Şimdi size bir soru; devam eden ama yorulmuş bir ilişkiniz var. Sevgiliniz ya da eşinizle aynı evi, aynı yatağı, aynı hayatı paylaşırken başkasını seviyorsunuz...
Nasıl ayrılırsınız? Nasıl bitirisiniz uzun süren ilişkinizi... Kadınsanız buna yanıt vermeniz daha kolay; kadınlar ilişkiyi önce kafalarında bitirir... Zaten bitirmemişlerse yeni bir ilişkiye yelken açmazlar. Kadınlar maymun gibidir derler, bir dala tutunmadan diğer dalı bırakmazlar. Erkekler ise kadının tam tersi en son kafalarında bitirirler ilişkiyi. Aldatmaya hazırdırlar ama ayrılmaya değil... Kadın biriktirir biriktirir ve bir anda ilişkiyi bıçak gibi keser atar. Erkekse ayrılık sürecini sürdürdükçe sürdürür... * * * “Kadınlar ile erkeklerin ayrılma stilleri neden bu kadar farklı? Erkeklerin büyük yüzdesi ayrılırken bile kendisi olmayı başaramaz. Asıl nedeni hep gizlerler. Eğer başka kadına aşık olmuşlarsa bunu ayrılık nedeni olarak söylemek zor gelir. Caddede ceset sürükler gibi sürüklerler ilişkiyi. Erkekler düzenlerinin bozulmasındansa, dişlerini daha da sıkarlar. Sıkıntılar giderek çoğalırken, kendisine hayranlık duyan birini buldu mu hayatın akışı değişir. Kaçak gecelerin kaçak sevişmelerin tadını çıkarır. Bunun için karısını bırakması gerektiğini kolay kolay aklına getirmez. Yeni sevgili tam saha pres yapmıyorsa tabii! Oysa kadın için bir başka erkek, eldeki erkeğin önce göze batması, zamanla da nefret edilmesi anlamına gelir.” * * * Yavuz aynen bunları yaşayan bir erkek. Evli, iyi para kazanan bir televizyoncu... Gün gelip güzel dizi oyuncusu Aylin’e aşık oluyor. Peşinden ceset sürükler gibi sürüklemeye başlıyor evliliğini sonra... Bir akşam evde otururken çok normalmiş gibi daha sonra üzerine çığ gibi yuvarlanacak o cümleyi küt diye söylüyor karısına; “Başkasını seviyorum”... Ömer Özgüner’in aynı adı taşıyan kitabı bu cümleyle başlıyor. Gençliğini 80’lerde yaşamış bizim kuşağın kadın ilişkilerinde açmazlarını, evliliklerini, ihanetlerini anlatıyor kitap... O kadar sahici bir roman ki, herkesin kendi ilişkilerinden bir şeyler bulacağı kesin... Geçen hafta piyasaya çıkan kitabı etrafımda okuyan herkes aynı şeyi söylüyor: “Sürüklüyor, merak ettiriyor”. Hande-Yavuz-Aylin üçgeninde yaşananların nereye varacağı okurun kafasına takıldığı için de elden bırakmadan bir çırpıda okunuyor kitap. Bayram tatilinde yapılacaklar listesine mutlaka ekleyin Başkasını Seviyorum’u... Daha ilk haftasında çok satanlar listesine 9’uncu sıradan girdi kitap... Aşk romanından fazlası bu. Bayram dönüşünde bana teşekkür edeceğinizi garanti ederim. (Başkasını Seviyorum, 237 Sayfa, Doğan Kitap)
Futbol spikerleri basketbol spikerlerinden ders almalı
Maç spikerlerine kafayı taktım dedim ya, Beşiktaş-Manchester United maçını anlatan Emre Tilev maç öncesi aradı, “Telefonum açık hata gördüğünde mesaj atar mısın” dedi... “Tebrik ederim” mesajı attım maç sonunda... Gereksiz yere yangın yapan eski Emre’den eser kalmamış, sadece maçı anlatıyor. Bir iki edebi güzellemeyle süsledi maçı, bunu da abartmadan dozunda yaparsa problem yok. Futbol spikerlerinin basketbol spikerlerinden alacağı çok ders var aslında... Bakın Avrupa Basketbol şampiyonası’nda Murat Murathanoğlu ve ıhsan Bayülgen sadece gördüklerini anlatıyorlar. Son derece cool’lar, bilgi veriyorlar. En heyecanlı anda bile hakemleri ve rakibi suçlayarak gereksiz milliyetçilik yapmıyorlar. Uzatmaya giden Sırbistan maçında attığımız son saniye basketinin geçerli olmadığını hakemlerden önce onlar söyledi. Objektifler ve olması gerektiği kadar taraflar. Yılların tecrübesi Murathanoğlu ve Bayülgen anlatımı şampiyonaya renk katıyor.
O kadar çok başkasını seven var ki...
Eda Taşpınar, Nurettin Hasman’ı değil başkasını seviyormuş... Sibel Can şimdilik başkasını sevmese de, kocasını sevmiyormuş. Hande Ataizi, Amerikalı gay emlakçıyı değil başkasını seviyormuş. Bizim apartman görevlisi de başkasını seviyormuş, karısını boşadı gitti... ışte Halit Ergenç, evliyken Bergüzer Korel’i seviyormuş... Bakın Can Dündar da başkasını seviyormuş...