Bu "kanserojen" bolluğunda sağlığımızı nasıl koruyacağız diye düşünüyorsanız haklısınız!
Uzmanlara bakılırsa çevremiz kanserojen kaynıyor! Tırnak cilaları, saç boyaları, güzellik kremleri, kızartma yağları, unlu bazı yiyecekler, su, balık, hatta sebze ve meyvelerin bazıları kanserojen maddelerle dolu! Kısacası bir bilgi karmaşasının tam ortasındayız. Yazılıp çizilenleri dikkate alacak olursak yemek, içmekten, hatta soluk alıp vermekten korkacağız. Yani tam bir "Ört ki ölem" durumu (!) söz konusu. Bu konuya yediden dönmemizin nedeni okurlarımızdan gelen bir soru. Soru şu: "Stres kanser yapar mı?" Evet yapar! Nedenini yazıyı okuyup bitirince siz de anlayacaksınız.
Endişe, korku ve stres kadar sevimsiz, sağlıksız can sıkıcı bir durum yoktur. Daha az hasta olmak istiyorsanız bu üç tuzaktan uzak durun. Endişe, korku ve özellikle stres kanser bile yapabiliyor. Kanserin en etkili ilacı ise huzur. Huzur kanseri önlüyor, kanser huzurdan korkuyor.
Kanser, kanser yapabilen maddeler korkusu son zamanlarda çok abartıldı. Bu korku öyle bir noktaya geldi ki, kanserojen yiyecek ve içeceklerle ya da maddelerle temas etme endişesinin kendisi, yani "kanserofobi"nin yarattığı stres ve endişe bizi kanserojenlerden daha çok tehdit eder hale geldi!
KAÇMAYIN, ÇÖZÜM ARAYIN
Hayatımızın süratle doğal yapısını kaybettiği ve çevremizi baş edebileceğimizden daha fazla kanserojen maddenin sardığı doğrudur. Yiyip içtiklerimizde, kullandığımız eşyalarda, soluduğuz hava ve içtiğimiz sularda kanserojenlerin sayısı artmıştır. Bununla birlikte domatesi hormonlu, eti antibiyotikli, tavuğu kimyasallı, zeytini-peyniri katkı maddeli yiyoruz diye terk edemeyiz. Beyaz ekmekte benzoilperoksit, bisküvide akrilamid var diye bu yiyeceklerden vazgeçersek işimiz gerçekten zor olacak.
STRES, MEME VE PROSTAT KANSERİ YAPIYOR
Eğer kanser korkusunu bir kanserfobi haline dönüştürürsek, bir stres kaynağı haline getirirsek işimizin çok fazla güçleşeceğinden kuşkunuz olmasın. Stresin, kanser hücrelerini geliştirdiğini, kanser oluşumunu kolaylaştırdığını gösteren birçok bulgu var. Örneğin, yakın zamanda yapılan bir çalışma stres hormonu epinefrinin göğüs ve prostat kanserini tetikleyebildiğini göstermiştir. Yani kanserin stres yaptığı bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Avustralya’da yapılan bir çalışma stresli zamanlarda salgılanan Nöropeptit Y isimli hormonun bağışıklık sistemini bozarak kansere karşı direnci azalttığını göstermiştir. Anlatmak istediğimiz şey, endişe, korku, moral bozukluğu ve stresin en az kimyasal kanserojenler kadar tehlikeli ve zararlı şeyler olduğudur. Eğer kanser korkusu bir endişe ve korku haline getirilirse en az hormonlu domates veya etler kadar-belki de onlardan daha fazla tehlikelidir. Kansere karşı önlem alalım, kanserojen yiyecek ve içeceklerden uzak duralım derken stresi davet edip "stres nedeniyle kanser" olmayalım. Kanserden korunmak için ihtiyacımız olan bilgileri birer stres üreticisi, kaygı ve endişe makinesi haline getirmeyelim.
Omega-3’lerin hangisini alalım
Bazı besin desteklerinde kirlenme tehlikesi var. Özellikle Omega-3 asitlerini içeren besin desteklerinin kirlenme olasılığının yüksek olduğunu gösteren gözlemler var. Omega-3 yağlarının elde edildiği balıklar ve diğer deniz ürünlerinde bulunan civa, BCBs, katminyum ve kurşun gibi bazı toksik maddeler Omega-3 yağlarına da geçebiliyor. Bu nedenle Omega-3 ve balık yağı içeren kapsülleri satın alırken son derece dikkatli olmak gerekiyor. Güvenilir, temiz, kirlenmemiş balık bulmak kadar, Omega-3 kapsülü bulmak da zor gibi görünüyor.
Kaliteli proteinler
1. Anne sütü
2. Yumurta beyazı
3. Balık
4. Süt ürünleri
5. Soya fasulyesi
6. Sığır eti
7. Baklagiller
(*) Dr. W. Willet’den alınmıştır.
