Paylaş
Ben Ayşe Özyılmazel’e ne zaman ilişkisiyle ilgili bir şey sorsam, Allah’ı var bana hep doğruyu söyledi. Hiç kıvırmadı, varsa var, yoksa yok dedi... Bu kez sormadan yazmaya karar verdim.
Çünkü bir süredir Ali Taran’la Ayşe Özyılmazel’in birlikte olduğu haberleri kulağımıza geliyordu.
Dün Ali Taran’ın gazetelerdeki ilginç açıklamasını görmesem, bu konunun üzerine gitmeyecektim.
MFÖ konseri çıkışında gazetecilere şu açıklamayı yaptı Ali Taran:
“Hayatımda birisi olabilir. Evliliğe sıcak bakıyorum. Her an evlenebilirim.”
Bu lafın izini sürünce, Ali Taran-Ayşe Özyılmazel ilişkisi kesinleşti.
Ali Taran yalan söylemiyor, hayatında birisi var...
O isim de Ayşe Özyılmazel...
İkili bir süredir birlikte. Gözlerden uzak, gazetecilerden köşe bucak kaçarak ilişkilerini sürdürüyorlar.
Daha da ilginci, Ali Taran’ın “Her an evlenebilirim” açıklaması.
Bunda da doğruyu söylüyor.
Çünkü Ali Taran ve Ayşe Özyılmazel yıldırım nikâhı yapmaya karar verdi.
İkili Bodrum’da evlenecek.
Ayşe bu yüzden geçen hafta yıllık iznini aldı ve yazılarına ara verdi. Düğün hazırlıklarını yapmak için. Ali Taran ise evliliğini yeni bitirmesine rağmen Ayşe’yle nikâh masasına bir an önce oturmak konusunda tereddütsüz...
Yıldırım aşkın yıldırım nikâhı ağustos başında Bodrum’da yapılacak...
Ben şimdilik haberi bu kadar vereyim, nasıl olsa hafta boyunca bu konu bolca konuşulacaktır.
Mutsuz kadınlar ülkesi
Geçenlerde bir kadın programının setinde şahit oldum; programa katılan 10 kadından 5’i hikâyelerini anlatırken 18 yaşından küçükken evlendiğini söylüyordu. Çoğu da 15 yaşında evlenmişti...
National Geographic dergisinin bu ay kapak yaptığı çocuk gelinler konusuna bizzat şahit oluyordum.
“34 yaşındayım, 17 yaşında bir oğlum var, 14 yaşında bir oğlum daha var, 8 yaşında da bir kızım var...”
Deniz Berdan şaşırıyor; “Nasıl olur!”
Bir başkası geliyor, 15 yaşında evlendiğini söylüyor, boşanalı çok olmuş...
Eda Taşpınar hayretler içinde...
Programa ruhsal ve fiziksel değişim için katıldıklarını söylüyorlar.
Terk edilenler, aldatılanlar, çocuk yaşta evlenenler, şiddet görenler... Kadınların tamamı mutsuz.
“Programa çok başvuru var mı?” dedim, “Binlerce kişi” yanıtını verdiler.
Aslında sadece bu program bile Türkiye’deki kadın profili hakkında yeterli ipucunu veriyor. Tam da bunun üzerine İngiliz The Guardian gazetesinin yaptığı araştırma geldi...
Türkiye çocuk gelin konusunda ikinci sıradaymış.
Çocuk yaşta evlendirilen kadınların oranında Gürcistan yüzde 17 ile Avrupa’da birinci sırada.
Türkiye yüzde 14’le ikinci durumda.
“Sen Yeter ki İste”nin setinde kadınların hikâyesini dinledikçe içim karardı, yüreğim daraldı.
Burası mutsuz kadınlar ülkesidir.
Deniz’le Eda hangi birine pansuman yapsın...
Yazı da bir ‘mal’dır...
Sinan Çetin’in yazdığı mektupta “Seni anlıyorum, bir okur kitlen var ve onlara mal satıyorsun” demesine itiraz etti Tuna Kiremitçi.
Tuna’nın itirazına katılmıyorum...
Sinan ‘mal’ diyerek bir aşağılama ifadesi kullanmıyor, bir ‘meta’dan, üründen söz ediyor.
Bu anlamda hepimiz her gün bir ürün satıyoruz okura.
Köşe yazarının yazısı, yönetmenin filmi, TV’cinin programı, edebiyatçının romanı hepsi bir ürün...
Müşteri gelip alıyor, birini beğeniyor, diğerini beğenmiyor.
İşin ilginci, çoğu köşe yazarı, TV’ci, yönetmen de buna göre pozisyon alıyor, şekle giriyor...
Yarattığı müşteri profiline göre ürün sunmaya başlıyor.
Mesela bazı yazarlara asla CHP için “iyidir” dedirtemezsin.
Müşterisi istemez.
Bazı yazarlara da asla AKP için iyi bir şey söyletemezsin.
Müşterisi beğenmez.
Herkes kendi ‘malını’ bir şekilde satma derdinde işte...
Paylaş