Güncelleme Tarihi:
Jacques Brel`in unutulmaz şarkısı ‘Ne me quitte pas / Beni terketme’yi ‘Bana Kitap Al’, Christian Adam’ın ‘Si tu savais combien je t'aime / Seni ne kadar sevdiğimi bilseydin eğer ’ şarkısını da ‘Sütü Seven Kamyoncu’ isminde Türkçeleştiren ve şarkılara ‘atmasyon’ sözler yazarak, kısa zamanda hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip olan üçlüyü hatırlıyor musunuz?
İşte bu üçlü nam-ı diğer ‘BatesMotelPro’, sinema filmleri ‘Patlak Sokaklar: Gerzomat’ ile 16 Mart’ta beyazperdede ilk uzun metrajlı sınavlarını verecekler.
Üç kafadar; Volkan Öge, Tansu Tunçel ve Ömür Cedimağar, ne sinema-televizyon ne oyunculuk ne de müzik eğitimi aldı. Hatta absürt videolarının aksine ‘ciddi’ diyebileceğimiz işlerde çalışıyorlardı. Ömür bir mali müşavir. Volkan, inşaat mühendisiydi, ama şu sıralar metin yazarlığı yapıyor. Tansu ise bankacıydı. O da kurdukları BatesMotelPro Prodüksiyon’da çalışmaları yürütüyor.
BatesMotelPro, çeşitli markalar için viral videolar yapmaya, Türkiye’de viral videoların öncülerinden biri de oldular. Bu çalışmalardan biri de gazlı içecek firması için hazırladıkları Patlak Sokaklar... Beş bölümlük internet dizi olarak başlayan proje ‘Patlak Sokaklar: Gerzomat’ adıyla beyazperdeye taşındı. Film, Türkiye’de beyazperdeye aktarılan ilk viral video olma özelliği taşıyor. Aslında dünyada da pek örneği yok.
İlk sinema filmlerinin heyecanını yaşayan Volkan, Tansu ve Ömür üçlüsü ile ‘Patlak Sokaklar: Gerzomat’ı konuşmak üzere buluştuk. Çok absürt ve fırlama bir röportaj olacak diye beklerken filmle ilgili ilk röportajlarının heyecanı olsa gerek gayet sakin ama çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
FİLMİN FRAGMANI / WEB TV
FİLMDEN KARELER / FOTO GALERİ
Nasıl bir araya geldiniz, BatesMotelPro ekibinin kuruluşunu anlatabilir misin? Ömür Cedimağar, Volkan Öge, Tansu Tunçel
Tansu: Volkan ve Ömür okuldan arkadaş, ama okul zamanı pek samimi değillermiş. Okuldan sonra bir kafede biz Volkan ile tanıştık, kaynaştık. Ömür de benim kuzenim olmasından mütevellit bir araya geldik.
Volkan: Aslında hep bir aradaydık.
İyi gözlem yapıyorsunuz, bunu mizahla birleştiriyor ve absürt videolar üretiyorsunuz. Türk halkı da absürt komediyi seviyor galiba…
Tansu: Sevmeye başladı diyelim, bunda bizim de payımız ufak da olsa vardır.
Volkan: Türkiye’de çok fazla absürt komedi tadında iş yapılmıyor aslında, yapan var da bizlerin çok genlerine işlemiş bir boyutta değil. Ama şu sıralar Leyla ile Mecnun, konuyu tam damarından yakaladı. Bu da bizi sevindiriyor. Çünkü bizim sevdiğimiz kafalar bunlar.
Biz başından beri absürt komedi yapıyoruz, bir şekilde internette kendine güzel bir yer buldu yaptığımız işler. Ama sinema ve televizyonda çok tercih edilen bir tür değil. Biz de çoğu zaman, ‘acaba izleyenler nasıl tepki verir, sever mi yoksa anlamaz mı, güler mi’ gibi sorular geliyor.
Sonuçta internete yapıyorduk, gülen gülsün mantığındaydık.
’HADSİZLİK YARATMIŞ OLABİLİRİZ’
Aslında mesleklerinizi ve çalıştığınız sektörleri ‘ciddi iş’ olarak tabir edebiliriz. Sizinle hiç alakalı değil sanki…
Volkan: İşlerimizin alakasız olması bir ‘hadsizlik’ yaratmış olabilir bizde. Bir sinema televizyon öğrencisi olsanız aptal aptal şeyler yapmak istemeyebilirsiniz. Biz çok kaygısızdık, aklımıza komik bir konu geliyordu, çekiyorduk. İlk başta izleyici kitlemiz 30 kişilik arkadaş grubumuzdu.
