Kadir’e tüm kapılarım kapandı

Güncelleme Tarihi:

Kadir’e tüm kapılarım kapandı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 17, 2010 01:00

“Hande’ye Neler Oluyor” adını verdiği sekizinci albümüyle müzik listelerine hızlı bir giriş yapan Hande Yener, pop müziğe dönüşünden eski sevgilisi Kadir Doğulu’ya, son günlerde adının birlikte anıldığı Sinan Akçıl’dan yaz planlarına hakkında merak edilen her şeyi Kelebek’e anlattı.

Haberin Devamı

MUTLULUKLARI GEÇMİŞTE KALDI- Foto-galeri

Son albümünüzün adı “Hande’ye Neler Oluyor”. Gerçekten de Hande’ye neler oluyor?       

- Hande anlayana da, anlamayana da hep aynı aslında. Hep inancının peşinden koşuyor. Değişmeyen tek huyum bu. İnandıklarımı yaptığım için mutlu bir insanım. Başkalarını mutlu etmek için yaşamıyorum.

Hep inandıklarınızı yapıyorsunuz. Peki insan kendini zaman zaman beyazların içindeki tek siyah gibi hissetmez mi?

- Bazen öyle oluyor. Ama cesaretim, özgüvenim ve inancım var. Denemeyi seviyorum. Sürekli gelişim ve değişim içindeyim. O değişim zamanla olacağına ben daha en baştan kabul ediyorum. Sürekli kendimi “Artık biraz daha büyü, biraz daha cesur ol” diye motive ediyorum. Yüzlerce “Kırmızı” yapıp para kazanmak kolay mesela, ama benim niyetim insanları heyecanlandırmak.

Sekizinci albümünüzü çıkardınız. İlk albümden bu yana nasıl yol aldı Hande Yener?

- “Secret” kitabını doğduğumdan beri uyguladığımı görüyorum. Albümüm çıkmadan önce kendi kendime “Çok farklı bir müzik yapacağım, enerjim çok dikkat çekecek” diyordum, bunu başardım. Ama hiçbir zaman Hande Yener markasıyla ilgilenmedim. 10 yıl olmuş müzikte, ama ben dönüp arkama yeni bakıyorum daha... Ve “Doğru yapmışım” diyorum. Çünkü hep kalbimin sesini dinledim. Bundan sonrası için de hiçbir korkum yok. Stratejik olmayı ve reklam kokan hareketleri sevmiyorum.

Bu albümle pop müziğe dönüş yapmadığınızı, amacınızın pop müziğe yenilik getirmek olduğunu söylemişsiniz. Yine de pop müziğe dönüş sayılmaz mı bu?

- Ben yarın rock albümü de yapabilirim ama... Evet, bir dönem poptan zevk almadım ve elektronik müzik yaptım. Çünkü üreten kişiler de mükemmel şarkılar yapmıyordu. “Kırmızı”dan sonra gelen şarkılar yavandı. Üç tane elektronik müzik albümü yaptım. Müzikte o kadar yenilik olurken ben “Sana kırmızı çok yakışıyor” demeye devam edemezdim. Bir de ben hiçbir zaman şan şöhret için şarkıcı olmadım. Onlar benim için teferruat. O zaman canım elektronik yapmak istedi, sonra popu özledim. Yarın belki elektrorock, belki akustik albüm yaparım, belli mi olur. Biz her şeyi yapabilmeliyiz, buna izin vermeli insanlar.

NAİF BİRİ DEĞİLİM BANA SERTLİK YAKIŞIR

Sizin ve Ajda Pekkan’ın şarkılarının güçlü kadın şarkıları olduğunu düşünüyorum. Hata yapan sevgilisine “Arkanı dön ve çık” ya da “Dönme sakın geri, çok gülerim” diyebilen iki kadın.

- Çok haklısın. Bu tarz sözler bana çok uyuyor, çünkü ben öyle bir kadınım. Bana sertlik yakışıyor, naif biri değilim çünkü. Duygusalım ama keskinim de. Bir şeylerin bitme zamanı gelmişse, acı çekmeyi göze alırım. Acıdan korkmuyorum.

Oğlunuz kaç yaşında oldu bu arada?

