Güncelleme Tarihi:
46. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması juri üyeleri, Hillside Su Oteli'nde basın toplantısı düzenledi. Jüri Başkanı Polonyalı ünlü yönetmen Zanussi, İstanbul ve Ankara'daki film festivallerine katıldığını ancak Antalya'ya ilk kez geldiğini belirterek, “Bizim için oldukça etkileyici bir ortam. Bir kuzey ülkesinden gelenler İçin Antalya olağanüstü bir kent” dedi.
Sosyalist sistemin yıkılışının ardından Polonya sinemasındaki değişimleri değerlendiren Zanussi, “ 'Baskı altında sanatçılar daha iyi ürün verir' şeklinde bir görüş var. Bu tıpkı 'aç bırakılmış köpekler sahibini daha iyi korur' bakış açısı gibidir. İkisine de karşıyım” diye konuştu.
Rejim değişikliğinin ardından Polonya sinemasında bazı sorunlar yaşandığını ifade eden Zanussi, ancak aradan geçen 20 yılda tüm bunların aşıldığını vurguladı. Polonya'da kurulan Ulusal Sinema Fonu'na tüm filmlerin gişe, televizyon gösterimi ve DVD satışlarından elde edilen gelirin yüzde 1.5'inin aktarıldığını belirten Zanussi, bu sayede sinemanın güvence altına alındığını söyledi.
Sinemaya yaratılan bu desteğin ABD sinemasının ciddi bir karşı çıkışına neden olduğunu ifade eden Zanussi, “Pazar paylarını kaybetmek istemiyorlar. Polonya'da ulusal sinemanın pazardaki payı yüzde 59'a ulaştı. Fransa'dan sonra en yüksek ikinci oran” dedi.
Vahşi kapitalizmin tüm toplumlar üzerinde egemen olduğunu ve bunun ciddi sorunlara neden olduğunu dile getiren Zanussi, bunun sinema için çok iyi malzeme olduğunu belirtti. Zanussi, “Sinema, vahşi kapitalizmin yaralarını beyaz perdeye yansıtıyor. Bu sorunları tartışan çok önemli bir platform oldu. Özellikle Balkanlar'dan Kafkaslara olan bölgede sinema açısından çok iyi bir dönem yaşıyoruz” diye konuştu.
Orta ve Doğu Avrupa'daki filmlerin bazılarının, toplumsal değişimin yansıttığı yoksulluğu ve adalet yoksunluğunu yansıtan karamsar filmler olduğunu vurgulayan Zanussi, diğer yandan da 'vahşi düzenin parçası olmak istemiyoruz' diyen gençlerin isyanını yansıtan umut dolu filmler çekildiğini kaydetti.
ABD'li yapımcı ve belgesel yönetmeni Stephen Ashton da, HD kameraların ucuzlamasıyla gençlerin diledikleri filmleri yapma olanağına sahip olduklarını dile getirdi. Ashton, “Birçok yeni yönetmen sinemaya katılıyor. Her meslekten insanlar kendi düşüncelerini sinemaya aktarma imkanı buluyor” dedi.
ABD'de kendi organize ettiği bir festivali bulunan Ashton, “Sinemanın yerelleştiğini hissediyoruz. Kökleri kendi toplumunun derinlerine gömülmüş o köklerden beslenmiş filmlerin ayağı yere basıyor” diye konuştu.
Pelin Batu da, sinema açısından 'kötümser' olduğunu belirterek, “Kendimi iki dünya arasında sıkışmış hissediyorum. Bir tarafta kendi sinemasını yaratmaya, ayakta kalmaya çalışan bir genç kuşak, bir tarafta da ticari kaygılarla film yapanlar var” dedi.
Canan Gerede de, Batu'ya katıldığını belirterek, “Ben de Pelin kadar mutsuzum. Pazar tamamen ticari sinemanın kontrolünde. Yaratıcı şeyler yapmak isteyen gençlerin olanakları çok sınırlı” diye konuştu.
Festivalin ulusal uzun metraj yarışmasında 8 yönetmenin ilk filminin yarışacağını belirten bir gazetecinin, “Bu kadar umutsuz olmamak lazım” sözleri üzerine Canan Gerede, bu filmlerin bütçelerini incelemek gerektiğini söyledi. Gerede, “Ya Kültür Bakanlığından bütçe aldılar, ya bir ev sattılar ya da babalarından para istediler” dedi.
Pelin Batu da, bazen zorlukların çok ciddi sanat ürünleri yaratabileceğini belirterek, şöyle konuştu:
“Kötülüklerin, zorlukların sürekli önümüzü kestiğini öne sürerek aynı yerde sayma tehlikemiz var ama bu yönetmenler bakalım ikinci filmi yapabilecekler mi? Kariyerim boyunca ilk film yapan birçok yönetmenle çalıştım ama şu anda ortalıkta yoklar. Çünkü varlarını yoklarını o filme adadılar ama geri dönüşü olmadı.”
DİĞER ALTIN PORTAKAL HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN;
ALTIN PORTAKAL'DAN RENKLİ GÖRÜNTÜLER - FOTO GALERİ
ÜNLÜ YÖNETMEN THEO ANGELOPOULOS ALTIN PORTAKAL'DA
TÜRK SİNEMASI MASAYA YATIRILDI
HALİT REFİĞ İÇİN UÇAK KALDIRILMASINI KABUL ETMEDİLER
KADİR İNANIR'DAN SİYASİ AÇIKLAMALAR
RAHİBE VE MÜEZZİNİN AŞKINA BÜYÜK İLGİ