Güncelleme Tarihi:
Son dönemin en heyecan verici kitaplarından biri ‘Yakınafrika’. Kitap Senegal’de geçiyor. Senegalli sözlü tarihçi Boubacar, Fransa’daki eğitimini tamamlayıp Avrupa gördükten sonra ülkesine dönüyor. Zengin bir eve mürebbi olarak giriyor. Evin çocuğunu eğitirken ablasına da âşık oluyor. Hayat onun için yoluna girdi derken Boubacar, ‘Dakar Canisi’ne dönüşüyor. Hikâyesini de Batı’dan gelen Fransız gazeteciye anlatıyor. Eleştiri dozu yüksek, düşündürücü, iddialı bir kitap. Ve yazarı, hayatında hiç Senegal’i görmemiş Süreyyya Evren. Gelin hikâyeyi ondan dinleyelim.
İlk soru elbette, neden Senegal’de geçen bir roman yazdınız olacak?
2014’te bir konferans için ilk kez ABD’ye gittiğimde bir şey bana çarptı. Yüzyıllar öncesinin Atlantik köle ticaretinin bu ülkeye ilk kez ayak basanlara nasıl hâlâ değebildiğini gördüm. Ansızın konferans notları almak için yanımda götürdüğüm deftere kahramanların S1, S2 ve M1 gibi isimlere sahip oldukları bir Senegal romanının notlarını almaya başladım. Senegal evreninin içinden hayal etmeye başlayacaktım. Ülkesini, kültürünü önemseyen Senegalli gençler doluştu zihnime. Afrika’nın en batı noktasındaki Senegal’in köle ticaretinde kritik rol oynamış limanlara ev sahipliği yaptığını bilerek mi o günlerde giriştim bu işe, yoksa ABD’deki ortamda bu bilgi havadaydı da sokakta yürürken mi soludum emin değilim...
Hiç Senegal’e gitmediğinizi biliyoruz, kahramanları ve roman mahallini oraya taşırken neleri araştırdınız?
Senegal’in benim için bir özelliği de bana ‘çok uzak’ gibi gelmesiydi. Dertlerimden biri de uzaklık/yakınlık meselesiydi ve uzak bir yerle yakınlaşarak konuşmaya başlamak merak uyandırdı. Senegal’le ilgili pek çok şeyi araştırdım evet, kara kıta Afrika ile ya da Afrika fikri ve gerçekliğiyle diyelim, hayli yoğun hemhal oldum. Bittiğinde “Nihayet Afrika’dan döndün mü?” diyenler oldu...
Altında büyük bir iddia taşıyan bu mekân seçme kavramı hem coğrafi hem de kültürel özelliklerden arınarak evrensel bir romanın nasıl yazılacağına dair bir gönderme mi?
Çalışırken, Kemal Tahir’in uzaktan yazdığı Mayk Hammer ciltleri ve Kafka’nın gitmediği kıtayı anlattığı ‘Amerika’sı hep aklımdaydı. ‘Yakınafrika’da çok sayıda seyahat kesişiyor: Başkahramanlardan Boubacar’ın Senegal’den Avrupa’ya, Avrupa’dan Senegal’e seyahatleri, Dakar Rallisi’nin Latin Amerika’ya taşınması, üst düzey bir Japon eskortun Afrika sosyetesinde çalışır olması, dünyayı gezen dandy Nijeryalılar, İsveç’te üzerine işenen Suriyeliler, ‘bir Afrika Easyjet’i’ kurmaya çalışan işadamları...
Boubacar’ın kendine daha ‘iyi’ bir yaşam biçimi yaratabilmek için Batı’da başlayan macerası Doğu’da sona eriyor. Kurguladığı hayatla gerçek hayat kesişmiyor. Coğrafya kader midir?
Boubacar, Fransa’da okuyup, Londra’lar görüp memlekete döndükten sonra varlıklı bir ailenin malikânesinde mürebbi olarak iş bulduğunda edebiyatımızın Fransız mürebbiyeler geleneğiyle de bağ kurulduğunu fark etmiştim. Kahramanlarımız bir iş seyahati için Stockholm’e gittiklerinde şu gerçekle yüzleşirler: Batılılaşmış bireyler olarak Dakar’da sohbet ederlerken Stockholm onlara yakın bir yer gibi gelir ama Stockholm’e gidip Dakar’dan bahsettiklerinde Dakar herkese çok uzak gibi tınlar. Coğrafya kader mi? Eğer öyleyse ‘Yakınafrika’ uzak bir kaderle yakınlaşmaya dair olabilir...
Sömürenden gelip sömürülene gidiyor kahraman ve roman. Emperyal güçle sömürgenin hazin buluşması ya da ayrılamaması... Bu politik gerçek hep devam edecek mi?
‘Yakınafrika’da tek bir beyaz kahraman var: Dakar Canisi olduktan sonra Boubacar’ın hayatını kitaplaştırmak için Fransa’dan kalkıp Dakar’a gelen gazeteci. Dakar Canisi olmasa Boubacar ile hiç ilgilenme ihtimali var mıydı?
Dili ve şekli de farklı olan roman bir sözlü tarih uzmanı. Ve kitabın büyükçe bir bölümü bu formda yazılmış. Sözlü tarihi seçmenizdeki amaç neydi? Sözlü tarih, resmi tarihe alternatif olur mu?
Afrika için, Senegal için, sözlü tarih ayrıca önemli. Griot’lar geleneğinden tutun sömürgecilerin sonradan tarih yazımına direnme biçimleri arayışına dek. Boubacar Batılılaşmış bir mürebbi ama aynı zamanda Senegalli bir sözlü tarihçi. Fransız gazeteci bir dizi röportaj yapmaya geliyor, ancak olayları kitaplaştıran da o olacak. Bir olayın nasıl hatırlandığı, o hatırlamanın nasıl işlendiği, olayla anlatısı arasındaki mesafeden bir kudret devşirmenin mümkün olup olmadığı meselesini yazılı ve sözlü tarihyazımlarıyla didiklemenin uzak bir ülkedeki uzak olaylarla yakından sınanması olup biten galiba kitapta.
YAKINAFRİKA
Süreyyya Evren
Doğan Kitap, 2018
310 sayfa, 29 TL.