- 20 yaşına girdi. O beni çok destekliyor. Bu albüm için “Hiçbir albümünde bu kadar taciz edilmemiştim. Arkadaşlarım devamlı seninle ilgili sorular soruyor, çok beğeniyorlar” diyor. O yaşın dikkatini çektiğim için çok mutluyum.

Elektronik müziğe geçtiğinizde insanlar sizi çok eleştirdi. Kötü hissettiniz mi kendinizi, yoksa “Yapmak istedim yaptım” mı dediniz?

- “Romeo” o kadar iyi giderken neyi eleştirdiklerini anlayamadım. Meyve veren ağacı taşlarlar durumunu yaşadım. Başta takmadım, sonra kırıldım. “Niye üzerime oynuyorlar acaba” dedim. Bu yüzden o dönem agresifleştim. Hırsımdan ağladığım günler oldu. Sonra bir gün anladım ki yeni bir elektronik albüm yapmaya enerjim yok. Sıkıldım. Pop bir şey yapasım vardı. Daraldığım bir günde karar verdim buna. Bu sefer “Kiminle yapacağım” sorunu çıktı. Birçok pop müzik bestecisiyle görüştüm. Gelen şarkılardan en çok “Sopa” beni etkiledi. Sinan bana özel haute couture bir albüm yaptı.

DEMEK LADY GAGA DA GÖNÜL YAZAR TAKLİDİ

Size “Çakma Madonna” denilmesine bozuluyor musunuz?

- Yooo! Zaten ülkede iki tarz var; o iki tarzın çakması herkes. Ben Madonna’nın müziğini mi kopyalıyorum, onun tarzını mı kopyalıyorum? Keşke onun müziğinin sound’unu yakalayabilsem! Ben Madonna’yı seviyorum. Onun enerjisini örnek alıyorum. Bir, iki kere de mayo giydim. Vizyonu bu kadar olanlar da bana böyle bir yakıştırma yaptı.

Cengiz Semercioğlu köşesinde “Hande’nin fotoğrafları Lady Gaga’nın çakması” dedi. Öyle mi gerçekten?

- Kadın sahnedeyken çömelmiş, fotoğrafını çekmişler. Ben fotoğraf çekiminde çömelmişim. Çömelemeyecek miyim yani! Dergiler de, gazeteler de yurtdışındakileri taklit ediyor. Köşe yazarları da, diziler de, sit.com’lar da taklit. Ülkemizdeki her şey taklit... Dünyada hiçbir şey, hiçkimseye ait değil. Saçlarım kaküllü Lady Gaga diyorlar, o zaman Lady Gaga’da Gönül Yazar’ı taklit ediyor! Bu çok saçma. Herkes önce aynada kendisine bakacak.

Mayo deyince sormadan edemeyeceğim; bu vücudun sırrı nedir?

- 7 yıldır öyle bir spor yaptım ki... Bana soruyorlardı “Olimpiyatlara mı hazırlanıyorsun” diye. Yerlerde süründüm. Belli bölgelere öyle yağlar oturmuştu ki zamanında. Vücut hatlarımda problem vardı. Popomu, bacağımı beğenmiyordum. Çok ciddi hocalarla çalıştım. 7 yıl günde 2 saate varan çalışma yaptım. Şimdi günde 20 dakikayla koruma yapıyorum.

BEN HİÇBİR ZAMAN KAFA KOPARICILARDAN OLMADIM

Ünlü kadınların çoğu “Ancak kendi seviyemde bir erkekle birlikte olurum” diyor, daha çok işadamlarıyla aşk yaşıyorlar. Ama sizin aşk konusunda mevki takıntınız yok gördüğümüz kadarıyla. Nedir sizin farkınız?

- Hiçbir zaman kafa koparıcılardan olmadım! Ben kendi paramı kazanıp, kendi paramı harcamayı çok severim. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok. Hayatımıza soktuğumuz insanların da garantisi yok. Bunlara bel bağlayarak yaşamak çok kötü. Maddiyat uğruna birinin tutsağı olmanın, yarı açık cezaevinde yaşamaktan farkı yok bence. şekilci değilim. Ben ilk çıktığım zamanlarda “ızmirli bir işadamıyla birlikte” diye haberimi yaptılar. Hemen aradım. “Yalan haber bile yapacak olsanız ‘ızmirli bir çocuk’ deyin” diye tepki gösterdim. Beni olmadığım bir şekilde yansıtamaz kimse! Ben tezgahtarlıktan geldim. ıstesem o adamlara ulaşırım, o adamlarla olurum. 20 yaşında öyle biriyle evlenir, albümümü de ona yaptırırdım. Bu kadar çileler çekip, 28 yaşında albüm çıkarmazdım.

