Paylaş
“Hastası olacaksın diye www.thesartorialist.blogspot.com önermiş. Sağ olsun oldum. Scott Schuman, GQ, Esquire, Vogue gibi dergiler için Madrid, New York, Barcelona sokaklarından stil sahibi insanların fotoğraflarını çekip yayınlıyor, süper. Derken Gülüm’den “www.cafefernando.com bir gir bak. ‘Kastamonu Pazarı’ yazısını oku” diye haber geldi. Amanın o da ne! Blog demek ayıp. Aklını yemekle bozan bozmayan bu blogla kafayı bozar. Koşun bakın. Hastası olacaksınız yeminle.
Kaçtır söyleyeceğim size, bakın bu blog işini hafife almayın. Sakın! Okurlar sorunca “Ben de yazıyorum. Nereden başlayayım?” diye, “Hemen blog aç!” diyorum. Gayet de yürekten söylüyorum. Daha yeni Kanat Atkaya yazdı ya Pino’nun http://pinomino.blogspot.com blogunu hani mesela, işte bizim Pino, bugünkü işini blogu sayesinde buldu! O yüzden pamuk eller klavyeye. Hiiiç dalga geçecek vaktiniz kalmadı, ona göre.
Yonca
“gazverici”
Takığım
Heather Armstrong anne olunca kafayı yiyor (kim yememiş ki!), başlıyor anneliğin o kimsenin anlatamadığı berbat yanlarını yazmaya.
Kurduğu www.dooce.com büyük olay olunca Oprah’a konuk oluyor.
Ayda 40 bin dolar kazanıyor şu anda sitesinden. Forbes kendisini 2009’un “medyada en etkili kadınlarından biri” ilan etti.
Sonra www.etsy.com var; dünyanın en hızlı büyüyen sanal elişi pazarı. Sanal bir dükkan açıyorsun, başlıyorsun yaptıklarını pazarlamaya. Kadının biri aklını örgüyle bozmuş, açmış dükkanı, başlamış örüp satmaya. Sıkı durun şimdi, yılda 140 bin dolar kazanıyor! ışten filan ayrılmış. E ben de ayrılırdım valla. Anasını satayım bir yapamadık şöyle işler. The New York Times’da 17 Aralık’ta Alex Williams yazmış çılgın örgükoliği (Sağ olsun bana da Neşe haber verdi). Julie&Julia denen filmi de lütfen ve kesin izleyin ayrıca. Hak vereceksiniz bana.
Yonca
“hayran”
Suçlu kalk ayağa!
İnsanın sinirini bozacak kadar sanalkolik ve www.hamaratdiva.com 'un yaratıcısı arkadaşım Enhar Koç bulaştırdı beni bu aleme! Suçlu o. Kadın ayaklı websel bilgi kaynağı. Bir dolu hamarat kadını da topladı etrafına, kolayca yapılabilen şeyleri paylaşıyorlar şimdi Hamarat Diva’da. Ahkam kesen yok, “Vay sen beceriksizsin yapamazsın, baaak ben yaptım nanik!” hissi de yok. “Dene kesin sen de yaparsın!” durumu var.
Tam da çok hamarat olmayan bana göre. “Al bilgiyi ordan, kopyala buraya” mantıklı yerlerden çok sıkıldım ben. Yaratıcılık görmeyi seviyorum. Olay zaten artık bu! “Benim web sitem” mantığından “hepimizin ortak yeri” tavrına kayış var. “Kendin pişir kendin ye” gibi. Akıllıca. Böyle olunca ortam sanki sanal olmaktan çıkıp yaşıyor gibi geliyor bana. Alıntıları değil, ahkamları değil, ben yaparsam süper yaparım tavırlarını hiç değil; hayatın tıpkı Julia’nınki gibi “Ay soğan yere düştü ama olsun, üfle at tencereye, nasıl olsa pişecek!” şeklini seviyorum ben galiba.
Yonca
“rezil”
Yok artık!
Dünyanın en inanılmaz eğitimini veren okullarından olağanüstü profesörler bir araya gelip www.academicearth.com 'da bize ulaşamayanlara biz ulaşalım demişler. Gir, ne okumak istiyorsan yazıl oku. Ah bir de Elif ınce diye bir okurum var ki, kırk yıl düşünsem aklıma asla gelmeyecek bir fikirle e-postama düşüverdi. www.bakbuiyihaber.com diye bir web sitesi kurmuşlar. Felaket haberciliğimize inat, iyi ve mutlu haberler veriyorlar. ınsan iyi haberleri okuyunca, iyi bir şey yapıp yollayası geliyor ki esas maharet burada işte.
Mesela “Ekşi Sözlük yazarlarının-okuyucularının bağışları ve Ekşi Sözlük yönetiminin de toplanan para kadar daha bağışta bulunmasıyla, Ekşi Sözlük Hatıra Ormanı oluşturulduğunu, toplanan 23 bin TL ile 9 bin fidan dikilecek olduğunu biliyor muydunuz? Oradan öğrendim işte. Güzel şeyler duymak istiyorsanız gidin bakın. Boş boş oturup “Ay çok bunalıyorum!” deyip durmayın.
Ayrıca ne Facebook’a laf edin ne de Twitter’a. Gelecek böyle bundan sonra. Çocuklar analarının karnından tweetleye tweetleye doğacaklar yakında.
Hem zaten ben ne zamanki gazetecisi, sanatçısı, ünlüsü, ünsüzünü bırakın; BP, ExxonMobil gibi dünya devi şirketleri de gördüm tweet atarken Twitter’da, dedim kızım Yonca, olay bitmiştir. Gerisi hayırlara vesile ola!
Yonca
“twittırmaca”
Paylaş