'Yol' ısmarlama bir filmdi

Güncelleme Tarihi:

Yol ısmarlama bir filmdi
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 20, 2008 00:00

Erden Kıral, Altın Portakal alan Hande Ataizi'ne torpil yaptığı iddialarına ilk kez yanıt verdi.

Haberin Devamı

"Vicdan" filminin setinde görüştüğümüz yönetmen Erden Kıral, 1996 yılında Altın Portakal alan Hande Ataizi'ne torpil yaptığı iddialarına ilk kez yanıt verdi: "Jürideyken onunla ilişkim bitmişti. Çünkü o başka bir dünyaya girmeyi tercih etmişti. Önceki dünyasında ise evet Hande benim arkadaşımdı. Ama sevgilim değildi."
Nurgül Yeşilçay, Murat Han ve Tülin Özen’in başrol oynadığı "Vicdan" filminin yönetmeni Erden Kıral, bomba gibi açıklamalar yaptı. Ünlü yönetmen, kendisinden alınıp Şerif Gören’e verilen ve Cannes’dan ödülle dönen 1982 yapımı "Yol" filmiyle ilgili, "Filme başladığımda kendi uslübumla çalışıyordum. Yılmaz Güney ise kendi uslübunu kuran bir yönetmen arıyordu. Ben onu başaramadım. Çünkü ısmarlama film çekemiyorum. Ve o film Şerif Gören’in de en iyi işidir" diyerek yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

Haberin Devamı

Siz "Vicdan"ın hem yönetmenisiniz hem de hikáye yazarı. "Vicdan"ı sizden dinleyebilir miyiz?- İzmir’de, uzun yıllar birlikte yaşayan bekar bir çift, ilişkilerinde sorun yaşamaya başlıyor. Bir gün sarhoş oluyorlar ve erkek kadına silahını verip, "Beni sevmiyorsan al vur" diyor ve kadın da hiç duraksamadan vuruyor. Bu çok aykırı bir durumdu ve

Yol ısmarlama bir filmdi
doğal olarak ilgimi çekti. Tabii benim filmim, bire bir bu hikáye değil. Ben bu aşkın karmaşık halini aldım, bir yere yazdım. Bir gün de kiremit fabrikalarında çalışmış ve Can Yayınları’ndan öyküleri çıkan bir hikáyeci ile karşılaştım... Hikáyelerini okudum. Oradaki hikáyelerden biri de işte bu filmde Nurgül Yeşilçay’ın canlandırdığı Aydanur ile Tülin Özen’in canlandırdığı Songül’ün öyküsüydü. Tabii bu öykünün bir üçüncü kişisi daha var, o da Murat Han’ın oynadığı erkek karakter. Bu üçlü aşk hikáyesi, ezberi bozan bir hikáye. Tuğla fabrikasında geçen bu üçlü aşk hikáyesi ile İzmir’de gerçekleşen cinayetten yola çıkarak "Vicdan"ı oluşturdum. Filmimizin hikáyesi böyle ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Ezberi bozan bir üçlü aşk hikáyesi anlatacağınızı söylüyorsunuz. Ezber bozma durumundan söz eder misiniz?

- Adam (Murat Han), Songül’ü seçmiş ve evlenmiş (Tülin Özen). Fakat diğer kadına aşık, yani Nurgül Yeşilçay’ın canlandırdığı Aydanur karakterine. Yıllar sonra karşılaştıklarında ilişkiye giriyorlar. Karısı bu durumu öğreniyor. Öğrendiğinde de tepkisi bildiğimiz tipik bir kadın davranışı olmuyor. Tam tersine kocasının ilgisini çekebilmek için eski arkadaşı olan Aydanur ile yakınlaşmaya başlıyor.

Yani hikáyede lezbiyen bir ilişki mi söz konusu?

- Songül, kocasının aşık olduğu kadına aşık oluyor. Ama Aydanur, bu aşka karşılık vermiyor. Sadece anaç davranıyor. O yüzden lezbiyen bir ilişki yok. Aralarındaki tamamen masum bir ilişki. Bu hikáyede önemli olan unsur, iki kadının adamı dışlaması. Sonrasında çok önemli şeyler gelişecek zaten ve film iki ölümle sonuçlanacak.

Haberin Devamı

2005 yılında, Yılmaz Güney’in cezaevine nakledilişini anlatan "Yolda" filminiz vizyona girdi. Fatoş Güney bu filmle ilgili sert açıklamalarda bulunmuş, "Yılmaz Güney ’Yol’ filmini ona çektirmediği için Erden Kıral 20 yıl sonra bu filmle intikam aldı" demişti. Siz bu konuda hiç konuşmadınız. Ne söylemek istersiniz?

