Güncelleme Tarihi:
Moğolları, ilahi bir mesaj olarak görme geleneği hep olmuştur İslam dünyasında. Sadece ‘İslam Ortaçağı’nı değil bütünüyle insanlık tarihini derinden etkilemiş, çok geniş bir alanda etkili olmuş bir dönemin lideri ve zihniyetini irdelemek önemli bir mesele. Çağ gereği eldeki malzeme ne derece tartışmaya açık olursa olsun yine de en azından yıkımların üzerinden bir sonuca gitmek de mümkün. Çok sayıda Müslümanı katleden, şehirleri yakıp yıkan, İslam uygarlığının öncü konumunu sekteye uğratan bir güçtür sonuçta Moğollar. ‘Avcunda bir kan pıhtısıyla doğduğuna inanılan ve bunun gelecekte dökeceği kanın bir simgesi kabul edilen’ Cengiz Han hâlâ cazip bir biyografi öznesi.
Michal Biran, bir yandan Cengiz Han’ı ortaya çıkaran şartları tartışırken kitabı bambaşka bir eksende ilerletiyor. Bunca yıkıma rağmen, Moğollar nasıl oldu da sonradan ‘yapıcı bir etki’ yarattılar? Bu bağlamda, Moğolları ve ardıllarını niçin İslam tarihi içinde değerlendirmek gerekir? ‘Birçok efsane, mitsel ve folklorik öğe de içeren’ Moğollar, kişisel sadakati akrabalıktan üstün tutarak ve eşitlikçi politikalar güderek bunu nasıl başardılar? ‘Hiç bitmeyen bir kan banyosu ve yıkım sahnesi’ elbette unutulur cinsten değildir. Yazara göre bu tanımlar eksik ve şüphelidir.
Ona göre Moğollar sırf gaddarlık olsun diye gaddarlık yapmadılar. Kitlesel öldürme onların etkili psikolojik silahıydı. Nüfus olarak az sayıda oldukları için yıkım ve insansızlaştırma stratejisini güttüler. Pragmatik olarak acımasızdılar. Her ne kadar muazzam hızla ve kültürleşme olmadan gelmiş olsalar bile dinsel hoşgörü ve kültürel etkileşimde rol oynadılar. Taktik ihtiyaçlar için dini kullanmaktan çekinmediler.
Cengiz Han’ın ölümünden sonra dörde bölünen hanlığın üç parçası Müslüman oldu. Avrasya boyunca her konuda uzman arayan ve ticareti geliştiren İslam-Moğol devletleri, büyük bir insan mobilizasyonuna da hizmet etmiş oldular. İslamın yayılmasına hizmet ettiler. Bu, kurucu lider Cengiz Han’ın zamanla imgesini de değiştirdi. Melundan Muhterem Baba’ya dönüşü sağladı (Nitekim hâlâ Anadolu’da çocuklara Cengiz ismi verilir). Siyasal açıdan da Osmanlı tarihi boyunca bir iktidar efekti olarak belirdi (Ali Cengiz meselesi).
‘Allah’ın sopası olarak nitelenen’ Cengiz yine de hiçbir zaman Müslüman olarak meşrulaştırılmadı. Ardılı hanlıkların Asya çevresinde ürettikleri kültür ise hep göz kamaştırıcı bulundu. Hülagü ve Kubilay Han gibi etkili liderlerin doğuşuna zemin olan bu kök, belki hâlâ bir yerlerde canlıdır. O kökün canlılığını sağlayan kültürel sebepler yanında insanın bitmeyen güç ve iktidar hırsının, Cengiz Han örneğinde, tekil şartlar üzerinden düşünülmesi de hep güncel olacak gibidir.