibi fiziksel etkilerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Ev hasreti çoğunlukla, çocuk değişimle ilgili bir problem yaşadığında kendini gösteriyor. Özellikle çocuğun ailesinden ayrı kalma deneyimi yoksa bu sorunla karşı karşıya kalma ihtimali artıyor. Zaman zaman aileler de bu değişim dönemlerinde kendi tedirginliklerini çocuklara ses tonları ya da davranışları ile yansıtarak, ev hasretinin ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Bazen sadece bir gece bile ailesinden ayrı kalan çocuklarda da gözlemlenebiliyor. Sadece çocuklar değil, zaman zaman ergenler de lise ya da üniversiteye başlarken bu problemle karşı karşıya kalabiliyor.
Nasıl anlaşılır?
Öğretmenlerin, öğrencilere ihtiyacı olan desteği verebilmesi için ev hasretinin bazı ortak belirtilerini yakalamaları gerekiyor. Amerikan Çocuk ve Ergen Psikiyatri Akademisi (The American Academy of Child and Adolescent Psychiatry) yayınladığı bir dokümanda ev hasretinin kendisini fiziksel yollarla gösterdiğini belirtiyor. Bulantı, baş, karın ve boğaz ağrısı çocuklarda en sık görülen belirtiler arasında. Ayrıca öfke nöbeti, korku gibi davranışsal sinyaller de bu sağlık problemlerine eşlik edebiliyor. Çocuklarda gece kâbusları ve daha önce bilinmeyen karanlıktan veya hayali yaratıklardan korkma gibi belirtiler de ortaya çıkabiliyor.
Öğretmen ve veliler ne yapmalı?
Bir öğrenci ağladığında, sürekli hasta olduğunda, soğuk davrandığında öğretmen ve okuldaki psikolojik danışmanların harekete geçmesi ve öğrenciye yardım etmesi çok önemli. Ayrıca öğretmenlerin ev hasretinin belirtilerini yakaladığında ortak bir çözüm geliştirmek için ailelere haber vermesi gerekiyor. Öğretmenler kendi başlarına da ilk adımı atabilir. Öğrencinin dikkatini çekmek için çeşitli aktivite, ders ve oyunları kullanabilir, rahatlaması için çok sevdiği bir oyuncak ayısını okula getirmesine izin verilebilir. Ancak en iyi çözüm aile ve öğretmenin bu problemin üstesinden gelmek için birlikte çalışmasıyla bulunabilir. Ailelerin çocuklarıyla okulun ne olduğu ve onları nelerin beklediği konusunda konuşması rahatlama için oldukça önemli bir adım. Bu tip diyaloglar çocuklarının okula daha sıcak bakmasını sağlayabilir. Aileler ayrıca zaman zaman okula gelebilir, hatta okulda görev bile alabilir. Ergenlerde ise ailelerin yapacağı yapıcı bir konuşma potansiyel kaygının önüne geçilmesine zemin hazırlayabilir. Ergenlerle kurulacak sınırlı ve uygun diyaloglar ev hasretinin önüne geçilmesine en sağlıklı çözüm yollarından biri.