Güncelleme Tarihi:
Antalya güneşinde yorgunluğunu atmaya çalışan genç bir kadın kaçırılır. Geçmişten gelen bir suç kadının yakasına yapışmış ve kendisiyle alakalı olmasa da 33 yıl önce işlenen bir cinayetin kefaretini ödemek ona kalmıştır. Yıllardır soğumamış bir kinin ve her dakika çoğalan intikam arzusunun kurbanı olan kadını arayan sadece polis de değildir. Üç günlük koşturmacanın içine günümüz teknolojisi de girince olaylar daha da çetrefilli bir hal alır. Tabii bu karmaşık olay akışı da polisiyenin olmazsa olmazı, şaşırtmalar ise işin süsüdür.
Nuray Atacık ilk romanı “Fener Balığı”nda polisiye türünün hemen hemen tüm kalıplarını kullanmış ama tüm bunların yanı sıra yarattığı karakterlerin hayatlarını bir kenara bırakmamıştı. Yazar, yeni romanı “Bukalemun”da da benzer bir şey yapıyor, hatta kaldığı yerden devam ediyor. Türün en büyük sıkıntılarından biri olan karton karakterler yerine; yaşayan, nefes alan, hatalar yapan, düşünen, hisseden, seven ve nefret eden karakterler yaratıyor. Hal böyle olunca da “Bukalemun” bulmaca çözmenin ötesine götürüyor okuru. Kitap, polisiye roman süsü altında bir karakter romanına dönüyor. Bu keskin dönüşe rağmen polisiyenin tüm tatlarını korumayı başarıyor Atacık… “Bukalemun” yazarın ilk kitabı olan “Fener Balığı”nda olduğu gibi merak duygusunu yitirmeden, ama hiçbir anından türün dışına çıkmadan farklılaştırıyor.
Bir üçleme olarak tasarlanan serinin ilk kitabın kahramanı Cinayet Büro Amiri Murat Karasu “Bukalemun”da da direksiyonun başına geçiyor ama bu kez biraz daha farklı. Sadece cinayeti çözmek değil amacı, itibarını da kurtarmak… Karasu, Burdur’da yaşadığı sürgün hayatını ve itibarını kaybetmeyi bir türlü azmedemiyor. Eski günlerine dönmenin yollarını arıyor. Yaşadığı iki yıllık sürgünün ardından İstanbul Cinayet Büro’daki yerini almaya uğraşıyor ama bir yandan da Antalya’da kaçırılan genç kadının peşine düşerek geleceğini riske ediyor.
Şu ana kadar iki romanını okuduğumuz Nuray Atacık, yazarken insanı tanımaya odaklanan bir yazar. İnsanlık durumlarını analiz etmeyi, insanlar ve davranışları arasındaki neden sonuç ilişkisinin derinliklerine inmeyi amaçlıyor. Bu da onu polisiyenin sınırlarından çıkarıp olayların arkasına bakmayı itiyor. “Bukalemun” bu yüzden bir olayın peşinden sürüklenip dedektif ile birlikte düşünmek ve onunla birlikte suçluyu yakalamak isteyen okurların alışkın olmadığı türden bir çalışma. “Bukalemun” daha ziyade insanın karanlık yönlerine eğilmek isteyen okurlar için diyebilirim…
Nuray Atacık, ikinci romanı “Bukalemun”u bir kardeşlik romanı olarak tanımlıyor. Vicdan, intikam, suç ve ceza, nefret ile sevgiye önemli vurgular yapılsa da en çok kardeşlik duygusunun altı çiziliyor.
Bukalemun
Nuray Atacık
Maceraperest Kitaplar, 2019
416 sayfa, 35 TL.