Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu, bir dizi etkinliğe katılmak için geldiği Almanya'nın Essen şehrinde, kaldığı otelde basın mensuplarının, Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlal etmesi, sığınmacı krizi ve yeni anayasa sürecine ilişkin sorularını cevapladı. Türkiye'nin Suriye ile ilgili yeni angajman kurallarını belirlediğini ve bunu tüm dünyaya ilan ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Rus uçağının Türk hava sahasını ihlal etmesiyle ilgili olarak, "Kendi ülkemizin sınırlarının bir başka ülkenin savaş uçağı tarafından ihlal edilmesini asla doğru bulmuyoruz. Eğer angajman kurallarına uyulmuyorsa, bunun gereğinin yapılması da bizim beklentimizdir" diye konuştu.
'TÜRKİYE ELİNDEN GELENİ YAPTI'
Kılıçdaroğlu, Avrupa genelinde yaşanan sığınmacı krizinin çözümün parasal boyuta indirgenmemesi gerektiğini ifade ederek, "Türkiye Cumhuriyeti mülteciler konusunda elinden gelen tüm çabayı göstermiştir. Bütün Avrupa'nın önce bunu bilmesi lazım" ifadesini kullandı. Milyonlarca Suriyelinin aylardır Türkiye'de barındığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Avrupa Birliği'nin (AB) hem Suriye hem de sığınmacılar konuda uzun zaman tümüyle sessiz kaldığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Mülteci sorunu Avrupa liderlerinin ezberini bozdu, işin özeti bu. Ne zaman ki mülteciler Avrupa'ya gelmeye başladı, ondan sonra Avrupalılar 'Neden mülteciler buraya geliyor?' diye seslerini çıkarmaya başladılar" değerlendirmesini yaptı. Sığınmacıların daha iyi yaşam koşullarında hayatlarını sürdürmek istediklerini, Türkiye'yi değil Avrupa'yı tercih ettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer bir kişi ölümü göze almışsa, bir uygar ülkeye gitmek konusunda onun önünde duvarları da örseniz, o ölümü göze almışsa o ülkeye gidecektir. Nitekim geliyorlardır. Akdeniz eğer bugün yüzlerce insanın ölümüne tanıklık ediyorsa, gencecik çocukların ölümüne tanıklık ediyorsa, bu insanların Avrupa'ya gelmek için verdikleri mücadelenin kararlılığını gösteriyor aslında."
Kılıçdaroğlu, "AB ülkeleri tarafından Türkiye'ye para verilip, Türkiye'nin sığınmacılardan oluşan bir toplama kampına dönüştürülmek istenmesini doğu bulmadıklarını" vurguladı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bizim CHP olarak birinci önceliğimiz, Viyana ya da Cenevre görüşmelerinin bir an önce sonuçlanması ve Suriye'deki silahlı çatışmanın sona erdirilmesi. İkinci aşamada da barışın getirilmesidir. Ondan sonraki üçüncü aşamada da bütün mültecilerin kendi ülkelerine geri döndürülmesini sağlamaktır. Asıl paraya bu süreçte ihtiyaç var çünkü Suriye'nin yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Bu süre içerisinde de AB'nin de Türkiye'nin de diğer dünya ülkelerinin de Suriye'ye katkı vermesi gerekiyor."
