Güncelleme Tarihi:
KİTAP FUARINA GİTMEK İÇİN 8 SEBEP
Cem Erciyes
1-HER ŞEYDEN ÖNCE ALIŞKANLIK VAR
30 yıldan fazla oldu. Her kasım ayında, kitapseverler orada buluşur. Eskiden Tarlabaşı’ydı, bir süredir Beylikdüzü. Ne yapıp edip gitmeyen, içeride bir turlayıp kitap almayan, bir panele hiç değilse şöyle bir uğramayan kitapsever, kendini eksik hisseder…
2- İNDİRİMLİ KİTAP VAR
Bütün kitaplar yüzde 20 indirimli. Pek çok okur yıl boyu bu 10 günü bekler. Okuma listeleri oluşturulur, bütçe yapılır ve öyle gidilir. Yıllık kitap alımının önemli bir kısmı fuarda yapılır.
3- TÜRKİYE'NİN BÜTÜN KİTAPLARI VAR
Türkiye’nin en büyük kitapçı dükkanı. Hiçbir yerde bu kadar çok çeşidi bir arada bulamazsınız. Neredeyse satışta olan her kitabı bulmak, karıştırmak, almak mümkün.
4- YAZARLARLA BULUŞUP TANIŞMA İMKANI VAR
Evet o uzun kuyruğu beklemek zor. Ama en sevdiğiniz o çok tanınmış yazarla 1-2 dakika konuşup bir kitabını imzalatmak da ömür boyu hatırlanacak bir tecrübe. Üstelik bütün koridorlar, yayınevi standları, hatta kafeteryalarda başka yazarlarla karşılaşmak mümkün.
5- SÖYLEŞİLER VAR
Panel, söyleşi ve benzeri toplantılar tam bir düşünce fırtınası. Sevdiğiniz yazarları dinlemek, yepyeni fikir ve ilginç tartışmalara kulak vermek mümkün. Bazıları etkinlik salonlarını biraz kestirip gözleri ve ayakları dinlendirmek için kullansa bile durum böyle…
6- BİR KOCA GÜNÜ GEÇİRMENİN EN İYİ YOLU
Özellikle kentin o bölgesinde oturanlar için günü AVM’de geçirmekten çok daha iyi bir fırsat olduğu muhakkak. Ailece hem kültürel bir etkinlik yapmak, hem kitap almak, sergiler görüp kafeteryalarda bir şeyler atıştırmak mümkün.
7- YENİ ÇIKANLAR, UNUTULANLAR VAR
Yayınevleri en yeni kitaplarını öne çıkartır. Fuara mutlaka iddialı 1-2 kitap hazırlar. Dolayısıyla en yeni kitapların olduğu bir yerdir kitap fuarı. Dahası en eski, unuttuğunuz, hatta farkına varmadığınız kitapları orada bulursunuz. Yani yeni keşifler yaparsınız mutlaka. Bazen bir yayınevi bazen bir kitap bazen bir yazar…
8 – METROBÜS DURAĞI VAR
Evet uzak, evet yol uzun sürüyor ama hiç değilse fuarın tam karşısında bir metrobüs durağı var ve bu hattı kullananlar için oturacak yer bulduktan sonrası kolay. Arabayla gelenler sabah erken gelip akşama kalmazsa görece kolay bir yolculuk yapmış olur…
KİTAP FUARINA GİTMEMEK İÇİN 8 SEBEP
Gülüm Dağlı
1- İNDİRİMLER CAZİP DEĞİL
Ben kitaplarımı internetten alıyorum. Aynı ürünü yabana atılmayacak oranda ucuza almanın ve kapına kadar teslim ettirmenin avantajı şahane. Bu durumda neden fuara gideyim? Artık dünya, eski dünya değil. Almak istediğiniz kitabı, herhangi bir internet sitesinden de fuardakiyle aynı fiyata (hatta daha da ucuza) bulabilirsiniz. Fuarda kitapları bedavaya versinler demiyorum, yüzde 60-70 indirim yapsınlar da demiyorum ama yüzde 30'dan aşağısı da pek kurtarmıyor. Unutmayın ki fuara gelenlerin bir çoğu genç öğrenciler.. Fuara katılan tüm yayınevlerine belli bir indirim standartı getirilmeli. Kitabını dışarıda 20 liraya satan yayıncı Tüyap’ta en çok 15 liraya satabilmeli.
2- HAFTA SONU GİTMEK TAM BİR İŞKENCE
Hepimizin işi gücü, okulu var. İlla fuara gitmek istiyorsak, mecburen hafta sonu gideceğiz. Yayınevleri de bunu bildikleri için, popüler yazarların imza günlerini cumartesi-pazara sıkıştırıyor. Hafta sonu yığılmaları, normalde hafta içi gelecek insanları da hafta sonu gelmeye itiyor. Çoksatan yazarlara iki imza günü yapılsa; biri hafta içi, biri hafta sonu olsa, daha iyi olmaz mı?
