Paylaş
Buket Uzuner, Nuriye Akman’a verdiği röportajda şöyle diyor:
“Neyle seyahat ediyorsak edelim, bir kabinin içindeyiz.
Bu bir uçak olabilir, tren olabilir. Yani dünya ile ilişkisi kesilmiş bir kabinin içindeyiz aslında. Soyutlanıyorsunuz. Bir kutudasınız. O kutunun içinde artık evinizde, ailenizde, ülkenizde -neresiyse ilişkiniz olan yer- orada dünyanın sonu gelse hiçbir şey yapamazsınız... Yani o kadar herkesten uzak ve hiçbir şey yapamayacak kadar izolesiniz ki, yolculuğun sevdiğim yanı bu.
Böylece günlük hayatın içinde hiç yüzleşemeyeceğiniz kadar kendinizle yüzleşiyorsunuz. Asıl tehlike bu aslında”.
Uzuner’in “yolculuk” üzerine söylediği her satırı severim, o yüzden her yolculuk satırını da takipteyim. Ki şu an yine yolculuktayım.
Uçak, tren tamam; ama epeydir arabayla uzun yol seyahatine çıkmamıştım.
Tam 900 kilometre gittik güneye doğru, az buz değil. Eskişehir ve Bozüyük’ün yeni yapılan duble yolları üzerinden.
Gel gör ki hâlâ yol inşaatı bitmemiş, yolun bazı bölümleri adamakıllı karışıyor, ufalıyor, küçülüyor, dizi dizi kamyonların arkasında kalakalıyorsunuz.
Sonra yeniden yol normale dönüyor, filan...
Arabayla yolda olmak daha başka. Şimdi şu dağı aştım diyorsun, şimdi şu ovayı. Bilgisayar oyunu gibi. Aştıkça birini, diğerini de aşmak istiyorsun. Sonu yok! Göksel’in ilk albümündeki şahane “Yollar” şarkısı gibi: Uzun uzun yolları aştım geldim...
TÜRKÇE POPUN YOL ŞARKILARI NELERDİR?
Göksel ve yol şarkısı demişken; Türkçe popta yol şarkısı olmaya aday şarkılar hangileri olabilir? Aklıma çok az örnek geliyor. Mor ve Ötesi’nin “Bir Derdim Var”ı mesela. Onun dışında yol atmosferine uyan şarkı pek az...
YILMAZ MORGÜL VE OZAN ORHON
Bu iki adet popüler figür, bedenleriyle meşgul bugünlerde.
Önce Yılmaz Morgül... Kendisi -nedense- yeni albüm pozlamalarında vücudunu sergilemiş. “Fotoşop vardır” söylentilerine itiraz etmiş.
“Bu kaslar benimdir” filan demiş. Poz beni ilgilendirmiyor. Morgül istediğini yapabilir, banane.
Anlamadığım şey, bu poz üzerinden Morgül’le ince ince dalga geçilmesi.
Gücünün yettiğiyle dalga geçmek bu. Hayli haince...
Ozan Orhon ise ayrı vaka... 90’lar mezarlığından, 60 kilo verip yeniden dirilmiş gibi. Hâlâ ve hâlâ kilo alıp vererek kendini “ispat” etme çabasında. Üzücü ve acıklı.
KOS ADASI...
Bodrum’dan günübirlik Kos... Sabahları 09.30’da kalkıyor feribot, akşam 16.30 gibi Bodrum’a geri dönüyor. Hayır, vizesiz günübirlik gitmek eskidenmiş.
Öyle bir şey yok artık. Vize gerekli...
Gidip gördüm. Kos, o bildik mavi-beyaz Yunan Adası havasında değil.
Binalarıyla, ortamıyla daha sıradan bir yer.
Limandan inince ilk havası biraz Rodos’u anımsatıyor. Yanıbaşındaki kalesiyle özellikle... Kos’un en güzel yanı şuydu: İki kişi yedik içtik (kalamarı, dolması, salatası, peyniri, roze şarabı) ve toplam 30 Euro ödedik.
Bodrum’da sadece şaraba o parayı öderdik oysa.
Neden böyle? Çünkü Bodrum’da mekanların maliyetleri çok yüksek. En başta da kiraları. Hâl böyle olunca acısını bizden çıkarıyor, bol bol kazıklıyorlar nitekim.
BODRUM’UN JOY’U
Ben Joy Voeth’a bayılıyorum. Her dinlediğimde, her gördüğümde Joy’u; içimden dans etmek geliyor, her şeyi unutuyorum.
Kimdir Joy? Rihanna’nın memleketi Barbados Adası’ndan kopup gelmiş şahane bir şarkıcı. Aslında Miami’de yaşıyor. İlk kez üç yıl önce gelmiş Türkiye’ye. Q Jazz’cılar çağırmışlar program yapması için. Geliş o geliş!
Şimdi yoluna Bodrum Kempinski’de devam ediyor.
Bütün yaz, her akşamüstü şarkı söylüyor burada. Her seferinde üzerine nefis bir de elbise çekiyor, seyre dalıyorsun resmen.
Bir de nasıl hareketli Joy; dans ediyor, gülüyor, anında iletişime geçiyor.
Joy’un da bol “yolculuklu” bir yaşamı var. Orkestrasında çalan Avustralyalı sevgilisi Barel’la dünya üzerinde gezmedikleri nokta kalmamış neredeyse.
Klip Atlası
HANDE YENER/BODRUM
Kylie Minogue’un “Slow” klibinin şezlonglu versiyonu olarak açılıyor klip.
Şezlongdaki adamların aniden bacaklarını kaydırma hareketine dikkat!
Öyle sert ve müzikle alakasız yapıyorlar ki bu hareketi, klibin daha başında ritmin bozuluyor.
Hande Yener ise bu klipte çok güzel, maşaallah. Giydiği mayolar, dekolteler, sonra o diskoda taktığı gözlük filan...
Klibin her bir yanında ayrı seksapel: Olmuş.
Ama sanki dört-beş farklı klip çekilmiş de sonradan aceleyle birleştirmişler gibi. Çünkü vücudu boyalı olarak da çekmişler Hande’yi mayolu da, diskoda da...
Her türlüsü var. Haliyle bütünlük yok... Ve bu yüzden 10 üzerinden 7...
GÜLŞEN/ÖNSÖZ
Fazla mı güneş ışığı var bu klipte? Bazı sahnelerde parlayan ışıklardan Gülşen’i göremedim sanki? Ya da amaç bu muydu? Bilemiyorum.
Ama klipteki çingene/kovboy karışımı atmosfer güzel.
Gülşen de bu kez önceki kliplerdeki gibi kasmamış, kendini bırakmış.
10 üzerinden 7 buçuk...
Paylaş