İlk videomuz ‘Bana Kitap Al’ çok profesyonel ve akıllıca bir iş değildi, kurgusunu da ben yapmıştım. Videolarımız ilgi görmeye başladıktan sonra ekibi genişletip daha eli yüzü düzgün projeler çıkardık ortaya.
İşlerinizi bırakmayı düşündüğünüz zamanlar oldu mu ya da bu film tutarsa bırakır mısınız?
Ömür: Şu an iş bırakmak gibi bir düşünce yok, ama daha sonra ne olur bilemem. Belki hepimizin BatesMotelPro için çalışması gerekebilir. Zaman gösterecek…
Tansu: Bunu BatesMotelPro’nun ihtiyacı olan efor belirleyecek. Şu an eforumuz işlerimizi idame ettirmeye yetiyor. Belki ikinci, belki üçüncü film yapmak gerekirse o zaman Ömür’ün de işin içinde olması gerekebilir.
Türkiye’de viral videolar yeni yeni gelişiyor. Siz de bunun öncülerindensiniz diyebiliriz. Çok para kazandınız mı bu işten?
Volkan: Çok para kazanmadık. İlk projemizden sonra bir kamera alabildik. Daha sonra çalışmalarımızı yürütebilmek için bir ofis tuttuk. 6 ay önce ise bir kameranın pilini kaybettiğimiz zaman herkes panikliyordu…
Tansu: Minimal bir şekilde kendimizi idame ettirmeye çalışıyoruz.
Volkan: Çok paranın döndüğü bir sektör henüz değil. Yurtdışındaki gibi olsa, o meblağda paralar yatırılsa, daha doğrusu bu paralar yatırıldığında, markalar nasıl paralar kazanabileceğini anlasa, viral videolardan da çok iyi paralar kazanılabilir.
BATESMOTELPRO EKİBİ İLE YAĞTIĞIMIZ SÖYLEŞİDEN FOTOĞRAFLAR
GERZOMAT: GERZEKLİK OTOMATI
‘Patlak Sokaklar’ internet dizisi, hatta viral video olarak başladı. Sinema filmine dönüşmesi nasıl oldu?
Volkan: ‘Patlak Sokaklar’ı, bir gazlı içecek için viral reklam serisi olarak yaptık. Aslında uzun zamandır kafamızda olan bir projeydi, bu marka da projemizi hayata geçirmemiz için kaynak oldu. Bu çalışma için özgün bir dünya yarattık. Dünyamızı Türkiye’de geçen bir Amerikan polisiyesi üzerine kurguladık. Biz bunu beş bölümlük bir dizi olarak başlamıştık, ama devamı da çok şükür sinemayla geldi.
Tansu: Sinemaya geçişiyse şöyle oldu; uzun zamandır video prodüksiyonları yapıyoruz, bu arada da birçok yapımcıdan teklifler aldık ve görüşmeler yaptık. ANS’nin kurucusu, yapımcı ve yönetmen Abdullah Oğuz da bizimle bir çalışma yapmak istiyordu, ama tatlı bir proje denk gelmemişti. Biz, Patlak Sokakları internette yayınlamaya başladık, başarılı da olunca Abdullah Oğuz’a götürdük. O da beğendi. Zaten dünyayı yaratmıştık, hemen senaryo yazıldı ve çekimler hızla başladı.
Adı neden Patlak Sokaklar?
Volkan: Arka Sokaklar dizisinden esinlenme değil. Birkaç kişi öyle sordu, ama isim olarak seçeneklerden biriydi, biz onu seçtik. Kulağa hoş geliyor, komik bir kelime… İnternetteki versiyonu biraz daha 70’lerdi. San Francisco kafasındaydı, eskiden bir dizi vardı; San Francisco Sokakları adlı ondan biraz esinlenmiş olabilirim.
Peki Gerzomat nedir?
Volkan: Gerzeklik otomatı.
Yani...?
Tansu: Yarattığımız dünyada bir makine, kötü adam Jack bu makineyi kullanıyor ve bu cihazla halkı tehdit ediyor. Yine bir gönderme değil, insanlar Türk televizyon programlarını izleyip aptal oluyor gibi bir imada bulunmadık.
Senaryo da size mi ait?
Tansu: Evet, hikaye hepimizin, ama senaryoyu Volkan yazdı.
