Güncelleme Tarihi:
CANNES'DA ÜÇ MAYMUN'A BÜYÜK İLGİ
61. Cannes Film Festivali'nde Altın Plamiye için yarışan "Üç Maymun"un başrol oyuncusu Yavuz Bingöl, "Eğer ödül alırsam 'My Way (Benim Yolum) adlı şarkıyı söylemeyi düşünüyorum. Bana bu yolu açan içimdeki o küçük çocuğa
teşekkür edeceğim. Sonra da Nuri Bilge'ye... Bu kadar zor ve keyifli çalıştığım bir başka film daha olmamıştı" diyor.
Karlı yollardan sonra kırmızı halıda yürüyor
61. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan "Üç Maymun"un başrol oyuncusu Yavuz Bingöl’ü Cannes’da çapraz sorguya aldık. Daha 7 yaşındayken ünlü bir sinema yıldızı olmayı hayal eden Bingöl, nihayet bu hayalinin gerçekleştiğini söyledi ve bu zorlu yolculukta yaşadıklarını anlattı.
Ömür Gedik: Bir Nuri Bilge Ceylan filmiyle Cannes’dasın. Gala, kırmızı halı, uluslararası basının ilgisi... Neler hissediyorsun?
- Aslında ben önce hayalimi gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. 7 yaşından beri kırmızı halı ve ödül töreninin hayalini kurarak büyümüştüm. 37 yıl sonra gerçekleşiyor bu hayalim. Çok mutluyum. Ankara’da karlı bir kış günü parası olmadığı için eve yürüyerek giden adam, bugün Cannes’da kırmızı halıda yürüyor.
n Ö.G.: 7 yaşında bunun hayallerini mi kuruyordun gerçekten?
- Olumlu düşünce yayma olayı "Secret"la popüler oldu ya. Ben kendimi bildim bileli sanatın içinde olup insanlar tarafından takdir edilmeyi düşlemiştim. Müzisyenliğim bunun bir uzantısı. Müzikte gerçekleşti düşlerim, şimdi de sinemada gerçekleşiyor.
n Muammer Elveren: Türkiye’nin en tanınmış müzisyenleri arasına girdikten sonra televizyon ve sinema geldi. Cannes’a kadar gelen yolda neler yaşadın?
- Babam öğretmen olduğu için, akranlarım tatile giderken o beni hayatı öğrenmem için çalıştırırdı. Hayatımı iş yaparak geçirdim. Konservatuvara girdikten sonra anne-baba da ayrılınca iş başa düştü, okulu bırakıp çalışmaya başladım.
n M.E.: Ne gibi işlerde çalıştın?
- En son Devlet Su İşleri’nde köy kuyularının tamirini yapıyordum. Bir gün vinç koptu, elimi son saniyede çektim. Bağlama çalamamaktan korktum ve eldivenleri çıkarıp işi bıraktım. O dönem müziğe döndüm, ama ne dönüş! Annem sabah işe giderken beni bağlama çalarken bırakırdı, akşam döndüğünde ben hálá bağlama çalıyor olurdum. Çok çalışarak müzikte yol kat ettim. Şans da var ama benim başarımın sırrı yüzde 80 çalışmadır. O yüzden ilk albümüm "Sen Türküleri Söyle"de Yavuz Bingöl oldum.
n Ö.G.: Küçükken sinema mı müzik hayalleri mi ağır basıyordu?
- Sinema. Biz kardeşimle tiyatro yapardık. Cannes’da kırmızı halıda yürümek çocukluğumun hayaliydi. Ödül çok önemli değil, burada olmak beni mutlu ediyor.
n M.E.: Buraya gelmek bile büyük bir ödül aslında. Ben televizyonun nasıl başladığını sormak istiyorum.
- Popüler olduğum dönemde müzisyen arkadaşlarımızın kasetleri patlardı, onun üzerine dizi çekerlerdi. Bana da bu tip çok teklif geldi. 6 yıl dizi çekmemeye direndim. Sonra "Bayanlar Baylar" adlı komediye ikna oldum. Ama ondan önce Ziya Öztan’ın "Cumhuriyet" filminde Atatürk’ün yaverini oynadım.
n M.E.: Ve diziler...
- Evet, sonrasında diziler başladı. Buradaki başarıyı ise Nuri Bilge Ceylan’a borçluyum.
n Ö.G.: Üç Maymun öncesinde Nuri Bilge Ceylan’ı takip eder miydin?
