Güncelleme Tarihi:
Fobiler, korkular, korkanın kendisine zarar verir. Elini kolunu tutar. Hayatını, kapasitesinin çok daha altında yaşamasına sebep olur. Derinlik korkunuz varsa mesela lacivert sulara dalamaz, serin ve büyük bir su birikintisi içinde genişlemenin, ferahlamanın ve hem fiziksel hem de zihinsel iyileşmenin tadına varamazsınız. Uçak korkunuz varsa Almanya’daki teyzenizi görmeye gidemezsiniz.
Checkpoint Charlie önünde Doğu Berlin askeri taklidi yapan yarı zamanlı çalışanlarla hatıra fotoğrafı çektiremezsiniz. Ve köri soslu vegan sosise kürdan batıramazsınız. Ve bu belki de çok önemli değildir. Evde oturur patates salatası falan yapar, kitap okursunuz, arkadaşlarınızla buluşup şekersiz Türk kahvesi içersiniz, neyse... Ama bazı korkular, kişinin kendisiyle birlikte korkulana da zarar verir. Hem de ne zarar! Bir komüniteyi, bir toplumu, bir dünyayı aksaklaştırır. Bu sefer korkulanın hayatı eksik ve tatsızdır. Korkulan tetikte, korkudadır.
Homofobi hep vardı, yeni bir şey değil. Üreme teşvikiyle ve ‘benim gibi’ yaşamayan ölsüncülüğün palazlanmaya başladığı vakitlerden bu yana; ‘benim gibi’ yaşamayan ölsüncülüğün palazlanmaya başladığı vakitlerden bu yana yani; yedi, içti, şişti, semirdi durdu.
Şimdi bugün o semirik haliyle sokakları yıkıyor, yaşam alanlarımızı talan ediyor, evlerimizin içlerini, bedenlerimizi, ruhlarımızı alt üst ediyor bu nefret. Görünen ve görünmeyen elleriyle.
Dünyanın bir yerinde eşcinsellerin kazandığı her bir hak yerine bir başka yerinde üç hak yok oluyor. Kaç yıldır Onur Yürüyüşü yapılamıyor Türkiye’de! Bu ülkenin en renkli varoluş gösterisi kaç yıldır yok!
‘SEMBOLİK ŞİDDET’
Sel’den çıkan ‘Homofobi Sözlüğü’ konuya ilgi duyan duymayan herkesin okuması, elinin altında tutması gereken bir başucu eseri. Louis-Georges Tin tarafından titizlikle hazırlanan maddeler Melis Tezkan ve Okan Ürün çevirisiyle Türkçede. Kitabın Fransızca orijinal baskısı 2003 yılında çıkmış aslında. Bütün o ‘İşgal et’ hareketleri zamanı, eşcinsellerin sesini daha iyi duyurabildiği zamanlarda. Sel telif haklarını 2011’de almış, yayını şimdiyi bulmuş, niye bilmiyorum ama neyse ki nihayet çıkmış.
Sözlüğün tek handikapının ‘biraz Fransız’ olduğunu, oraları ilgilendiren daha fazla bilgi olduğunu söylemeliyim ama nihayetinde konu beynelmilel ve bu konuda öğreneceğimiz hukuki, sosyolojik, felsefi bilginin fazlası asla zarar değil.
Bu konuda ne kadar yayın çıksa, ne kadar konuşsak, ne kadar yazsak az.
Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoe tarafından yazılan önsözde dendiği gibi “Dildeki temsiliyetler, hep kullanılan hakaretler ve alışılmış şakalar esasen otoriteyi temsil edenlerin tepkisizliği ve dayanışmasızlığı karşısında yalnız kalan bir kişiyi sarsıp travmaya uğratabilmektedir. Homofobi, davranışların içine işlediğinde ve bir refleks, basit ve acımasız bir ‘oyun’, bazı medya organlarında dahi ‘gündelik dilin’ bir parçası gibi işlendiğinde sembolik şiddettir.” Bir gün bize de böyle belediye başkanları nasip olur mu bilmem ama yaşadığımız toplumda, her türden varoluş biçimine eşit özgürlük alanları açılana dek, kişilerin inandığı biçimde yaşama hakkını savunmaktan, “Buradayız aşkım” demekten başka yol yok.
DERNEKLER:
‘Ve dünyanın ilk gey kitapçısı Oscar Wilde Memorial Amerika’da açılıyor...’
Sadece kültürel çevreden ya da tanışma toplantılarından ibaret olmayan, kamusal alanda çalışmaları bulunan ilk gerçek anlamda eşcinsel mücadele derneği, Alman doktor Magnus Hirschfeld’inkidir. 1868’de Kolberg’de doğan Hirschfeld, tıp eğitiminden sonra sinir hastalıkları ve psişik hastalıklar konusunda uzmanlaşır. Meseleyi tıbbi açıdan ele alarak eşcinsellere karşı kanunlarla mücadeleye soyunur.
Savaş öncesi Fransa önemli bir eşcinsel ‘ortamına’ sahiptir ancak bu her şeyden önce kültürel bir tavırdır. Proust ve Gide okunmaktadır, sık sık salonlara gidilmektedir, ama örgütlü bir hak arayışı yoktur. Bununla birlikte homofobiye karşı durmaya çalışan bir dergi vardır: Inversions 1924’te kurulmuştur. (Sonradan L’Amitie) olur.
Avrupa’nın birçok ülkesinde ve ABD’de varlığını ortaya koyma girişimleri ve kısmen gizli örgütlenmeler başlamıştır. İki savaş arası dönemde Amerikalı gey ve lezbiyenler balolar ve ‘sosyal salonlar’ organize etmektedirler. Özellikle de oldukça rağbet gören Greenwich Village mahallesinin bulunduğu New York’ta özgür bir hava esmektedir.
1950-60 arasında birçok bar açılmıştır ve 1967’de aktivist Craig Rodwell dünyadaki ilk gey kitapçısı Oscar Wilde Memorial’ı açmıştır.