City’s açıldığından beri en çok konuşulan alışveriş merkezlerinden biri.
Otoparkının pahalı oluşundan tutun da, mağazalarının değil mekanlarının daha çok iş yapmasına kadar her şeyi konuşuldu.
Hatta bir ara içki ruhsatı krizi bile yaşadı City’s. Yani üç aydır açık olmasına rağmen başına gelmeyen kalmadı diyebiliriz.
Bu yüzden City’s Genel Müdürü Kazım Çizmeci’yle merkezin en tepesindeki Bar Code’da buluşmuşken merak ettiğim/edilen birçok soruyu sormadan olmazdı.
Çizmeci eleştiriye açık olduklarını, bu nedenle City’s’in sürekli değişim geçireceğini söylüyor. Otopark fiyatlarının eleştirilmesinin ardından yapılan tarife değişikliğini örnek veriyor.
Ama şunu da açıkça belirtiyor: "Amacımız Nişantaşı’nın otoparkı olmak değil. Sadece buraya alışverişe/gezmeye gelenlerin otoparkı olmak..."
Peki eleştiriye bu kadar açık bir kurum hakkında neden, "Yönetimin tüm işletmelerine ’basına konuşmayın, City’s hakkında dedikodu yapmayın’ şeklinde ihtarname yolladığı" söylentisi yayılıyor?
Çizmeci bu iddiayı kabul etmiyor. "Çok mantıksız" diyor, "Böyle bir şey olsa bile karşımdaki illa ki tam aksini yapacaktır".
Bir başka söylenti de içki ruhsatı krizinde yaşanmıştı.
City’s’cilerin aslında alkollü mekanları istemedikleri dedikodusu yayılmıştı bir anda.
Çizmeci’nin buna yanıtı şu: "Buraya 150 milyon dolarlık yatırım yapılmış. Alkollü mekan istememek kendi işinizi baltalamak olur. Niye böyle bir şey istensin ki?"
Yine de Çizmeci’ye, ruhsat krizini iyi yönetemediklerini söylüyorum. Hatta bunun hiç yaşanmaması gerektiğini de.
Levent Penso’nun iki mekanını (Grey ve Clementine) birden kapatıp gitmesini de konuşuyoruz tabii.
Çizmeci, markaları çok hızlı genişlediği, arka arkaya şubeler açtığı için buraya fazla odaklanamadığı eleştirisini getiriyor Penso’ya.
Bu arada Penso’nun mekanlarının yerinde çok yakında iki yeni restoran açılacakmış.
"Ne açılacak?" diye soruyorum, halen görüşmeler sürdüğü için marka ismi vermiyor Çizmeci.
Son olarak, "Bu kadar alışveriş merkezi açılıyor, ne olacak böyle?" diyorum Çizmeci’ye.
Ama sohbet sırasında Kazım Çizmeci’ye teyit ettirme imkanı buldum. İşte pek yakında City’s’de olup bitecekler:
l Mayıs ayının son haftası "Sex And The City" filminin galası için Teşvikiye Karakolu’ndan itibaren cadde trafiğe kapatılacak.
Caddeye kırmızı halılar serilecek. Ve davetliler buradan yürüyerek City’s’e girecekler.
l Sonbahar sezonunda sinema katına bir tane tiyatro salonu açılacak. Böylece fars türü oyunları seven sosyetik kitlenin buraya daha çok akın etmesi sağlanacak. Bu fikrin de Okan Bayülgen’e ait olduğunu belirteyim.
l Çeşitli defile ve partiler yapılacak. Hatta ben şöyle bir fikir önerdim:
City’s Fashion Week ya da Weekend yapılsın! Hoş olmaz mı yani?
Hande Yener filmde oynayacak
Filmin adı "Kraliçe Fabrika’da". Genç yönetmen Ali Kemal Güven’in ilk uzun metrajı.
Tıpkı kendisi gibi genç ve dinamik bir ekibi var Ali Kemal’in. Filmde anlatacağı mevzular da kısaca günümüz şehirli insanını ilgilendiriyor.
Karmaşası, çelişkileriyle kabaca bir kent draması yani.
Senaryoyu da kendisi yazmış Güven. Başrol oyuncularını ise ünlü isimler yerine amatör oyunculardan oluşturmayı yeğlemiş. Sadece konuk oyuncular için çok sevdiği birkaç ünlü isme teklif götürmüş.
Onlardan biri de Hande Yener. Filmdeki rolü de bizzat kendisi, yani gay ikonu pop şarkıcısı.
Nitekim filmde, gay karakterlerden birinin rüyasına girip onunla konuşacak Hande Yener.