”SADECE DELİ BEHLÜL VİDEOSUNDA BİR GÖNDERME VAR”
Amerikan polisiye filmlerini ti’ye alma fikriyle yola çıktınız, buna bir de Türk haber bülteni klişeleri ve TV programları eklenmiş gibi geldi bana. Hatta fragmanda gördüğüm kadarıyla Kenan Işık’a da bir gönderme var…
Volkan: Biz esprilerimizi illa Kenan Işık olsun diye seçmiyoruz. Mesela o espri şöyle çıktı; senaryoda öyle bir şey yoktu, ben sadece ‘telefon hakkımı kullanmak istiyorum’ repliği yazmıştım. Senaryoyu okurken Tansu, ‘abi telefon hakkı, yarışmalardaki gibi olsun’ diye zıpladı.
Özellikle bir gönderme yok, telefon hakkının oraya dönmesinden çıkan bir espri. Hep bu şekilde çalışıyoruz, üç kişi başladık, ama şu anda dokuz kişilik bir grubuz, oturup dokuz kişi beraber düşünürken aklımıza geleni söylüyoruz, senaryo da o yönde şekillendiriyor.
Tansu: Özellikle birine sataşalım kafası olmadı bizde. Hiç olmadı.
Volkan: Bir kere oldu.
Hangisinde oldu?
Volkan: ‘Deli Behlül’ videosunda oldu.
Tansu: O da sataşılmayacak gibi değildi. Tamam, pop kültürden etkilendiğimiz doğru. Televizyon ve internetten besleniyoruz, ama özellikle bununla dalga geçelim kafası yok bizde. Volkan’ın da dediği gibi ‘aa şuraya da ufak bir değinelim’ gibi naif bir tavırla yazdık esprileri.
Filmdeki seslendirmeleri Amerikan filmlerinden hatırlıyoruz. Neden dublaj yapmayı tercih ettiniz?
Ömür: Amerikan klişeleriyle dalga geçtiğimiz için ve o tadı daha iyi yakalayabilmek adına o filmleri seslendiren dublaj sanatçıları ile çalışmayı tercih ettik.
Viral reklam projesinde de aynı isimlerle çalışmıştık. Projeyi yukarı taşımak adına onlarında katkısı oldu.
Volkan: Aslında aklımıza ilk dublaj geldi. Bir Amerikan filmi izlerken duyduğumuz ses çok size tanıdık geliyor, ama günlük hayatta kimse öyle konuşmuyor, “bu şekilde konuşsa ne olurdu” dedik ve biz konuşmayalım bunu çıplak sesimizle, filmlerde duyduğumuz o sesler konuşsun.
”BÜLENT SERTTAŞ’TAN DAHA İYİ GENERAL OLAMAZDI”
Rollerinizi anlatır mısınız biraz, sizinle ortak yanları var mı? Nasıl karar verdiniz kimi kimin oynayacağına?
Volkan: Beraber karar verdik, ama ben ilk başta yazarken öyle kurguladım. Çünkü Ömür ve Tansu’ya kötü adamı konduramadım hele Ömür’den hiç olmazdı, çok iyi adam, dünyanın en iyi adamı… Onlar bir birine ortak olarak daha çok yakıştı, bana da kötü adam düştü.
Ben Black Jack’i oynuyorum. Amerikan filmlerinde her zaman, her yerde kötülük yapmaya çalışan bir adam...
Tansu: John yaşlı ve tecrübeli polis modeli, karısından boşanmış, çocuğuyla ilgilenemeyen, mesleki tatminsizliği olan hayattan bezmiş bir karakter.
Ömür: Billy Billy, tecrübe yoksunu, biraz saf, şuursuz, John’la birlikte çalışıyor. Tek motivasyon kaynakları da Black Jack’i yakalayıp, kodese tıkmak.
Oyunculuğunuzla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Oyunculuk konusunda baya bir eksiğimiz var aslında…
Filmin kadrosu nasıl oluştu, Bülent Serttaş’ı nasıl ikna ettiniz?
Volkan: Bülent Serttaş benim aklıma geldi. General düşünüyorduk, ondan daha iyisi olmaz dedik…
Tansu: Bir de dublaj yapılacaktı onu düşündük. Tipi, sesi, üniforması bütünleşti. Güzel bir karakter oldu…
ANS ile buluştuk, konuştuk Doğa (Rutkay), Selin (Demiratar), Kubilay (Tunçer) de dahil oldu. Çalışmak istediğimiz isimlerdi.
KİMSE ÇOK GİŞE YAPAR YA DA BATAR DİYEMEZ
Kendi aranızda çok eğleniyor gibisiniz. Set nasıldı, gülmekten çekemediğiniz sahne oldu mu?
