Yoncimik çeyrek asrı devirdi

Güncelleme Tarihi:

Yoncimik çeyrek asrı devirdi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2005 00:00

Pop müziğin ünlü ismi Yonca Evcimik, geçtiğimiz aylarda 25’inci sanat yılını kutladı. Evcimik, dansçılıktan müzikallere, şarkıcılıktan oyunculuğa kadar, sanatın hemen her dalına dokunan bu çeyrek asrı, albümündeki fotoğraflar eşliğinde Kelebek’le paylaştı.

Annem beni erkek çocuğu diye doğurmuş. Ben de ona bir erkek çocuğunu hiç aratmamışım! 2.5 yaşında beni sokağa bırakmadığı için babaannemi mutfağa kilitleyip, parka kaçarmışım. 4 yaşında ise oyuncak bebeğimin elbiselerini ütülemek isterken evi yakmışım. Ama daha ilkokula gitmeden, ne yapmak istediğime karar vermiştim: Dans etmek ve şarkı söylemek istiyordum.

SANATÇI DOĞULUR

İlkokul birinci sınıfa geldiğimde kendimi zorla bale kursuna yazdırdım. Sahnede hem şarkı söyleyip, hem de dans ediyordum. Dolayısıyla ben, sanatçı olarak doğulduğuna inanıyorum. İlkokuldan sonra konservatuvar imtihanlarını kazandım ve yine klasik bale eğitimime devam ettim. 1976 yılında Garanti Bankası Çocuk Tiyatrosu, ‘Sevimli Hayalet’ diye bir oyun düzenliyordu. İlk paramı bu oyundan kazandım. Hatta o dönemde, küçücük bir çocukken turneye bile gitmiştim.

1979’da Türkiye’de müzikaller dönemi başladı. İlk müzikal de ‘Yedi Kocalı Hürmüz’dü. Ayten Gökçer oynuyor, Devlet Opera ve Balesi sanatçıları da dans ediyordu. Ailemle birlikte Açıkhava Tiyatrosu’na gösteriyi izlemeye gitmiştim. Ben onları izledikten bir hafta sonra, oyunda dans eden bir arkadaşım aradı. İzmir Fuarı’nda oyunun turnesi olduğunu, fakat Devlet Opera ve Balesi açıldığı için bazı dansçı arkadaşların gösteride yer alamayacağını, benim gidip gidemeyeceğimi sordu. Heyecandan ölüyordum. Rahmetli babamla birlikte Egemen Bostancı’nın Taksim’deki ofisine gittik. Dansçı kadrosuna seçildim. Üç gün sonra da o dev kadroyla birlikte İzmir’e turneye gittim. O günden sonra Şan Tiyatrosu yanana kadar bütün müzikallerde yer aldım. Öyle ki herkes beni Adile Naşit’in kızı zannediyordu.

HABABAM SERİLERİNDE ESKİ TAD YOK

Şan Tiyatrosu yandıktan sonra ‘Yasaklar’ oyunuyla beraber Devekuşu Kabare Tiyatrosu’na başladım. 88 yılına kadar dört yıl, Devekuşu’nun bütün müzikallerinde sahneye çıktım. En son ‘Deliler’ oyununda rol aldım.

Aynı yıllarda Ertem Eğilmez’in, ‘Hababam Sınıfı Güle Güle’ ve ‘Kızlar Sınıfı’ filmlerinde oynadım. Çok eğlenceliydi. Şimdi Hababam serilerinin yeni versiyonları çekiliyor. Fakat ben, yeni çekilenlerde eskinin tadının olduğunu düşünmüyorum.

Devekuşu Kabare’deki müzikaller bitince, Gülhane etkinliklerinde Mehmet Ali Erbil ile sunuculuk yapmaya başladım. Bu arada bir yolunu bulup Şahin Özer ile tanıştım. Şahin Bey’e pop tarzında bir albüm yapmak istediğimden bahsettim. Şahin Bey, bir yıl boyunca beni oyaladı. Ancak inadım karşısında pes etti ve ilk albümüm ‘Abone’yi hazırladık.

