Paylaş
Çok değil, 10-15 yıl evvel “Türkiye’de moda” dendiğinde anladığımız safi tekstildi, fasondu, yabancı ülkelerdeki fuarlara gidip model çalmaktı.
Tekstil firmalarında tasarımcı belki çalışır, belki çalışmazdı.
“Tasarımcıyım” diyenler hep vardı.
Ama Türk moda sektörü demek pek haddimize de değildi.
Aradan geçen zamanda tam anlamıyla bir moda sektörümüz yok belki... Ya da kenarından var...
Ama epey yol alındı.
2006’da kendi imkanlarıyla isim yapmış bir grup tasarımcı örgütlenmeden bir cacık olmayacağını anlayarak Moda Tasarımcıları Derneği’ni kurdu: Bahar Korçan, Ümit Ünal, Hatice Gökçe, Hakan Yıldırım, Arzu Kaprol, Özlem Süer ve İdil Tarzi.
7 üyeyle ülkede moda sektörünün temellerini atan derneğin bugün 123 üyesi var.
6 yıl boyunca derneğin başkanlığını Bahar Korçan üstlendi. Geçtiğimiz haftalarda da görevi tasarımcı Mehtap Elaidi’ye devretti.
Bu 6 yıl nasıl geçti derseniz...
Yoktan var ederek.
Derneğin kuruluş amacı Türk tasarım ekolünü yaratmak ve sonrasında bunu bir yere taşımaktı.
Bu yolda iki değer yaratıldı.
Bunlardan biri İstanbul Fashion Week, diğeri ise Galatamoda.
Galatamoda, tasarımcının kendi tüketicisiyle buluşmasını sağlayan bir organizasyon.
Özellikle yeni tasarımcılar için bulunmaz fırsat; keza tasarımcıya seri üretim yapmayı öğretiyor. Bir mal kaça gider, onu alan müşteri kim... Bunları öğrenmek için ideal platform.
Kaldı ki çok sayıda tasarımcı bütçesini Galatamoda’ya göre yapıyor. Denizli, Alanya, Antalya, Ankara, İzmir, Bursa, Balıkesir gibi şehirlerden buraya gelip mağazaları için ürün bağlantısı yapan insanlar var.
Elaidi’ye göre, bugüne dek Galata veya Akaretler gibi farklı yerlerde düzenlenen Galatamoda’nın artık sabit bir yeri ve tarihi olmalı.
Etkinliğin başka platformlara da taşınması gerekiyor. Galatamoda’nın hemen ertesinde hem kalan malları satmak hem de etkinliği internete taşımak adına bir site açmayı planlıyorlar.
Elaidi, “İstanbul Fashion Week ile Galatamoda’yı bulundukları yerden daha tepelere nasıl taşıyabiliriz, bunun telaşı içindeyiz” diyor.
Bu çok kolay değil. Çünkü limitli imkanlarla hareket ediyorlar. Yerel yönetimlerin desteği şart.
Bu 6 yılda derneğin çabaları sayesinde bir algı yaratıldı.
“Türkiye’de moda tasarımcısı var, bunlar ürünlerini artık daha görünür yerlerde sergiliyorlar ve en önemlisi hem tasarım kalitesi hem de fiyat anlamında satın alınabilir yerlerdeler” algısı...
Elaidi’nin önceliği Türk moda tasarımcısı algısını hak ettiği yere oturtmak.
“Türk moda tasarımcısının ne kadar özgün olduğu bilinmiyor. Hâlâ soru işaretleri var. Neler yaptığımızı iyi anlatmamız gerek” diyor.
Ardından ele alınması gereken konu, tasarımcının işinin ticari boyutunun artırılması için yapılması gerekenler.
Türk tasarımcı malını artık düzenli şartlarda satabiliyor hale gelmeli. Bunun tek yolu da mağaza açmak olmamalı.
Elaidi’nin de dediği gibi, Türkiye’de çok iyi 4-5 büyük mağaza sayabilir ama içlerinde bir tane Türk tasarımcıya rastlayamazsınız.
Yazık.
Büyük mağazaların da artık 80’ler ve 90’lar kafası “ithal olan iyidir” zihniyetini bir yana bırakıp bu ülkede de Batı standartlarında özgün ve kaliteli tasarım yapanlar olduğunu fark etmesi lazım.
Sektör ancak böyle gelişir ve bir yere gelir.
Bu tasarımcıya da yarar, büyüyen sektörün oyuncusu büyük
mağazalara da.
Paylaş