Türkiye’nin yumuşak gücü: Dizileri

Bugün bir intihal yapıp kendi yazımdan çalacağım. Monocle son sayısında bir “Yumuşak güç” dosyası hazırladı. Dergi Türkiye’yi ise dizi sektörüyle bir yumuşak güç olarak belirledi ve benden sektör üzerine bir yazı istedi. Bu yazıdan bölümleri sizinle paylaşacağım.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb44c3f018fbb8f8b639cc

Kanal D program alım ve yurtdışı dizi satış müdürü Özlem Özsümbül, Türk dizilerinin dünyada nasıl patladığını anlatıyor: “Üç yıl önce Türk dizilerini Güney Amerika’ya satabileceğimizi söyleseydiniz gülerdim. Ancak geçtiğimiz aylarda Fransa’daki Mipcom ve Miptv fuarlarında Güney Amerikalı üç büyük pembe dizi yapımcısı dizilerimizle çok ilgilendi. Kimi dizileri olduğu gibi ithal etmek istediğinden söz etti, kimi ise formatı satın alıp yerli versiyonlarını üretmek istediğinden...”
Son yıllarda Türkiye dizi ihracatında en hızlı büyüyen ülke. Malum, Türk dizileri Ortadoğu ve Doğu Avrupa’da epey revaçta. Türk dizi çılgınlığı 2008’de “Gümüş”le başladı. “Gümüş” öyle bir fenomen haline geldi ki, son bölümü 22 ülkede 85 milyon kişi tarafından izlendi.
Türkiye son yıllarda komşu ülkelerden giderek daha fazla turist çekmesini biraz da dizilerine borçlu. 2009’da Türkiye’ye gelen turist sayısı yüzde 1 oranında düşerken, Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelenlerde yüzde 21 artış görüldü.
“Gümüş” öyle bir turizm patlaması yaşattı ki, sadece 2010’da Ortadoğu ülkelerinden 105 bin turist geldi. Bu önceki yıla göre yüzde 33’lük bir artış.
Geçmişte Türkiye’deki turizm acenteleri Arap turistlere saraylar, camiler ve hamamları gösterirken, şimdi varsa yoksa dizilerin çekildiği yerler... Diziler milyar dolarlık turizm pazarlama kampanyalarının yapacağından kat kat fazlasını başardı.
Türk dizilerinin varlıklı fanatikleri Türkiye’deki emlakçılarla temas kurup dizilerdeki evlere benzer evlerin peşine düştüler.
Yurtdışında en fazla ilgi gören Türk dizilerinin ortak özelliği Türkiye’nin modern yüzünü ve geleneksel özelliklerini aynı anda yansıtmaları.
İstanbul hemen herkesin yaşamak isteyeceği güzel ve sıcak bir şehir olarak ekrana yansıyor. Boğaz manzaralı, büyük malikaneler, son model otomobilleri kullanan ve evde bile baloya gider gibi giyinen karakterler... Evlilik öncesi cinsellik yaşıyor, adam gibi öpüşüyor ve kaçamak yapıyorlar. Ekrandaki Türkiye gösterişli, modern, ilerici ve biraz da yaramaz.
“Gümüş”ün yakaladığı başarının akabinde MBC’nin yöneticilerinden Fadi İsmail, “Türkiye’nin ürettiği ne varsa ithal etmek istiyoruz” dedi. “Gümüş” Ortadoğu’da Türk dizileri için bir dönüm noktasıydı ama şimdi çılgınlık Batı’ya yöneldi. Yunanistan, Bulgaristan, Slovakya, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Bosna, Makedonya, Kosova, Çek Cumhuriyeti ve Karadağ’da birçok kanalda iki-üç Türk dizisi gösteriliyor. Polonya ve Macaristan Türkiye’den yeni dizi satın alan ülkeler.
Özsümbül bunu “domino etkisi” diye tarif ediyor: “Farklı bölgelerden izleyiciler aşk, arzu, hırs ve intikam gibi evrensel temalarda buluşuyor.”
Yabancı prodüksiyon firmaları Türkler’e sitem eder halde: “Bizi mahvettiniz. Artık dizi satamıyoruz!”

Haberin Devamı

El Kaide tehdit etmiş

Haberin Devamı

Ortadoğu’da dizilerin hemen hepsi uydudan yayınlandığı için hükümetlerin sansürle ilgisi yok.
Daha çok otosansürden söz edilebilir. Kanallar bulundukları bölgenin kimliği ve tolerans derecesine göre otosansür uyguluyor.
Afganistan ve Pakistan en çok sansürleyen iki ülke. Afganistan’da bir keresinde El Kaide kanalı tehdit edince bir dizinin yayını durdurulmuş. Ama izleyiciler telefona sarılıp dizinin devamını isteyince, kanal diziyi yayınlamaya devam etmiş.
Tabii sansür veya otosansür bazı çevrelerin itirazlarını dindirmiyor. Muhafazakâr Arap toplumlarında yaşayan kadınlar bu hikayelerdeki açıklığı izleyerek nefes alırken, tabuları sorgulatan diziler laik ama Müslüman Türkiye konusunda kafalara soru işareti yerleştiriyor. Kimi, bu dizilerin toplumun ahlaki değerlerini yozlaştırdığı kanısında.

Yazarın Tüm Yazıları