ADINI değiştiriyor 12 Eylül sırasında. Ermeni, üstelik sol eğilimli. Türkiye’de azınlık olmak, solcu olmak tehlikeli.
Kimin başına, ne geleceğinin belli olmadığı o netameli günlerde, 12 Eylül döneminde, kendisine ve çevresine zarar gelmesin diye, Hrant adını, Fırat olarak değiştiriyor. Nüfus cüzdanında ve mahkeme kararlarında adı Fırat Dink olarak yazılı.
O yine de, yurttaş Fırat Dink değil, Ermeni Hrant Dink.
İsmini değiştiriyor, ama hedef olmaktan kurtulamıyor. Milliyetçiliğin azgınlaştığı bir dönemde, Türkiye’deki azınlık düşmanlığı en akıl almayacak kaleleri zaptediyor.
İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ
Bilgi Üniversitesi’nde bir kaç ay önce Ermeni Konferansı düzenleniyor.
İnönü Üniversitesi Senatosu bu konferansa karşı çıkıyor. Koca senato, bilim yuvası! Koca koca profesörlerden oluşan bir üniversite senatosunun, daha bir tartışmayı bile içine sindiremediği bir ülkede, azınlık düşmanlığının tırmanması çok normal. Bu ülkede bilim yapılacak öyle mi?
Ya da, Hrant Dink’in 301’den yargılandığı mahkeme salonu. Duruşma sırasında, ona ve savunma avukatlarına bozuk paralar atılıyor, küfürler yağıyor, mah-ke-me salonunda. Yargıç, yapmayın, diye bağırıyor. Burası mahkeme salonu, adalet için sığındığımız yer.
O yine de, yurttaş Fırat Dink değil, Ermeni Hrant Dink.
Üniversitelerinden mahkeme salonlarına kadar buram buram tüten azgın milliyetçi dalganın, belli örgütlere bayrak, sokak serserilerine ideal olarak yansıması çok normal.
HER 9 KİŞİDEN BİRİ
İdeallere ulaşmak, azınlık kültürünü ezmek ya da başka amaçlar için silahlanmak.
Türkiye şiddet toplumu. Şiddet tam silahlı. Türkiye’de bugün, resmi verilere göre, ruhsatlı ve ruhsatsız tam sekiz milyon 107 bin 113 silah var. Tüfek, tabanca, vs., her dokuz kişiden biri silahlı. Hálá, ruhsatlı silah almak izni genişletiliyor.
ONLAR HEP YALNIZ
Şimdi herkes, hepimiz Ermeni’yiz, diye haykırıyor.
Ne var ki, o kardeşlik kültürü sadece rakı sofralarında, türkülerde ve acılı günlerde. Hayatın içinde, onlar hep yalnız. Ve eğer devletle uyumlu, devlete göre asimile olmuşlarsa, onlar yine de o yalnızlıklarıyla başbaşa, ama tehlikelerden uzak değil.
Ne zaman ki, fikirlerini söylüyorlar, hemen hedef haline geliyorlar. Sırf, Ermeni olduğu için, Hrant Dink askerde bile er çıkartılıyor. Azınlık kültürü ezme, sindirme kültürüne dönüşüyor.
İran’da bile, İsrail’le kanlı bıçaklı olan İran Parlamentosu’nda bile Yahudi milletvekilleri var. Hani, bizim kardeşliğimiz ve birlikte yaşamak isteğimiz? Çünkü, devletin azınlık politikası hoşgörüden uzak.
O yine de, yurtaş Fırat Dink değil, Ermeni Hrant Dink.
İNANMIYORUM
Resmi açıklamaya göre, katil zanlısının arkasında örgüt yok.
Türkiye’nin içerde ve dışarda başını yıllarca ağrıtacak, tarihe geçecek bir cinayeti, hayalci bir arkadaş grubu tezgahlıyor öyle mi?
Bu arkadaş grubu öyle bir isim buluyor ki, Türkiye içerde ve dışarda yıllarca allak bullak.
Bu milliyetçi arkadaş grubu, cinayetin nereye varacağınıhesap edemeyecek kadar zavallı, öyle mi? Sırf kişisel kinle öyle mi?
Kaldı ki, o hayalciler aylardır atış talimi yapıyor. Yapanların başı da, bir sabıkalı. Atış talimleri yapılıyor, hiç kimse de, çıkıp, "siz ne yapıyorsunuz" demiyor!
Böylesine silahlı bir şiddet toplumunda yarın, kimin başına, ne geleceği belli değil.