FSH: En kesin menopoz testi
Orta yaşlara gelindiğinde, özellikle de adet gecikmeleri başladığında menopoz başlangıcını gösteren en doğru test kanda FSH hormonuna bakılmasıdır. FSH, beyindeki hipofiz bezinden salgılanıp, yumurtalıktan östrojen hormonu çıkmasını uyarır. Eğer östrojen cevabı alınamıyorsa FSH giderek yükselir ve belli bir seviyede menopozu gösterir. Eğer kadın hálá adet görüyor ise 3. günde yapılan FSH yükselmesi doğurganlığın azalmaya başladığını gösterir. Adet görmeyenlerde herhangi bir zamanda yapıldığında FSH yüksek ise menopoz başlamış demektir.
D vitamini kanserden koruyor
D vitamini sadece kemikleriniz ve dişleriniz için değil, sağlıklı kalabilmeniz için de mutlaka kazanılması ve üretilmesi gereken bir vitamindir. Modern beslenme tarzı yeteri kadar D vitamini almamızı engelliyor. Çoğumuz D vitamini fakiriyiz. Bu nedenle ya günde 15-20 dakika güneşte kalmamız ya da D vitaminiyle güçlendirilmiş destekler kullanmamız şart! D vitamini ciddi bir DNA tamircisi gibi çalışıyor. Özellikle tamir edici, düzenleyici genlerin fonksiyonlarını güçlendirdiği için kanserden korumada önemli görevler üstleniyor. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için de D vitaminine ihtiyacımız var.
Kanser ve genetik ilişkisi
Kanserde genetik eğilim, her organ ve kanser tipi için farklılık gösteriyor. Bazı kanserlerde çok önemli olan genetik miras, bazılarında hiçbir önem taşımıyor. Özellikle meme, kalınbağırsak, prostat kanserlerinde genetik eğilim önemli kabul ediliyor. Ayrıca yumurtalık ve rahim kanserinde de genetik risk söz konusu olabiliyor. Daha az oranda olmak üzere akciğer ve tiroid kanserinde de böyle bir olasılık var.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
Uzun zamandır diyet yapıyorum ve yavaş yavaş motivasyonumun azaldığını hissediyorum. Mevsimsel olabilir mi? Verdiğim kiloları almaktan korkuyorum.
En büyük beş diyet hatası
Diyete başladığınız zamanki motivasyonunuzu hatırlayın. Motivasyonunuzu sağlayan tek kaynak kilo vermek miydi? Öyle ise şimdi takılma kiloları başladı ve motivasyonunuz azalmaya başladı. Peki diyet uygularken zamanla ufak hatalar yapmaya başladınız mı? Takılma kilolarının nedeni bu hatalar olmasın!
1. Kahvaltıyı atlamak
İşe gene geç mi kaldınız? Kapıdan çıkmadan önce hiçbir şey yememek fakat bir bardak kahve içmek kilo kaybetmeniz için kötü bir yoldur.
Hemen düzeltelim: Elinize koşarken yiyebileceğiniz bir besin alın. (Meyve, yoğurt veya yağsız tahıl barları gibi...)
2. Aile ziyafetlerinde bol bol yiyip içmek
Diyet yaparken sürekli ertelediğiniz aile yemeklerine katılmaya başladınız, lezzetli yiyecekleri tüketmemeniz oldukça zor gelmeye başladı. Kendinize ödül vermenin vakti geldi diye düşünüyor olabilirisiniz.
Hemen düzeltelim: Kendinize ana menüden küçük bir porsiyon (pizza, kıymalı makarna, mantı, börek gibi), sebzelerden veya salatalardan çok büyük porsiyon hazırlayın. Öğünde yoğurt tüketmeyi unutmayın. (Devam edecek...)
Kaçamaksız diyet olmaz
Eğer kilo verme programına yeni başladıysanız ilk 2 ay içinde çok fazla kaçamak yapmanızı önermem. Programa başlayalı 2 ayı geçtiyse, arada diyetinize küçük değişiklikler ekleyerek devam edebilirisiniz. Eğer hastalığa bağlı yasaklar içeren bir beslenme programınız var ise o zaman bu kaçamakların miktarının yanı sıra cinsi de önem kazanıyor. Sağlık probleminiz yok ise, kendinize küçük kaçamaklar hazırlayabilirisiniz. Ya da sağlıklı hazırlanmış bu kaçamaklara diyetisyeninizden destek alarak ödül adını da verebilirisiniz. Bu ödüller veya tadında kaçamaklar diyete bağlı kalmanızı sağlar, motivasyonunuzu artırır, sıkılmanızı engeller. Hafta sonu kendinize biraz izin verebilirsiniz.