Güncelleme Tarihi:
Evet, ısrarla tekrarlıyorum bu cümlemi.
Aşk samimi mi olmalı, mesafe mi koymalı?
E, bunu sordurmaya kadar getiriyorlar insanı.
Yaşadığım ve çevremde yaşanan ilişkileri görünce, gördüklerim de bu soruyu sorduruyor.
Benim, senin, onun, hepimizin yaşadıkları…
O, bir anda hayatınıza giriyor.
Dünyanız değişiyor.
Yürümüyorsunuz, koşuyorsunuz.
Hatta uçuyorsunuz.
Hüzün büyücüsü size değil, siz hüzne zehirli elma yediriyorsunuz, iksirini aşkınızdan koyup.
Sinsi yalnızlık şeytanı kaçıp gidiyor yalınayak, ardına bile bakmadan.
Dilini bilmediğiniz kaygılarınız, korkularınız bir anda harika bir melodiye dönüşüyor, duygu ve aşk notaları sayesinde.
Sevdayı, tutkuyu yaşamak kalıyor size, ruhunuzun kalp hanesinde.
Tüm incelikleri, güzellikleri, mutlulukları paylaşıyorsunuz.
Her şeyi onunla yaşamaya değer görüyorsunuz.
Aynanızı bulduğunuzu düşünüyorsunuz, ona bakarken ve onu yaşarken.
Birbirinizi çok iyi anladığınızı hatta birbirinizin ruhunu okuduğunuzu…
Sevginizi tutku ve aşk nakışlarıyla birbirinizin kalbine dokuduğunuzu…
Samimiyet, içtenlik, aşk ve şefkat dörtlüsünün tamamladığı özel dünyanızda kendinizi bulduğunuzu sandığınız bir anda…
‘Aşk beni buldu’ dediğiniz anda, sözüm ona aşk diye bildiğiniz o, araya bir mesafe koyuyor.
Bir rüzgar esiyor ve…
Puuufff!
Karşınızdaki kişi öyle bir savuruyor ki kendini, yaşanan anıları hiçe sayarak…
‘Bu muydu’ diyorsunuz.
‘Bu muyduuuuuuu?’
Şaşırıyorsunuz.
Afallıyorsunuz.
Kalakalıyorsunuz.
Kalakalan siz olmuyorsunuz sadece, kalbinizdeki o yoğun sevgiler de…
Yüzünüzdeki çizgiler de…
Öznesi ‘O’ olan cümleler de…
Her şey, her şey…
(***)
Gülseniz mi, ağlasanız mı bilemiyorsunuz.
‘Aşk beni buldu’ dediğiniz, sözüm ona aşk diye bildiğiniz, o, hiç ummadığınız bir anda araya mesafe koyuyor.
Hem de ne mesafe…
Kilometreler metre kalıyor.
Çok sevdiğiniz o kişi, ‘Samimi davranıyor’ dediğiniz bir anda yok olup gidiyor.
‘Kendimi, kalbimi, ruhumu buldum’ dediğiniz anda meğer tuzak kuruyor.
Ama çok hain bir tuzak…
Oysa bu, aşka yakışmıyor, aşka çok uzak.
Ama ‘Sevgilim’ dediğiniz o malum şahıs, ne tuzak biliyor ne uzak…
Ne tutku biliyor ne ÅŸefkat ne de aÅŸk.
Çekip gidiyor.
Yüzüstü bırakıyor.
Kendine yakışanı yapıyor.
Yüzüstü bırakmasının yanı sıra sizi bir anda boşluğa bırakan diğer konu da; onun samimiyet minderine kurulduğunuz, duygularınızı şilte yaptığınız kalbine, şefkat yastığına başınızı koyduğunuz anda aşkın sizi rüyanın en tatlı yerinde uyandırması değil mi?
Eee, Sertab Erener, bu yaz başında bizlere sunduğu şu şarkısının nakaratındaki cümleleri boşuna dolamadı dilimize.
Üstelik doğru, çok doğruuuuuuu…
Ne diyordu şarkıda?
‘Aşk seni bulabilir de, uzakta durabilir de
Samimi oluyor derken mesafe koyabilir de
Bu böyle vurabilir de, ilgisiz durabilir de
Onu sana katıyor derken tuzaklar kurabilir de
Bu böyle!’
Evet, aşk böyle!
Samimi olduÄŸunuz an, aman dikkat!
Mesafe koyabilir de!