'MİLLETİN VEKİLİNİ MİLLET SEÇER'
Türkiye'de milletvekillerinin halk tarafından seçilmediğini savunan Kılıçdaroğlu, halkın önüne bir liste konulduğunu ve bunun onaya sunulduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Deniyor ki, 'Bunlara oy vereceksin.' Böyle demokrasi mi olur? Biz bunu kabul etmiyoruz. 'Milletin vekilini millet seçer' diyoruz. Gelin bunun altyapısını oluşturalım diyoruz. Hukuki altyapısını oluşturalım. Dolayısıyla kendi ülkemize de demokrasiyi getirelim. Biz parlamenter sistemden şikayetçi değiliz. Parlamenter sistemi çalıştırmayan yasalardan şikayetçiyiz. O yasaların kalkması lazım" dedi. "Siyasi partiler kanununun değişmesi sonrası parlamenter sistem nasıl olmalı? Cumhurbaşkanı, Başbakan nasıl seçilmeli?" yönündeki soruya Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"Parlamenter sistemde ne ise onun gereği yapılabilmeli. Gerekirse Cumhurbaşkanını halk değil, yine eskiden olduğu gibi parlamento tarafından seçilebilmeli. Bunlar oturulur, konuşulur veya arzu edilirse illa parlamento değil halk seçilsin ise halk tarafından da seçilebilir. Yani bir cumhurbaşkanının seçilmesi halk tarafından veya parlamento tarafından seçilmesi o cumhurbaşkanına anayasayı, hukuku ihlal etme görevi vermez. Cumhurbaşkanı kim tarafından seçilirse seçilsin, anayasal sınırlar içerisinde görev yapmak zorundadır. 'Halk beni seçti, ben istediğimi yaparım'. Hayır efendim, halk seni seçse de istediğini yapamazsın. Başkanı Amerika'da halk seçiyor, Obama istediğini yapıyor mu? Hayır. Yarı başkanlık sistemi Fransa'da var, istediğini yapıyor mu başkan? Hayır. Almanya'da Alman Cumhurbaşkanı istediğini yapıyor mu? Hayır, öyle bir şey yok. Herkes hukuk kuralları içerisinde hareket etmek zorundadır. 'Halk seçti, ben istediğimi yaparım', böyle bir kural dünyanın hiç bir tarafında yok".
'12 EYLÜL YASALARI TAMAMEN DEĞİŞMELİ'
Yeni anayasa sürecine ilişkin görüşlerini de açıklayan Kılıçdaroğlu, bir ülkenin rejimini o ülkenin özellikle tarihinin belirlediğini ve Türkiye'nin yaklaşık 200 yıllık bir parlamento deneyimi olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de parlamenter sistemin şu an çok iyi çalışmadığını da ifade ederek, "Neden iyi çalışmıyor? Çünkü 12 Eylül, 12 Mart döneminde çıkan yasalar parlamenter sistemin çalışmamasının ana nedenini oluşturuyor" diye konuştu.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nu, "Türkiye'yi darbe hukukundan arındırma komisyonu" olarak adlandırdıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Eğer böyle bir komisyon kurulursa, parlamenter sistemin rahat çalışabileceği, sorun yaratmayacağı bir zemini, bir hukuki altyapıyı hep birlikte oluşturabiliriz. 12 Eylül döneminde çıkan yasaların tamamen değişmesi gerekiyor. Özgürlükçü ve birinci sınıf demokrasi açısından."
Kılıçdaroğlu, anayasanın değiştirilmesine ilişkin hep aynı örneği verdiğini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu darbe yasasının basınla ilgili kısmında şöyle yazar: 'Basın hürdür, sansür edilemez'. Yeni anayasa yazdığınızda ne yazacaksınız? Aynı şeyi yazacaksınız: 'Basın hürdür, sansür edilemez'. Peki Türkiye'de bugün basın hür mü? Hayır. Haber yaptı diye gazeteciler hapiste mi? Evet. Bazı gazetelere el kondu mu? El kondu. Yönetimlerine kayyum atandı mı? Kayyum atandı. O zaman 'Basın hürdür sansür edilemez' anayasa maddesi fiilen çalışmıyor. Çalıştırmayan unsurlar nedir? Çalıştırmayan unsurlar da 12 Mart, 12 Eylül döneminde çıkan yasalardır. Biz diyoruz ki; eğer siz gerçekten Türkiye'ye birinci sınıf demokrasiyi getirecekseniz, buyrun gelin Türkiye'yi darbe hukukundan tamamen arındıralım. Almanya'da ne varsa, Japonya'da ne varsa, Amerika'da ne varsa, Fransa'da, İngiltere'de ne varsa, birinci sınıf demokrasi, insan hakları ve özgürlükler açısından ne varsa gelin kendi ülkemizde de aynısını gerçekleştirelim. O zaman göreceksiniz ki, parlamenter sistem zaten çalışacaktır."
Öte yandan Kılıçdaroğlu, basın buluşması öncesinde Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir’le çalışma kahvaltısında bir araya geldi.
Basın toplantısı sonrasında da Kılıçdaroğlu, Essen'deki temasları çerçevesinde sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve inanç ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu'na toplantıda, Alman Yeşiller Partisi Milletvekili Özcan Mutu da eşlik etti.