Tamam, THY’nin Ortadoğu’ya yönelik Kıvanç Tatlıtuğ’lu reklamı botokslu Kevin Costner’ın oynadığı reklamdan çok daha iyi olmuş.
Ama söylemeden duramam, mümkün değil: Ortadoğu’nın yeni arzu nesnesi Kıvanç Tatlıtuğ bu reklamda o kadar pırıltısız ki...
Ortadoğulu kadınlar/erkekler çok üzülecekler reklamı görünce...
Artık seçilen kıyafetten mi, o kıyafetin renginden mi, Kıvanç’ın fazla uzayan saçından mı, aldığı kilolardan dolayı yüzünün patatesleşmesinden mi, yoksa reklam yönetmeninin Kıvanç’a kıl olmasından mı; bilmiyorum işte seçin beğenin.
Bir de o kadar sarışınken Kıvanç, reklamda alabildiğine esmer görünüyor.
Demem o ki; Ortadoğu’ya yönelik yapılan bu reklamda Kıvanç’a olan hayranlık, onun “arzu nesnesi” durumu hiç ön plana çıkarılmamış.
Aksine Kıvanç çok çok sönük kalmış.
Reklamda gösterilen Kızkulesi, Ortaköy köşeleri ve durmadan servis yapan güleryüzlü hostes hanım bile rol çalmış Kıvanç’tan.
Klip Atlası
LADY GAGA/ALEJANDRO
Ve Lady Gaga “yazlık hit” olarak Alejandro single’ını piyasaya sürdü.
Madonna’nın latin diyarlara göz kırpan geçmiş zaman hiti La Isla Bonita ayarındaki Alejandro; ünlü moda fotoğrafçısı Steven Klein tarafından kliplendirilmiş.
Şimdiye kadar çektiği fotoğraflardaki tüm ana öğelerin (boş boş bakan güzel manken çocuklar, üniforma fetişizmi, estetik sado-mazo haller) şahane bir toplaması gibi görünen bu Klein videosunda Gaga, önceki videolarına göre daha sade, daha keskin tonlarla karşımızda… Klibin hemen başında Gaga’nın dürbünlü başlığı dikkat çekiyor.
Londralı genç şapka tasarımcısı Nasir Mazhar’a ait bu ilginç başlığı Alexander McQueen imzalı siyah bir kıyafet tamamlıyor.
Nitekim klip bundan sonrasında da bir moda şovu kıvamında devam ediyor. Klibin styling’i Gaga videolarında sık sık imzasına rastlanan Nicola Formichetti. Fi tarihinde Mavi Jeans’in Toscani’li reklam kampanyasının da styling’ine imza atan Formichetti, Gaga’nın arkasındaki ekibin en önemli adamlarından biri.
Klibin en kötü yanı ise Klein’ın kendini tekrar etmiş olması.
Klein, 2002’de W Dergisi için yaptığı Madonna çekiminin önemli bir bölümünü aynen “Alejandro” klibinde Gaga’ya uyarlamış (bknz: Yataktaki sahneler)… Dolayısıyla Lady Gaga bilerek ya da bilmeyerek Madonna’yı taklit eder durumuna düşmüş. Yani bizim popçular sevinebilir. Yaban ellerde de dön dolaş aynı şeyler yapılıyor günün sonunda.
Bilerek yapıldığını düşündüğüm esas Madonna benzerliği ise Jean Paul Gaultier imzalı o meşhur büstiyerin namlu takılmış halini giymiş olması Gaga’nın.
Onun dışında klip o denli özenli ki, tekrar tekrar seyredesi geliyor insanın.
Kısacası: On üzerinden on.
SERTAB ERENER / KOPARILAN ÇİÇEKLER
Tıpkı Steven Klein gibi, Sertab Erener’in Koparılmış Çiçekler klibi de moda dünyasının mutfağında çalışmış bir isme, hem makyöz hem fotoğrafçı ve Mine’nin karlar üstünde hoplayıp zıpladığı klibiyle iki yıl önce klip piyasasına cool bir giriş yapan Burak Ertaş’a ait.
“Açık Adres” klibinde de Sertab’ı daha önce hiç görmediğimiz kadar seksi tonlarda çekmişti Ertaş.
Şimdi de aynı tondan ilerliyor, ama bu kez şarkının ruhuna uygun olarak daha rengarenk, daha doğa ortamlarında...
Genelde deniz kenarında çekilen tüm klipler klişedir. Ama bu kez öyle olmamış. Sertab’ın denize nazır kayalıklarda dudaklarını kalınlaştırarak şımarık bir tavırla şarkısını söylediği o sahneleri çok beğendim.
Bir de dikkat: Klipte epey ayak ya da ayakkabı fetişizmi var.
Hem taşlı sandalet hem de disko topunun camlarından yapılmış gibi duran o ışıltılı ayakkabı sürekli gözümüze sokuluyor klipte. Ki bence hoş.
Klibe 10 üzerinden 8.
Tarkan hakkındaki kitap
Bir star üzerinden “starlık sistemi” üzerine kitap yazılabilir mi?
Yazılır.
Peki bu tez olur mu? Olur tabii, neden olmasın.
Öğretim Üyesi Aysun Yüksel’in yıllar önce Tarkan üzerinden yazdığı “Yıldız Olgusu” adlı tezi de bunun bir örneğiydi.
Kitap çıktıktan hemen sonra Tarkan’ın tepkisini çekti ve kitabı yasaklattırmak istedi. Cinsellikle ilgili kısımlardan dolayı...
Oysa kızacak bir şey yoktu. Yüksel’in yaptığı tek şey, Tarkan’ın kamuoyuna yansıttığı (bilinçli ya da bilinçsiz) imaj üzerinden akademik deyişle “okuma” yapmaktı.
Aynı zamanda da toplumun starla ilişkisine ayna tutmak.
Bunda başarılı olabilmiş mi olamamış mı; o başka bir tartışma konusu.
Ki bana sorarsanız orta halli bir çalışmaydı.
Abartılacak bir durumu yoktu.
Ama Tarkan “yasaklatmak isteyince” kitap değerlendi.
Kitabın yayıncısı da durumu Avrupa ınsan Hakları Mahkemesi’ne kadar taşıdı.