Güncelleme Tarihi:
2009 yılında yayımlanan ilk kitabı Kemal’e Eren Kadınlar’dan sonra, Alfa Yayınları’ndan çıkan ikinci kitabı ‘Enver Paşa’nın Sultanı’nı kaleme alan Melike İlgün merakları giderdi. İlgün ile Enver Paşa ve Naciye Sultan’ın dillere destan aşkını kaleme aldığı yeni kitabını konuştuk.
İsteksizce kalktı piyanosunun başından Naciye; korkuyla beklediği an nihayet gelmişti. Üzerine basıp düşmemek için pembe tafta elbisesinin eteklerini toplayarak indi merdivenlerden, küçük bir çocuk gibi. Daha uzun elbiselerle yürümeye alışamamıştı. Büyük salonun kapısının önüne geldiğinde amcası Vahidettin Efendi pencere kenarındaki yazı masasının yanında; Naciye’nin içlerinden birini seçeceği taliplerinin fotoğrafları ise masanın üzerindeydi. Yüzünü hoşnutsuzlukla buruşturarak itti fotoğrafları Naciye, geriye bir tek Enver Bey’inki kaldı. Dikkatle inceledi fotoğrafı. İlkin yukarı doğru kıvrılmış bıyıklarına takıldı gözleri, “Ne değişik” diye düşündü. Sonra biraz yukarı, gözlerine ulaştı bakışları. Nasıl da kendinden emin bakıyordu... Düşüncelere daldı Naciye, Hürriyet Kahramanı’nın zevcesi olmak önünde kimbilir ne kapılar açacaktı? Hafifçe gülümsediğini fark edince mahçup mahçup amcasına baktı, gördü mü diye anlamak için. Görmüştü amcası; anlayacağını da anlamıştı. Naciye Sultan, Enver Paşa’yla sürdüreceği özlem dolu evlilik yaşamının kararını o yazı masasındaki fotoğrafa bakarak almıştı.
ASIL MESLEĞİM YAZARLIK
Melike İlgün’ü Kanaltürk ve Show TV’de sunduğu haber programlarından hatırlıyoruz ama habercilik geçmişi daha eskilere dayanıyor. Kanal E, Kanal 6, Radikal gazetesi, Kanal D ve Show TV’de muhabir olarak çalıştı. Show TV’de bir yıl boyunca hafta içi her gece yayınlanan ‘Melike İlgün ile Son Haber’ isimli haber programını hazırlayıp sundu. Kanaltürk’te üç yıl boyunca ana haber sunuculuğu ve dış haber editörlüğü yaptı. 22 Temmuz seçimlerinden önce kanal yöneticileriyle anlaşamayıp istifa etti. Gazeteport.com’da bir yıla yakın bir süre haftalık röportajlar yapıp, haftada dört gün siyasi makaleler yazıyordu; çeşitli sebeplerden dolayı onu da bıraktı.
Bundan böyle asıl mesleğinin yazarlık olduğunu söyleyen İlgün’ün ilk kitabı ‘Kemal’e Eren Kadınlar’ Okuyanus Yayınevi’nden çıkmıştı. Yazar, Mustafa Kemal’e âşık iki kadın arasındaki hesaplaşmayı kaleme aldığı kitapta, onun için canına kıyan Fikriye ve ettiği sessizlik yeminini ölene dek bozmayan Latife’yi öbür dünyada yeniden karşılaştırıyordu. Öte yandan, Kurtuluş Savaşı günlerine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ne şartlarda ve nasıl kurulduğuna da ışık tutuyordu. İkinci kitap ‘Enver Paşa’nın Sultanı’nda ise Sultan Abdülmecid’in torunu Naciye Sultan ile ‘Hürriyet Kahramanı’ İttihatçı Enver Paşa’nın dillere destan aşkını anlatırken yapıyor aynı şeyi.