Ziynet Sali “Sopa şarkısını ilk ben okudum” dedi, bir de Sinan Akçıl’la sizin ilişkiniz olabileceğini söyledi. Doğru mu?

- Doğru, ben “Sopa”yı ilk Ziynet’in sesinden dinledim. Sinan bana dinletmeden önce demo’yu ona okutmuş. “Hande gibi okusana” demiş. Ziynet de benim havamda okumuş. Ama diğer konuyla ilgili herkes her konuda yorum yapmaya bayılıyor. Bizler sadece şarkılara yorum yapalım.

Gerçekten Sinan Akçıl’la bir ilişkiniz olsa bunu söyler misiniz?

- Böyle bir şey yok ama olsa söylenirdi. Bunun bu kadar skandal haline getirilip konuşulması beni rahatsız ediyor. Albümüm yeni çıktığında da Can Tanrıyar’la birlikte diye haber yaptılar. Benim bir sürü ünlü arkadaşım var. Onlarla dışarı çıkamayacak mıyım?

Kadir Doğulu’yla yeniden bir araya gelme şansınız olabilir mi?

- Cevabını bir tek Tanrı bilir. “Hayır” desem de, “Evet” desem de yalan olur.

Bütün kapılar kapandı mı?

- E kapandı tabii. Çünkü iyi olmadı arkadan çıkan yazılar ve hareketler. Güzel hatıraları suya gömdü. Ama insanız hepimiz. O yüzden ne olacağı belli olmaz. Fakat benim böyle bir niyetim yok. Bunu biliyorum.

Haberin Devamı


EVLİ İNSANLAR, BEKARLAR KADAR İYİ MÜZİK YAPAMAZ

Özel hayatımda sadece ve sadece müzik var. “Kariyer de yaparım, aşk da” diyorlar ya. Yok öyle bir şey. Ben inanmıyorum. Sadece müzikle evli olursan, müzik sana o kadar karşılık veriyor. Müziği evlilikle yürüteceğine inanan, bence iyi müzik yapamaz. Evliyken yaptığınız müzikle, bekarken yaptığınız müzik arasında enerji farkı var. Evli kafasında daha sakin ve durağan müzik yapıyorsunuz. İçinizde fırtınalar kopması için evli olmayacaksınız. Eş tercihimi müzikten yana kullandım.

DEMET ARTIK BENİM KIZ KARDEŞİM

Tanıdığınız tek Demet, Demet Şener’di. Peki Demet Akalın’la nasıl tanıştınız?


- Medya sağ olsun! Aslında biz yıllar önceden tanışıyoruz Demet’le. İlk albümünden sonra ara vermişti. Ben ona hep “Albüm yap” diyordum. Sonra bir şekilde gıcık olduk, birbirimize salladık durduk. O süre içinde karşı karşıya da gelmedik hiç. Sonra bir gün gazetede Demet’in resmini gördüm. Artık antipati duymadığımı fark ettim ona. Bir radyo programında sordular “Söz yazıyorsunuz. Demet Akalın’a da yazar mısınız” diye. “Tabii canım ona karşı negatifliğim geçti” dedim. O da duymuş, çok hoşuna gitmiş. Bir televizyon programını aradı. Telefonda konuştuk, gülüştük. “Haydi buluşalım” dedik. O gece buluştuk. Döktük eteğimizdeki bütün taşları. “Çocukluk yaptık” dedik. Sarıldık, öpüştük. Ertesi gün beni aradı, “Önder bana evlenme teklif etti” diye. Böyle bir anda kız muhabbetine dönüştü iş. şimdi artık kız kardeşim o benim. Kavgalarımız ne kadar gerçekse, barışmamız da o kadar gerçek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!