Güncelleme Tarihi:
O gün bugündür de alternatif tiyatrolar tarafından eserleri sahnelenen Ridley yorumlarına doyamadık gitti... Sıfırnoktaiki’nin birbiri ardına sahnelediği ‘Korku Tüneli’ ve ‘Kainatin En Hızlı Saati’ oyunları geldi önce. Şimdi de Yan Etki’den ‘Cam Yapraklar’... Başarılı rejileriyle tanıdığımız 1987 doğumlu genç yönetmen Sami Berat Marçalı da bu oyunla ilk kez Sıfırnoktaiki dışında bir grupla çalıştı.
İngiliz oyun yazarı Philip Ridley çok yönlü ve üretken bir sanatçı. Öyle ki, eğitimini resim üzerine almış ama fotoğraf, sinema, edebiyat ve müzikle de uğraşmış. Çocuklara ve gençlere yönelik oyunlar da yazan Ridley’in resimleri Avrupa ve Japonya’da sergilenmiş. Henüz öğrenciyken çizdiği karakalem dizisinden ‘Corvus Cum’ adlı bir parça ilk kez gösterildiğinde olay çıkmış. Eserin kaldırılmasını isteyenler dahi olmuş.
Ridley’in farklı disiplinlerdeki işleri bu kadarla da bitmiyor. Hem yazıp hem yönettiği bir kısa ve ikisini kendi oyunlarından uyarladığı, diğerini sinema için kaleme aldığı toplam üç uzun metraj film yönetmenliği denemesi de var.
DOĞRU IŞIK İŞLEVSEL DEKOR KULLANIMI
Faruk Barman’ın kurduğu Yan Etki grubu, Serkan Üstüner’in yönettiği ve sezonun en iyilerinden biri olduğu yönünde yorumlar alan ilk oyunu Yalnız Batı ile adından epey söz ettirmişti. Yan Etki, hâlen sahnelenmeye devam eden ‘Yalnız Batı’nın ertesinde, Philip Ridley’den seçtiği yeni oyunu ‘Cam Yapraklar’da kesinlikle iyi bir iş ortaya koyuyor. Tabii bunda oyunun Sıfırnoktaiki kökenli yönetmeni Sami Berat Marçalı’nın ve iyi oyunculukların payı büyük.
Cam Yapraklar, Philip Ridley’in toplamı sekizi bulan, her oyunu gibi üç metafor üzerine kurulu: Kardeşlik, savaş ve cinsellik. Bu üç metaforu öyle bir yerleştiriyor ki yazar metnin içine, hepsini bir diğeri veya birbirleri ile ilişkilendirebilir; oyundan, hatta bazen yalnızca bir replikten bile bin bir türlü mânâ çıkarabilirsiniz.
Ridley oyunları her zaman keyifli bir seyirlik sunuyor tiyatro izleyicisine, ancak iyi bir rejiyle sunulduğunda elbette. İlk kez Sıfırnoktaiki dışında bir grupla çalışan Marçalı, bu işi iyi becermiş. İkincikat’ın ‘Cam Yapraklar’ gibi bir oyuna dar gelebilecek alanından, doğru ışık ve işlevsel dekor kullanımıyla yepyeni bir mekân yaratmış.
HEPSİNİN HİKÂYESİ FARKLI
Oyun, bir babanın intiharı ile hayatları darmadağın olan bir ailenin ve başta birbirine tezat görünen iki problemli oğlun yaşamına odaklanıyor. Babalarını henüz 10 ve 15 yaşlarında yitiren iki kardeş, artık yetişkin birer erkek. İkisi arasındaki ilişkiye tanık olduğumuz ikinci sahneden itibaren, yaşadıklarından ötürü en çok hasar görenin küçük kardeş Barry (Ulaş Tuna Astepe) olduğunu düşünüyoruz. Kimliği belirsiz bir Hayalet Adam’ı defalarca gömmeye çalıştığı sanrılarını gören alkol bağımlısı küçük kardeşini sakinleştirmeye çalışan Steven (Faik Ergin) ise; aile dengelerini sağlamayı sorumluluk edinmiş, kontrolü elden bırakmayan başarılı bir iş adamı imajı çiziyor. Ama her nedense kardeşinin gözlerinin içine bakamıyor...
Geçen sezon Volt Tiyatrosu’nun ‘Tilt’ adlı oyunuyla, verdiği uzun aradan sonra tekrar tiyatro sahnesine dönen Şerif Sezer’in canlandırdığı anne karakteri Liz ise; “Anamı, babamı, hatta kocamı gömdüm ben, bana bir şey olmaz” diyen bir kadın. Zira, ona olan olmuş. Sevdikleri üzerine attığı her toprakta gerçeklerin üzerini örtmeyi biraz daha öğrenmiş Liz.
Televizyon dizilerinin yanı sıra, seyircisini sonradan bulduğu için ikinci kez vizyona giren İncir Reçeli filmindeki oyunculuğuyla dikkat çeken Melike Güner ise doğal oyunculuğuyla Debbie’ye hayat veriyor oyunda. Debbie, Stev’in geçmişten arta kalan hasarlarını su yüzüne çıkaracak çocuğa hamile olan kadın aslında.
TEK İFADE YOLU OLANI GÖSTERMEK Mİ
Ulaş Tuna Astepe’nin kimi zaman kara mizaha yakın duran yorumları, dram türü bir oyunda seyirciyi güldürmeyi başarırken, Faik Engin oyun boyunca sahneyi bir an olsun terk etmediği bir performans sergiliyor. Cam Yapraklar aynı zamanda, alternatif tiyatroların son dönem sıklıkla kullandığı “göstermeci” üsluplarının tersi bir duruş sergiliyor. Cinsel istismar veya kadına şiddeti sahneye getirirken mesela, şiddetli bir anlatım dilinden uzak duran ve göstermeyip sezdirmeyi yeğleyen bir üslupla, sağlam bir tokatın nasıl çarpılabileceğinin nefis bir örneğini veriyor.
Sami Berat Marçalı
HEM EVRENSEL HEM KİŞİSEL
Çocuklara ve gençlere yönelik oyunlar da yazan Ridley, görsel zekasını kişisel deneyimiyle harmanlayıp hem dünyaya hem de kişilere anlam katan oyunlar yazmayı becerebilmiş. Hem evrensel hem de kişisel olabilen kaç tane oyun yazarı var bilmiyorum. Onun oyunlarını okuyup etkilenmemek mümkün değil. Eğer sahnelemeyi de becerebiliyorsa yöneten kişiler, tadından yenmeyecek bir seyirlik çıkıyor karşınıza. Yüzyılın en başarılı yazarı, belki de ondan sürekli Ridley metinleri ellerimizde dolaşıyor.