Güncelleme Tarihi:
Pretoria kentinde 16 gün önce hastaneye kaldırılan Mandela’nın durumu ağırlaşınca dün gece Devlet Başkanı Jacob Zuma, Başkan Yardımcısı Cyril Ramaphosa ile Mandela’nın eşi Graça Machel hastanede buluşarak son durumu değerlendirdi.
Görüşmeden sonra gece yarısına doğru Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, doktorların Mandela'yı sağlığına kavuşturmak için ellerinden geleni yaptıkları, tüm imkanları eksiksiz olarak seferber ettikleri belirtildi. Bir hafta süren sessizlikten sonra yapılan bu resmi açıklamayı yorumlayanlar 18 Temmuz’da 95 yaşına basacak olan Mandela’nın vefat ettiği açıklamasının an meselesi olduğunu ileri sürdü.
Güney Afrika’da ‘Ulusun Babası’ olarak kabul edilen ve geçtiğimiz Aralık ayından bu yana acil olarak dört kez hastaneye kaldırılan Mandela’nın iki gündür gözlerini hiç açmadığı ve hastaneye getirildiğinde ciğer ve böbrek fonksiyonlarının yüzde 50 çalışmadığı belirtildi. Sık sık akciğer sorunu yaşamasının nedeni olarak da hükümeti düşürmek üzere yaptığı eylemler nedeniyle aldığı 27 yıllık hapis cezasının 18 yılını geçirdiği Robben Adası’nda yakalandığı tüberküloz hastalığının bıraktığı iz gösterildi.
Uzun yıllar beyaz ırkın yönetiminde olan Güney Afrika Cumhuriyeti'nde 1948-1994 yıllarında, Ulusal Parti hükümeti tarafından siyahilere uygulanan ayrımcılık, 1948 yılı genel seçimlerinden sonra resmileşerek sürdü. 1958 yılından itibaren yasalarla da desteklenen Apartheid (ayrılık) sistemi, insanların derilerinin renklerine göre sınıflandırılmaları sonucu, beyaz azınlık dışında kalanların vatandaşlık hizmetleri ile devletin sağladığı sağlık ve eğitim gibi birçok hizmetten daha az yararlanmaları gibi ırkçı bir zemin oluşturdu.
Hürriyet Dünyası'ndan Muammer Elveren, 1992 yılında Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda Mandela ile birlikte |
1990'DA ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞTU
Apartheid'ın dağılması, ırkçılığın engellenmesi gibi çabalarının yanı sıra fakirlik ve eşitsizlikle de mücadele eden sosyalist demokrat Mandela 1962'de tutuklandı ve hükumeti düşürmek için komplo kurmak ve sabotaj hareketlerine destek vermekten ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Mandela cezasını önce Robben Adası'nda daha sonra Pollsmoor Hapishanesi’nde çekti. 27 yıl sonra 1990’da uluslararası bir kampanya düzenlenerek hapishaneden çıkarıldı. Daha sonra Afrika Ulusal Konseyi Partisi Başkanı olarak ilk defa tüm halkın katıldığı seçimlerde 1994'ten 1999'a kadar Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ilk devlet başkanı seçildi. Mandela iktidarıyla birlikte ırkçı-ayrımcı uygulamalar, Apartheid'a karşı Anti-Apartheid Hareketi ile ortadan kaldırıldı.
1992 yılında Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’ne layık görülen Mandela, ödülü kabul etmedi. Mandela'ya 1962'de Lenin Barış Ödülü, 1979'da Nehru Ödülü, 1981'de Bruno Kreisky İnsan Hakları Ödülü,1983 'te UNESCO'nun Simon Bolivar Ödülü verildi. 1993'te Nobel Barış Ödülü'nü, Eylül 1989 Eylül-Mayıs 1994 arası Apartheid’ın son döneminde Güney Afrika Cumhuriyeti devlet başkanlığı yapan De Klerk ile birlikte aldı.