- Nuri Bilge, Yılmaz Güney tarzı filmler yaptığı için önceden ilgimi çekmişti. Onun filminde oynamak büyük ayrıcalık tabii.
SİNEMADA MÜZİĞİN ETKİSİNE İNANMIYORUM
- Ö.G.: Senaryoyu ilk okuduğunda en çok nerede heyecanlandın?
- Ben koyu bir Yılmaz Güney hayranıyım. Onun "Baba" filmini hatırlatmıştı bana. O heyecanla okudum. Oyuncunun fikirlerine önem veren bir yönetmen. Bütün düşüncelerimizi dinledi. Çekilirken bile bizi rahat bıraktı, doğaçlama yapmamıza izin verdi. Doğru bildiklerimin altını doldurdum, yanlış bildiklerimi düzelttim Nuri Bilge sayesinde.
n Ö.G.: Neleri yanlış biliyormuşsun?
- Artık sinemada müziğin etkisine inanmıyorum. "Baba" gibi filmleri bunun dışında bırakıyorum. Ama günümüzde her filmde gerekli gereksiz senfoniler çalıyor. Kamera hareketleri artık arabesk geliyor bana. Sinemanın göz enerjisi, bakmak olduğunu Nuri Bilge’nin filmindeki sessizlikte öğrendim.
TECAVÜZ SAHNESİNDE ZORLANDIM
n Ö.G.: Filmdeki tecavüz sahnesinden bahseder misin biraz. Zorlandın mı?
- Ben şiddetten hoşlanan biri değilim. O sahnenin çekileceği güne kadar kaygılıydım. Yapamam diyordum. Ama Nuri Bilge beni sahneye çok iyi hazırladı. Bendeki çekingenliği o da hissetti belki. O sahneyi en az 10 tekrar çekmişizdir.
n Ö.G.: Karakterine ne kadar girebildin? Eşin seni aldatıyor. Nasıl yaklaştın rolüne?
- Suçlu aramak gerekirse kimse masum değil. Bence asıl suçlu aldatılan koca. Zamanında karısıyla, çocuğuyla ilgilenmemiş. Belki de hak ediyor olanları. Gözüyle görmediği için de inanmak istediğine inanıyor. Eşini de seviyor aslında. n Ö.G.: Ödül alırsan neler söyleyeceksin sahnede?
- My Way (Benim Yolum) adlı şarkıyı söylemeyi düşünüyorum. Bana bu yolu açan içimdeki o küçük çocuğa teşekkür edeceğim. Sonra da Nuri Bilge’ye...
KENDİ HAYATIMIN YÖNETMENİ BENİM
n Ö.G.: Mahsun Kırmızıgül, Özcan Deniz ve sen. Müzisyenler sinemada da varlıklarını gösteriyorlar. Bu konuda yorumun var mı?
- Yetenek galiba. Özcan’ın, Mahsun’un oyunculuğunu severim. Mahsun’un kamera arkasında da yetenekli.n Ö.G.: Kamera arkasına geçmeyi düşünür müsün?
- Kendi hikayemi çekebilirim. Ve kendi yazdığım hikayeyi yine kendim çekmek isterim.
n Ö.G.: Kendi hayat hikayeni mi yazıyorsun?
- Evet. Yardım alarak bunu ben çekmek istiyorum. Kendi hayatımın yönetmeni benim.
BURCU ARAYIP TEBRİK ETTİ
- Ö.G.: Muammer abi söyledi, yıllar önce Fransa’da kalmışsın. Yıllar sonra böyle bir nedenle geri gelmek nasıldı?
Olabildiğince rahat ediyorsun. Sevgilin varsa omuzuna al, gez, durakta öpüş. Yurtdışında bireysel özgürlüğümü daha rahat yaşıyorum.
- Ö.G.: Türkiye’de tatsız haberlerle gündemdeyken burada önemli bir film festivalinde filmin için röportajlar veriyorsun. Nasıl hissediyorsun kendini?
Hayat böyle bir şey. Kötü şeyler yaşarken iyi düşünmesini sağlayacak başka bir olay gerçekleşiyor. - Ö.G.: Burada olmak iyi geldi mi? Tebrik telefonları aldın mı?
Tabii ki. Burcu da (Kara) çok sevindi. Arayıp tebrik etti. - Ö.G.: Aranız nasıl bu aralar?
Aralarda görüşüyoruz.