- Ne yazık ki "Yolda" burada iyi anlaşılmadı. Oysa Venedik Film Festivali’nde hakkında çok iyi yazılar yazıldı. Bir kere ben Fatoş Güney’e bu açıklamalarından dolayı çok kırıldım. Çünkü beni hiç anlamadı... Üstelik de ben "Yolda" filmini çekerken, Yılmaz Güney’e o kadar çok dikkat ettim ki... Çok fazla dikkat ettiğim için de istediğim gibi hedeften vuramadım. Aslında daha gerçekçi olmalıydım, her şeyi aktarmalıydım. Ne yazık ki onu bile anlamadı Fatoş Hanım...

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea9cc3f018fbb8f88b61fb
Neleri aktarmadınız peki?

- Onun anısına saygı duymaya, onu kırmamaya dikkat ettim. Sadece bunu söyleyebilirim.

Birçok şeyi aktarmadığınız için de Fatoş Hanım filmin gerçekleri yansıtmadığını düşünüyor olabilir...

- Olabilir... Bir de sanırım kendisi de o sıralar Yılmaz Güney’in hayatıyla ilgili bir film yapmak istiyordu. Ben önce davrandığım için biraz kızmış, kırılmış olabilir. Bilemem ki...

Kendisiyle bu konuyla ilgili ya da açıklamalarıyla igili hiç konuşmadınız mı?

- Hayır, hiç konuşmadım.

YILMAZ GÜNEY’E KIRGINDIM

Peki Erden Bey, Yılmaz Güney "Yol" filmini size neden çektirmedi? Neden sizden alıp Åžerif Gören’e teslim etti filmini?Â

- Rahmetliye kırgındım ama film iyi olunca ve Cannes’da ödül alınca, o kırgınlığım kalmadı. EÄŸer kötü bir film olsaydı, gerçekten çok kırılırdım. Benim için filmin sonucu önemliydi ve sonuç iyi oldu. Çok iyi bir film ortaya çıkınca da sesimi çıkarmadım. Neden filmi bana çektirmedi sorusuna ise şöyle yanıt verebilirim; Filme baÅŸladığımda kendi uslübumla çalışıyordum. O ise kendi uslübunu kuran bir yönetmen arıyordu. Ben onu baÅŸaramadım. Çünkü ısmarlama film çekemiyorum. Yılmaz Güney bir ekol yaratmadı. Bir tek Åžerif Gören vardır. Ekol yaratmak için de bir kiÅŸi yetmez... Ve o film Åžerif Gören’in de en iyi iÅŸidir.Â

Haberin Devamı

Yılmaz Güney tarafından "Yol" filminin yönetmenliğinin elinizden alınması kariyerinizi etkiledi mi?

- Tabii ki etkiledi. Benim sinema hayatım bitmişti. Allah’tan bütün dünyada tanınan "Hakkari’de Bir Mevsim" filmini yaptım. O film bana büyük bir kariyer getirdi. Eğer o filmi yapmasaydım, ben bugün sinemada yoktum.

Yılmaz Güney’le vefatından önce bir telefon konuşması yaptığınızdan söz ettiniz. O konuşmada neler geçti aranızda?

- "Hakkari’de Bir Mevsim" filmiyle Berlin Film Festivali’nden Gümüş Ayı ödülüyle birlikte altı ödül aldım. İşte o tarihlerde Yılmaz Güney beni aradı ve "Birisi Türk sinemasında çıkış yapacaktı, bunu da sen yaptın, kutlarım" dedi. Ben de "Teşekkür ederim" dedim ve telefonu fazla uzatmadan kapattım. Çünkü kendisine kırgındım, konuşmak istemiyordum. Ama bugünkü aklım olsaydı, onunla konuşurdum...

Yol ısmarlama bir filmdi
TUNCEL KURTİZ’İ AFFETMEM

Gelelim "Bereketli Topraklar Üzerinde" filminize. Bu filmin de başına çok şey geldi... 1980 yılında gösterime girdi, sonra sıkı yönetim tarafından yasaklandı. Ardından Antalya’da "En İyi Film" ödülünü aldı ama muzır bulunduğu gerekçesiyle ödülü geri alındı. Daha sonra da negatifleri kayboldu... Ve filminizi 28 yıl sonra bulup, sinemaseverlerle buluşturdunuz. Neler söylemek istersiniz?

- Onu yeniden beyazperdede görmek tabii ki beni çok mutlu etti. Çünkü gerçekten benim en sevdiğim filmdi bu film. O kadar büyük fedakárlıklarla çekildi ki! O yüzden filmde büyük bir imece, büyük bir özveri var. İnanılmaz koşulları aştık orada... Film, İstanbul’da gösterildi. O yıl SİYAD’ın bütün ödellerini aldı. Ve Antalya Film Festivali’nde olay oldu... O sırada jürideki herkes devlet memuruydu. Bu yüzden filme Altın Portakal vermediler. Hatta kataloglara "Birinci seçilemedi" diye ibare bile koydular! Bana ve diğer arkadaşlarıma ödül verdiler ama ben de yönetmen ödülünü reddettim. Yıllar sonra Altın Portakal geldi bu filme...

Bu filmin negatifleri İsveç’te ortaya çıktı. İsveç’e nasıl gitti?

