Dilek DALLIAĞ
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2008 00:00
"Sözün Bittiği Yer" adlı yeni albümünü kısa süre önce piyasaya süren bağlama sanatçısı Ahmet Koç, akıllardaki "bağlamacı" imajından şikayetçi...
Bu enstrümanı çalanların yıllarca hor görüldüğünü söyleyen
Koç, "Ben bağlamacı profilini değiştirdim, ama rakibim yok. Çünkü enstrümantal müzik yapanların önünü ben açtım" diyor.
Sözün Bittiği Yer adı nereden geliyor?- Sözün bittiği yerde saz, müzik başlar. Sazın başladığı yerde de Ahmet Koç vardır. Çünkü ben hayatını müziğe adamış bir sanatçıyım.
Size virtüöz denilebilir mi?- Estağfurullah. Ama yaptığım albümlerle Türkiye sınırlarını aştığımı düşünüyorum.
Size bir de "Bağlamanın asi çocuğu" diyorlar...
- Asiyim, çünkü var olanla yetinmiyorum. Kendimi daha çok geliştirmek istiyorum. Müziğimi iki evreye ayırıyorum. İlki "Yedi Karanfil"le başlayan, "Yediveren 3", "Yediveren Anadolu" ve "Yol Türküleri" albümleriyle devam eden süreç... Bunlar çok iyi tiraj yapmış albümler. Sonra 2005 yılında yeni bir yolculuk başladı. Çünkü sanatçı yenilenmeli ve var olanla yetinmemeli.
Konservatuvarlısınız, değil mi?- Evet, 12 yıl konservatuvar okudum. Ama çok önemli değil benim için. Konservatuvar size sadece akademik tarafı verir. Önemli olan sizin müzikal yolculuğunuz, ne kazandığınız, ne verdiğiniz... Bugün aynı dönemde okuduğum bir sürü mezun arkadaşım bankada memur olarak çalışıyor. Madem bu işi yapmayacaktınız, o sıraları neden işgal ettiniz?
Toplamda kaç yıldır müziğin içindesiniz?- 15’imde profesyoneldim. Bu işten ekmek yiyordum. Ünlü sanatçıların arkasında çaldım. 25 yıllık profesyonel müzik hayatım var.
Sazı seçmenizdeki sebep nedir?- Bir kere saz bizim milli çalgımız. Gitarist arkadaşlar bile "Babam bana küçükken saz almıştı" diye söze başlarlar. Ayrıca aile geleneği... Bağlamayı 6 yaşımdan beri çalıyorum. Şunu da söyleyeyim; Türkiye’de "bağlamacı" denince hemen kafalarda bir imaj beliriyor: Siyah takımın altına beyaz çorap, yumurta topuk ayakkabı! Bu devir kapanmıştır halbuki... Gitarı omza atıp sokakta havalı havalı gezinmeyi biliyorlar, ama bağlamayla gezebilecek çok az insan var. Çünkü bağlamacılar hor görülüyor.
Siz bu imajı yıkabildiniz mi?
- Bağlamacı profilini değiştirdiğimi düşünüyorum. İnsanlar benim yaptığım albümlerin ardından bağlama çalmaya heveslendi, bağlama satışlarında patlama oldu.
Ama siz farklı bir tarz yarattınız. Yabancı parçaları sazla cover’lıyorsunuz...
- Ben "Bağlama böyle çalınır" demiyorum ki, "Bağlama böyle de çalınır" diyorum. Geleneksel müziğimizi reddetmiyorum, ama bağlamayı evresel hale getirmemiz gerek.
Dünya da yavaş yavaş bağlamayı tanımaya başladı...- Ne kadar güzel bu... Ben 1997’de Şebnem Paker’le Eurovision’a gitmiş ve o "Dinle"yi okurken, arkada bağlama çalmıştım. Yerel enstrümanlarımızın Şebnem’in başarısında büyük payı var. Ben bağlamanın bir dünya enstrümanı olduğunu düşünüyorum. Bana nerelerden mail’ler geliyor bir bilseniz... Trinidad and Tobago diye bir ülkeden mail aldım. Fildişi Sahilleri’nde küçücük bir ülkeymiş. Bana sazı sordular, "Dünya klasiklerini onunla çalmışsınız, ne kadar enteresan bir sesi var" dediler.
Başka hangi ülkelerden mail alıyorsunuz?
- Brezilya, Kuveyt, Çin, Kazakistan, Güney Amerika ve Kanada’dan da mail’ler geliyor. Aslında bir kategoriye soktuğunuzda, benim rakibim yok! Enstrümantal müzik yapan arkadaşların önünü açan benim. Çünkü 1994’te, daha enstrümantal müzik yapılmazken biz "7 Karanfil"i yaptık ve bir pazar oluşturduk. "Albümlerin tirajı düştü, korsan var" diyorlar. Hayır efendim, benim albüm tirajım ikiye katlandı! Kaliteli müzik dinleyicisi var. Onlar için iyi müzik yapmak zorundasınız. Tembellik, şarlatanlık yapmaya, barlarda, pavyonlarda gezmeye hakkınız yok.
Nebil Özgentürk’ün "Türkiye’nin Hatıra Defteri" belgeselinde oynadınızı duydum, doğru mu? - Evet, ben Sinan Çetin’in çektiği bir filmde başrolü üstlendim.
Bir de Yavuz Turgul’un hayatının kaleme alındığı bir belgeselin müziklerini yapacakmışsınız... - O da doğru... Filmde, Yavuz Turgul hakkında konuşan Sezen Aksu’dan, Ajda Pekkan’a kadar birçok ünlü isim var. Bu proje benim için çok önemli, çünkü Yavuz Turgul çok saygı duyduğum bir isim.
Başka projeler var mı?- Albüm çalışmam yüzünden ara verdiğim dizi müziklerine devam edeceğim. Bunun yanı sıra Sibel Tüzün ve Zeynep Casalini’yle konserlerimiz olacak.
Ellerime bir şey olmasın diye spor bile yapamadım
Sazınızın tellerini hiç kopardınız mı? - O kadar sert çalmama rağmen kopmadı. Bir de bizim ellerimiz çok önemli... Konservatuvarda spor yapmamız bile yasaktı. Lisedeyken basketbola başlamıştım, bir ay sonra bırakmak zorunda kaldım.
Neden?
- Arkadaşımın eline top geldi, parmağı kırıldı. Benzer bir kaza yaşar da saz çalamam diye bıraktım. Bir kızım var, ailem bu eller sayesinde ekmek yiyor.