Güncelleme Tarihi:
Acaba insanlığın kaçta kaçı, mutluluğun formülünü arayarak –ve bulamayıp hayal kırıklığına uğrayarak– heba ediyor hayatını? İki gram huzur uğruna nelerden vazgeçiyor? Ya da hiç yapmak istemediği meslekleri bile sonucun iyi olacağına inanarak seneler boyunca yılmadan usanmadan neden yapıyor?
Hayata dair temel soru ve sorunlar gibi görünüyor olabilir bunlar; oysa aslında hepsinin ortak yanıtı fazlasıyla basit ve göz önünde: Mutlu olma ihtiyacı. Ve mutluluk... Eh, içimizde değilse de, çok dışarıda, ta uzaklarda da değil. Alman yazar Salah Naoura’nın sevimli kitabı ‘Kardeşim Bulunmaz Hint Kumaşı’ da bu zor soruların basit yanıtlarını fark ettirme niyetinde; farklı açılardan, ters yönlerden bakarak.
Anton ve Dilip birer üvey kardeş. Anton Alman, Dilip ise Hint. Anton matematikten hiç çakmıyor, Dilip ise astronomiyi yalayıp yutmuş. Anton ünlü masalları yeniden yazıyor, Dilip’in ise aklı fikri fizik kitaplarında. İkisinin tek ortak noktası, büyük ihtimalle yaşları. Ve bu iki kardeş, farklılıklarının doğurduğu enerjiyle, huzur dolu, paylaşımcı bir yaşamın tadını çıkarmaya hazırlanıyor.
Ancak hayata bakışı bu iki kardeşle sırt sırta farklı olanlar da var elbette. Öncelikle, babaları. “Matematiği iyi olmayan, hayatta ilerleyemez” lafını kendine ilke edinmiş bir bankacı. Okul ve derslerde (ve bir de futbolda) başarılı olmanın, dünyadaki en önemli şey olduğuna körü körüne inanmış; zaten dediğine göre, onun matematiği her zaman on numaraymış. (Bu sadece bir iddia tabii.)
Fakat babanın da bir zıddı var: babası. Sistemden alabildiğine kopuk, hayatı boyunca gezmiş, hurda eşyaları toplayıp onlardan heykeller yapan, özgür ruhlu bir dede. İki kardeşin en büyük dayanağı ve akıl hocası.
Arada kalan onca hayat görüşü ise çatışmanın altında ezilip büzülüyor. Sistemin çarkları içinde makine yağı görevi görmek mi daha iyi, yoksa istediğin yolda yürüyebileceğin özgür bir yaşamın neferi
olabilmek mi?
Tümüyle böylesi zıtlıklar üzerine kurulu roman, bu farklılıkların gücüne yürekten inanmış satırlara sahip tabii ki. Çözdüğü problemlerin sağlamasını yapıyor sürekli. Her cümle ve diyalog, toplum tarafından ‘doğru’ olarak addedilen şeyin karşısındakini de eşit seviyeye yükseltmeyi amaçlıyor. Mesela babası Anton’a, okulda başarılı olamazsa sonunda “çöpçü olup çıkacağını” söylüyor; ancak tam da yan komşuları çöp toplama işinde ve hem işinden hem de hayatından son derece memnun. Zaten, çöpçü olmanın nesi garip ki?
Yahut da biri sözel, biri sayısal alanda yetenekli iki çocuğun aynı hayatta farklı yollarla başarılı ve mutlu olmasının nesi kötü? Herkesin matematiği iyi olmak zorunda mı gerçekten? Çocukların uçarı dedesi, bu konuda bir-iki kelam ediyor elbette: “İnsanın nereden geldiğinin ve niye burada olduğunun önemi yok. Önemli olan, insanın halinden memnun olması.”
Öte yandan kitap bu ve benzeri soruları, okuruna bir şeyler dikte etme yoluyla yanıtlamıyor; sürekli eleştirdiği şeyi de yapmıyor ve ‘ders verme’ tuzağına düşmüyor. Ana hikâyesinden de hiç sapmıyor. Özünde, ‘iki üvey kardeşin samimi öyküsü’ olarak ele alınabilen konu, karakterlerin düşünce yapıları ortaya serildikçe, usul usul, naif bir yorum hakkı doğuruyor.
Tudem Yayınları etiketiyle yayımlanan ‘Kardeşim Bulunmaz Hint Kumaşı’, ‘doğru’ ve ‘yanlış’ kavramlarını irdeleyen, derinlikli bir çocuk romanı. Ayrıca, hem çocukları hem de büyükleri etkileyebileceği gerçeğini göz önüne alırsak, ’her yaştan okura göre’ tanımlamasını da fazlasıyla hak ediyor.
KARDEŞİM BULUNMAZ HİNT KUMAŞI
Salah Naoura
Çeviren: Ayça Sabuncuoğlu
Tudem Yayınları, 2018
168 sayfa, 20 TL.