- Tuncel Kurtiz ve arkadaşları vasıtasıyla.

Tuncel Bey bu filmin yapımcısı değil miydi?

- Evet... Zaten kendisi de filmin diğer iki Türk ortağıyla birlikte İsveç’te yaşıyordu. Filmi uzun yıllar orada pazarlamaya çalıştılar, olmadı... Sonra 28 yıl sonra film çöpe atılmak üzereyken stüdyo sahibi olan ortaklardan biri beni aradı. Filmin negatiflerinin kendisinde olduğunu söyledi. Ortağı olduğum filmi para ödeyerek geri aldım yani.

28 yıl boyunca Tuncel Bey size bu filmden hiç söz etmedi mi?

- Biz kendisiyle 1980 yılından beri konuşmuyoruz. Film çekimleri sırasında yaşadığım sıkıntılardan dolayı onunla konuşmak istemedim. 28 yıl acı çektim. Ve görüldü ki, bu film çok önemli bir film. İstanbul Film Festival’nin en çok izlenen filmiydi. Büyük bir heyecan yaratmıştı. Neden heyecan verici bir filmdi biliyor musunuz, filmin İsveç’teki ortaklarının dışında burada da iki ortağı vardı. Bu ortaklardan biri bendim. İsveç’tekiler, yani Tuncel Kurtiz ve arkadaşları, benim ortağımla tartışınca adam parasını alıp çekilmek zorunda kaldı. Ben de ortada kalakaldım. Oyunculara, "Evlerinize gidin, kardeşlerinizin, karılarınızın ne kadar bileziği varsa satın" dedim. Hepsi de öyle yaptı. Kimi bankadaki hesabını çekip geldi, kimi altınını satıp. Ben onların getirdikleriyle filme devam ettim. O para da bitince kameranın arkasında çalışan teknik ekip çekip gitti. Bütün oyuncular hem set işçiliği yaptı hem de rol... Yani biz bu filmi oyuncularla tamamladık... Bu kadar emekle çekilen filmi sonra benden kaçırdılar. Böyle bir filmi neden sakladılar, neden düşmanlık yaptılar anlamadım...

Hiçbir fikriniz yok mu bu konuda?

- Gerçekten bilmiyorum. Çünkü bu adamlarla kişisel bir ilişkim de yoktur.

Senaryosu cezaevinde Yılmaz Güney tarafından yazılan "Yol" (1981) filmi, Şerif Gören’den önce "Bayram" adıyla Erden Kıral tarafından çekilmeye başlandı. Ancak Güney daha sonra filmin kendi istediği şekilde çekilmediğini düşünüp yönetmenliğe Şerif Gören’i getirdi. Gören de önceki ekipten bir tek Tarık Akan’ı bırakarak ve senaryosundaki 12 karakteri beşe indirerek filmi yeni bir ekiple çekti. Filmin ham görüntüleri yurtdışına kaçırılarak Yılmaz Güney’in de başında bulunduğu bir ekip tarafından kurgulandı. Cannes Film Festivali’nde (1982) Altın

/images/100/0x0/55ea9cc3f018fbb8f88b61ff
Palmiye, FIPRESCI ve Ekümenik Jüri ödüllerini alan film, Gören tarafından yönetilmesine rağmen "Bir Yılmaz Güney filmi" olarak bilindi.

Hande başka bir dünyayı tercih etmeden önce benim arkadaşımdı

Erden Bey, 1996 yılında Hande Ataizi’nin Antalya’da "En Ä°yi Kadın Oyuncu" ödülünü Yasemin Alkaya ile paylaÅŸmasında sizin çok büyük etkiniz olduÄŸu söylenir. Siz jürideydiniz ve Ataizi’ne torpil mi yaptınız?  Â

- Hande Ataizi’nin hayatındaki en değerli şey, aldığı bu Altın Portakal ödülüdür. Bir kere bunu elinden almamak gerek, çok ayıp olur. Evet ben o tarihte jürideydim, ama jürideyken benim onunla olan ilişkim bitmişti.

Yol ısmarlama bir filmdi
Nasıl bir ilişkiniz vardı?

- Benim arkadaşımdı Hande. Çünkü o başka bir dünyaya girmeyi tercih etmişti ve ben ona yüz vermiyordum. Ondan önceki dünyasında ise, evet Hande benim arkadaşımdı. Sevgilimdi falan demiyorum, arkadaşımdı! Ama yine altını çiziyorum, jürideyken ilişkim bitmişti. Hem Hande hem de Yasemin Hanım bu ödülü oybirliği ile almıştır. Ama bunu polemik konusu yaparak hem bana hem de jüriye çok ayıp ettiler. Jüriye karşı da bizi tatsız bıraktılar. Ben mesela orada Hande’ye ödül vermeseydim, yine alacaktı. Çok iyiydi. İkisi de çok iyiydi. Başka oyuncu bulamadık. Hemen onlara verdik. Paylaştırma fikri de benim değildi. İnanın Hande’nin altığı ödülde torpil yoktur.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!