Tansu: Başka film ve dizilerin kamera arkalarını izlerken insanları eğlenirken görüyordum. Bizim de öyle olacak sanıyordum, ama çok soğuktu gülecek, eğlenecek halimiz kalmamıştı. Herkes can havliyle ısınacak bir yer arıyordu, bizim çekimler böyle geçti. Ama 10 yıldır beraberiz ve gerçekten çok eğleniyoruz, bu işler de böyle çıkıyor.
Filmden ne bekliyorsunuz?
Volkan: Biz kısa videolar üreten bir grup olarak, ilk defa 90 dakika gibi bir uzunlukta bir bütünlüğü olan film ortaya çıkarmaya çalıştık. ANS’nin tecrübesi, bizim de oturup bu işe uzun süre kafa yormamız sonucunda şu ana kadar bizim tepkilerimiz; bir sinema filmi gibi bir film ortaya çıkardığımız. Konusu, hikayesi, akışı, trafiği olan bir film.
Güveniyor musunuz filminize ya da gülme garantisi veriyor musunuz?
Volkan: Biz filmimize güveniyoruz. Çok uğraştık ve güzel bir film ortaya çıkarmaya çalıştık. Fetih 1453 gibi konusu güçlü, büyük bütçeli ve gişe garantili bir film olmadığı sürece, kimse Patlak Sokaklar: Gerzomat’a çok gişe yapar ya da batar diyemez. Çünkü Türk seyircisi çok tahmin edilebilir bir seyirci değil.
Ömür: Biz yaptığımız işten memnunuz, çünkü kafamızdaki filmi çekebildik.
Tansu: Bu sahneler filmden sonra çok konuşulur diyebildiğimiz komik sahneler var.
Film tutarsa yeni bir proje olacak mı ya da tutmazsa yine internette videolara devam mı?
Ömür: Tutarsa devam filmleri düşünüyoruz. Patlak Sokaklar olur, başka filmler olur… Onun dışında biz internet için bir şeyler üretmeyi seviyoruz, vakit buldukça internet için projeler üreteceğiz. Çünkü orada kendimizi daha özgür hissediyoruz.
Volkan: İnternet her halükarda devam eder.
Ömür: Patlak Sokaklar: Gerzomat gibi bir prodüksiyon olmasa bile en basitinden bir handycam kurup karşısına geçip, internete yayarız. O kafadan uzaklaşmayız,çünkü bizden bir şeyler üretmemizi bekleyen bir kitle var artık karşımızda.
”BİZ ÇOK DUYGUSAL TİPLERİZ”
Türkiye’de komedi filmleri çok eleştirilir. Sizin bu konuda çekinceleriniz var mı?
Volkan: Her şeyden çekiniyoruz aslında. Biz duygusal tipleriz; internette biri kötü bir şey yazsa ‘neden öyle yazmış ki biz öyle düşünmemiştik’ diye ofiste garip bir hava esiyor.
Şimdiye kadar hiç ciddi bir şey yamadık, hep gülen gülsün mantığıyla düşündük.
Şu an internetten çıktık, beyazperdeye gidiyoruz. Nasıl desem, yaptığımız işten para kazanma ihtimali doğdu ya insanlar biraz acımasızlaşır diye ürküyoruz.
Bir yandan da absürt komedi cesur bir iş, kimisini çok güldürür, kimisi anlamaz. Bir yandan da kendimizi cesaretlendiriyoruz; “Tabi yazacaklar, yapacak bir şey yok” diye.
Tansu: Bizden başka böyle manyak var mıdır bilmiyorum, ama yapılan bütün yorumları okuyoruz, önemsiyoruz.
Tolga Çevik’in ‘Sen Kimsin’i de sizin filminizle aynı tarzı da gibi. O filmle ilgili neler düşünüyorsunuz?
Volkan: Fragmandan gördüğümüz kadarıyla güzel bir çalışma yapmış. Açıkçası bizim için sürpriz oldu. Polisiye ve komedi olması nedeniyle aynı kefeye konabilir gibi geliyor, ama aslında farklı çizgilerde yürüyen iki film. Hayırlısı…
Sizin çok güldüğünüz komedyenler hangisi ya da örnek aldığınız?
Ömür: Cem Yılmaz
Tansu: Absürt komedi çok fazla yapılmıyor ki kimi örnek alacağız. Absürt komedi yeni yeni yayılıyor. Leyla ile Mecnun gibi birkaç proje tetikledi, ama biz bu işe başladığımızda esinlenebileceğimiz kimse yoktu.
Volkan: Tarzımızı biz oluşturduk. Zaten basit bir tarz, onu oluşturduktan sonra özgün olmaya çalışıyoruz.
https://twitter.com/#!/aynuryolcu