Abone, ilk 2.5 ay hiç satmadı. TRT-2’deki Yarım Elma adlı TV programından sonra ise patladı! 2.5 milyon sattı albüm.

DİZİ YAPMAYA KORKUYORUM

Benimle birlikte müzik şekli, sahne şovu değişti. Yani benim yaptığım bir başlangıçtı. Bu konuda mütevazı olmak istemiyorum. Birilerinin bir şeyleri yapması lazım ki, kapılar açılsın! Ben dans ettim, şortumu giyip şarkı söyledim, single çıkardım. Türkiye’de ‘Single yapacağım’ dedim, Unkapanı’ndakiler, ‘Ne gıl yapacaksın’ dedi. Üç ay single listelerinde tek başıma durdum. Sonuç olarak bir takım yenilikleri getirmiş olmak, müzik soundları denemiş olmak beni mutlu ediyor.

Bir tane dizi film çevirdim, o da Çılgın Bediş. 17 defa yayınlandı ve her defasında da reyting sıralamasında ilk üç içinde yer aldı. Bu dizi o kadar başarılı oldu ki, yeni bir şeyler yapmaya ödüm kopuyor. Çünkü çocuklar hala beni sokakta, ‘Çılgın Bediş’ diye tanıyor! Her yıl birkaç tane dizi film ya da sit-com teklifi geliyor. Çok emin olmadıktan sonra yapmak istemiyorum. Ama günün birinde bir sürpriz yapabilirim.

Çocuk istiyorum

Son dört yıldır ciddi bir ilişki yaşıyorum. Bu dünyanın içinden birisi değil. İlişkimizi kendi içimizde yaşıyoruz. Günün birinde bir çocuğum olursa onun için evlenebilirim. Son birkaç yıldır çocuk istemeye başladım. Belki de görevim anne olmak değil, onu da bilmiyorum ki! Bu işler kader, kısmet işidir.

Çiftliğimde resim yaparak dinleniyorum

En büyük hayallerimden biri olan Yonca Evcimik Kültür ve Sanat Merkezi’nde bu yıl üçüncü yılım. Orası özel bir konservatuvar gibi. Umarım manevi olarak da karşılığını alırım. Özlem duyduğum bir şey daha vardı: O da içinde kedilerin, köpeklerin, bir sürü hayvanın bulunduğu bir çiftlik evi. Onu da Bodrum’da gerçekleştirdim. Birkaç hafta sonra oraya gidip, bir süre dinleneceğim. Ben sahne dışındaki hayatımda çok keyifli şeyler yaşıyorum. Mesela resim yapıyorum. Dikkat ederseniz evimin her yerinde melekler vardır. Dolayısıyla kanat takıntım, tualime de yansıyor.

n Hem dans edip hem şarkı söylerdim

Klasik bale eğitimine ilkokul birinci sınıfta başladım. Bütün oyunlarda ben sahne alırdım. Benden sadece dans etmem istenirdi ama ben hem dans edip, hem de şarkı söylerdim.

n Bana dalağı düşük derlerdi

Oyun sırasında çok gülerdim. Ben gülünce sahne durur, bütün seyirciler de benimle birlikte gülerdi. Çok gülenlere ‘dalağı düşük’ derlermiş. O yüzden de bana hep ‘dalağı düşük’ derlerdi.

n Biz aile gibiydik

Karmen Müzikali’nde Nükhet Duru ile sahneye çıkıyordum. Orada küçük Karmen’i canlandırıyordum. O zamanlar müzikaller boyunca aile gibiydik. Arkadaşlıklarımız sahiciydi!

n Seksilik artık malzeme oldu

Kısacık şort giyip, yırtık pantalonla çıkmam olay olmuştu. Ama bu, şovun parçasıydı.

Oysa şimdi seksilik malzeme olarak kullanılır oldu. İşin çivisi çıkmış durumda.

n Aynaya hiç bakmam

40 yaşındayım. Dişlerim dışında hiçbir estetiğim yok. Bu durum biraz da genetik. Dansçı olarak yetişmiş olmam, vücudumun adaleli olmasını sağladı. Zaten ben kendimle barışığımdır, aynaya bile bakmam.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!