İlgün’ün eşinin dedesi Sarıkamış’ta savaşıp üç yıl boyunca Rusların elinde esir kalmış bir asker. Evvelâ onun öyküsünü yazmaya koyulmuş yazar. Araştırmaları sırasında Enver Paşa hakkında okuyup da yolu Naciye Sultan’a varınca, birden dümeni ikilinin özlem dolu evlilik hayatlarına kırmış. Ancak Sarıkamış meselesinin rafa kalktığı sanılmasın, kitapta Sarıkamış’a da uzanıyor. ‘Tarihin elinde oyuncak olanlar’ ile ilgilendiğini söyleyen Melike İlgün, sohbetimiz sırasında yeni kitabı için okumalara başladığının haberini verdi. Sıradaki kitapta Adnan Menderes’i okuyacağız.
ATATÜRK’ÜN ENVER PAŞA’YA DESTEĞİ
Romanın sonunda aile fotoğraflarına yer verilmiş, bir de geniş bir kaynakçaya. İlgün sadece araştırmakla kalmayıp çiftin yaşadıkları yerleri gezip fotoğraflar çekmiş, torunlarıyla konuşmuş. Torunu Osman Mayatepek’ten öğrendikleri karşısında şaşkınlığa uğradığını söylüyor: “Osmanlı hanedanının birçok üyesi büyük sefalet çekmiş. Ama Enver Paşa’nın ailesi büyük bir yokluk yaşamamış. Zira, Kılıç Ali Paşa düzenli olarak yardım etmiş onlara. Atatürk’ün yakın silah arkadaşının, böyle bir desteği Atatürk’ün izni olmadan yapması düşünülemez. Torunuyla konuşunca Atatürk ve Enver Paşa arasındaki çekişmenin tarihi yazanlar tarafından nasıl abartıldığı, ne kadar körüklenmeye çalışıldığını öğrendim. Mektupları okuyunca aralarında bir muhabbet olduğu ve birbirlerine çok saygı duydukları da ortaya çıktı zaten.”
Enver Paşa’nın Sultanı’nda iki aşığın özlem dolu hayatlarını okurken, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüne ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına tanıklık edecek; Melike İlgün’ün ilk kitabı Kemal’e Eren Kadınlar’ı yeniden okumak isteyeceksiniz.
‘EROTİK’ SAHNELER
Romanda ‘erotik’ denebilecek sahneler var. Yazarın bunları yazarken tepki almaktan çekinmiş olabileceğini düşünüp soruyoruz. “Hayda!” deyip gülmeye, ardından anlatmaya başlıyor: “Enver Paşa’nın Naciye Sultan’a yazdığı mektuplar olduğu gibi duruyor. Tutku dolu bir aşk var aralarında, özlemle de perçinlenmiş. Mektuplarda gayet açık şekilde ve günüzümün dili ile anlatıyor Enver Paşa aşkını, tutkusunu, özlemini. Ben çok bir şey katmadım aslında, Enver Paşa zaten yazmış. İkisinin aşkı dillere destan zaten. Naciye Sultan da karısı. Niye çekineyim ki? Ama -‘erotik’ demeyeyim- çok özel anlarını yazdığı mektuplarını koymadım kitaba. Gerçi yayımlanmışlar ama daha çok kişiye ulaşsınlar istemedim.”
MEDYAYA GERİ DÖNMEM
“Medyaya geri dönmeyi düşünmüyorum. Beni çok heyecanlandıracak bir proje olmalı ki döneyim. Ama pek hevesli değilim. Çünkü şu an yaptığım işten çok memnunum. Efendisizsin, patron yok; kendi disiplinini kendin sağlıyorsun. Yaptığın iş yıllarca yaşıyor. Habercilik öyle değil, çok çabuk tükenen ve tüketen bir iş. Yapmak istediğim her şeyi yaptım habercilikte. Bundan sonra esas işim yazmak. Yazdığım bir kitaptan sonra konuyla ilgili başka bir kitaba yönelecekse okur, başarılı oldum demektir.”