3- ARABAM YOK
Evden çıkarken söyleyin de arkanızdan su döksünler... Metrobüs zaten tam bir işkence, metro da öyle! Merkezi bölgelerden kalkan servislerin de yalnızca ‘gösteriş amaçlı’ olduğunu düşünüyorum. Her yarım saatte bir servis kaldırılması, o kuyruğu eritmiyor. İnsanlar saatlerce fuara gidecek servise binebilmek için sıra bekliyor. Bu servisler gerekirse 15 dakikada, 10 dakikada bir, insanları balık istifi yapmadan, birbirinin üzerine bindirmeden kaldırılsa; belki ben de giderim. Yoksa bu trafikte, üstelik ayakta dikilerek, onca yol çekilmez! Aynı vakitte Frankfurt Kitap Fuarı'na giderim daha iyi.
4- AYAĞIMIN ALTINDA DOLAŞAN ÇOCUKLAR
Sevgili ebeveynler, kitap fuarı bir çocuk parkı değildir! Yürümeyi üç gün önce öğrenmiş bebeklerinizi kitap fuarına getirerek entelektüel duyarlılığını artırmanız mümkün değil. Allah aşkına, küçücük çocukların orada ne işi var? Bırakın en azından okumayı öğrensin, sonrasına bakarsınız! İlkokul çocuklarına, lise gençlerine hiçbir diyeceğim yok, gelip etrafta koşturmalarını da bir nebze sineye çekebilirim. Ama diyorum ki, belli bir yaşın altındaki çocukların giriş-çıkış saatleri düzenlensin... Sadece okulların giriş yapabileceği belli bir saat aralığı olsun.. Mesela hafta içi 10.00-16.00 arası...
5- ONUR ÜLKE, ONUR YAZAR, ONUR KIL YÜN TÜY SEÇİMLERİ
Bu 'onur' olayının okur nezdinde hiçbir anlamının olmadığı ve asla amaçlanan 'ulvi tanıtım'ın sağlanamayacağı artık anlaşılmalı. Bir hafta öncesinden yapılmaya başlayan onur yazarı röportajlarında artık “Onur yazarı seçilmek size ne hissettiriyor?” sorusu sorulmamalı... Ücra bir konuk ülke ve bu konuk ülkenin bulunduğu coğrafya haricinde hiçbir yerde tanınmayan ve bilinmeyen yazarları, kitapları ilgimizi çekmiyor... Gerçekten çok sıkıcı.
6- YA KARNIM ACIKIRSA? YA SUSARSAM?
Fuarın içindeki kafeteryada satılan yiyeceklere, çoğu zaman alacağınız kitaplardan daha fazla ücret ödüyor olabilirsiniz. Lütfen evden çıkmadan önce bütün zaruri ihtiyaçlarınızı giderin. Karnınızı iyice doyurun, suyunuzu için, kuyruklarda şekerinizin düşmemesi için yanınıza çikolata-şeker falan alın. Geçen sene fuarda su 3 liraya satılıyordu. Haberiniz olsun.
7- KİTAP İMZALATMA İŞKENCESİ
En sevdiğiniz yazarla aranızda 3 metre var. Çok tahrik edici değil mi? İnsanın hemen sıraya giresi geliyor. Hayır, sakın! Lütfen bir kere daha düşünün! Diyelim ki sıraya girdiniz ve o eziyeti çekerek dakikalarca ayakta beklediniz. Sıra size gelince hissettiğiniz o büyük hayal kırıklığına hazır olmalısınız! Bir fotoğraf çektirmek isteyeceksiniz bazen, yazara en derin sırlarını biliyormuş gibi bakış atmak veya basbayağı yüzünü inceleyip “Yahu aslında hiç de kitabındaki kahramana benzemiyormuş” diye geçirmek isteyeceksiniz içinizden... Ama size bir şey söyleyeyim mi? Hiçbirini yapamayacaksınız! Arkada uzayıp giden metrelerce kuyruk bütün isteklerinizi kursağınızda bırakacak. İnsanlar üst üste, yan yana, sırasını kaptırmama derdiyle, bir an önce sizin sıradan çıkıp gitmenizi bekleyecek.
8- KIRK YIL DÜŞÜNSEM AKLIMA GELMEYECEK TUHAFLIKTA KONFERANS KONULARI
İnatla “Kitabımı imzalatacağım” diye sıra beklerken, hoparlörden bir anons duyacaksınız “Umut Yolculuğunda Gençlik ve Edebiyat konulu söyleşimiz Kınalıada Salonu’nda başlamak üzeredir.” Umut yolculuğu filan falan da ne demek oluyor şimdi? Acaba gitsem mi? Gitsem Kınalıada Salonu’nu bu kalabalıkta, bir çocuğu ezmeden bulabilir miyim? Haydi buldum diyelim, söyleşi başlamadan yetişebilir miyim? Değer mi bir ‘umut yolculuğu’na çıkmaya? Delirmeyin! Evinize gidip umut yolculuğuyla ilgili bir kitap okumanız daha mantıklı.