Güncelleme Tarihi:
Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaklaşık 2 hafta önce imzaladığı "Hastanelerde din adamı" protokolüne göre hasta yakınlarına ve hastalara din adamları 'moral destek' adıyla ruhsal destek verecek.
'DİN GÖREVLİSİNİN MÜDAHALESİ RUHSAL AÇIDAN SON DERECE TEHLİKELİ'
Toplantıda konuşan, Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) Medya Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya da, protokolün çerçevesinin belirsiz olduğuna dikkat çekerek, "Bu, psikoterapik müdahalenin din görevlisi tarafından yapılabileceği anlamına geliyor. Bu durumda bizim uyguladığımız tedaviye de zarar verecek durumlar oluşabilir. Bu son derece tehlikelidir" diye konuştu. Kaya, bu uygulamaya benzer örneklerin uzun süredir çeşitli alanlarda da yaşama geçirilmeye çalışıldığını belirterek, bunun AKP Hükümeti'nin ideolojik tercihinin bir yansıması olduğunu söyledi.
"RUHSAL DESTEĞİ HEKİM VERMELİ"
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, ciddi biçimde itiraz edilmesi gereken bir durumla karşı karşıya olunduğunu belirtirken, "Hastaların ruhsal desteğe ihtiyacı olabilir ama bunun alanında eğitim almış sağlık personeli tarafından verilmesi gerekmektedir. Bunun aksi bilim dışı ve tehlikelidir" diye konuştu.
"PSİKİYATRİ HASTALARI YATAK BULAMAZKEN..."
Yapılan ortak basın açıklamasında, "Bir psikiyatristin günde 5 dakikalık aralıklarla hasta bakmaya zorlanırken, ağır psikiyatrik hastalığı olan kişiler yatak yokluğu nedeniyle kurumdan kuruma gönderilirken 2 bin kişilik kadronun dini destek adı altında kullanılması hasta yararının gözetilmediği bir tercihtir." denildi. Açıklamanın tamamınde şu sözlere yer verildi;
"SAĞLIK HİZMETLERİ ORTAÇAĞ KARANLIĞINA ÇEKİLİYOR"
7 Ocak 2015 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı “Hastanelerde Manevi Destek Sunmaya Yönelik İşbirliği Protokolü” adı altında kabul edilemez bir uygulamaya imza attı. Bu protokolle binlerce din görevlisinin hastanelerde görevlendirilmesini, steril sülük tedavileri, hacamat tedavileri gibi bilim dışı uygulamalarla başlayan sağlık hizmetlerin ortaçağ karanlığına çekilmeye çalışılması sürecinin bir parçası olarak görüyoruz.
"SAĞLIK HİZMETLERİNİN KALİTESİNİ YÜKSELTMEYE DAVET EDİYORUZ"
Açıklamalarda Batı ülkeleri örnek verilmekte ve hastaların dini destek almalarının bir hak olduğu ifade edilmekte, çok gecikmiş bir hizmet vermenin heyecanı içinde olunduğu dile getirilmektedir. Bizler ise sorumluları, bir devletin ana görevlerinden biri olan sağlık hizmetlerinin niteliğini yükseltme yönünde çalışmalar yapmaya davet ediyoruz.
"ÖRNEK VERİLEN ÜLKELERDE SAĞLIK HAKKI TEMEL İNSAN HAKKI"
Örnek verilen Batı ülkelerinde ve atıf yapılan uluslararası sözleşmelerde sağlık hakkı temel insan haklarından biridir ve sağlık hizmetleri Türkiye’de günden güne kötüye gitmektedir. Nüfusun bir bölümü sağlığa erişim hakkına bile sahip olamamakta, alınan muayene, tedavi, ilaç katkı payları nedeniyle gerçek anlamda tedaviye ihtiyacı olan kişiler sağlık kurumlarına başvuramamakta, ilaçlarını almakta zorluk yaşamaktadır; izlenen ilaç ücretlendirme politikaları nedeniyle bazı ilaç şirketleri yeni ve etkin ilaçlarını Türkiye piyasasından çekme kararı almaktadırlar.
"BİR PSİKİYATRİST 60 HASTA GÖRMEYE ZORLANIYOR"
Bir psikiyatrist 60 hasta görmeye zorlanırken, ruh sağlığı hizmetlerinde görevlendirilecek psikolog, psikolojik danışmanlık ve rehberlik mezunu, hemşire bulunamazken, ağır psikiyatrik hastalığı olan kişiler yatak yokluğu nedeniyle kurumdan kuruma gönderilirken 2000 kişilik kadronun dini destek adı altında kullanılması, hasta yararının gözetilmediği, siyasal kaygılarla alınmış, yanlış bulduğumuz bir tercihtir.
'SAĞLIK HİZMETİNİ SAĞLIK ÇALIŞANI VERMELİ'
Tıp bilim dalı ve sağlık hizmetleri, tüm dünyada bilimsel yöntemlerle bu eğitimi almış sağlık çalışanlarınca yürütülmektedir. Sağlık kurumlarında hastaların ruhsal ve sosyal açıdan desteklenmesi, ruh sağlığı çalışanlarının görevidir. Sağlık kurumlarında görev alan psikiyatrist, psikolog/klinik psikolog, psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanları, psikiyatri hemşiresi gibi meslek alanlarına sahip ruh sağlığı çalışanları hastalara ruhsal destek ve danışmanlık hizmetlerini vermektedir. Ruhsal destek ve danışmanlığı sadece dini ve manevi destek gibi görme anlamına gelen söylem ve uygulamalar kabul edilemez.
"EVRENSEL HASTA HAKLARI'NDA DİN ADAMI DESTEĞİNDEN SÖZ EDİLMİYOR"
Bu sözleşmede bahsedilen hizmetin Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul edilen Evrensel Hasta Hakları'nın bir parçası olarak kabul edildiği, aynı zamanda 1981'de Lizbon Dünya Tabipler Birliği Hasta Hakları Bildirgesi'nde de bu hizmetin maddeler arasında yer aldığı vurgulanmaktadır. Oysa bildirgede dinsel desteğin kapsamı ile hastanın fiziksel ya da ruh sağlığını tedavisi değil, kendi dinsel ritüellerini gerçekleştirme, inancının gereği olan davranışları sergileme hakkından söz edilmektedir. Bu uygulama ile yapılmak istenen çağdaş tıbbi uygulamanın yerine dinsel telkin ve yönlendirmelerin konma çabasıdır. Lizbon bildirgesi dini telkin, manevi destek, dini danışmanlık ve rehberlik hizmeti gibi bir uygulama tanımlamamaktadır.
"HASTALAR TEDAVİYİ YANLIŞ YERDE ARADIĞI İÇİN İYİLEŞEMİYOR"
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre tüm dünyada en sık karşılaşılan on hastalıktan üçü ruhsal hastalıklardan oluşmaktadır. Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmalarda ruhsal sorunları olan kişilerin önemli bir kısmının din adamları gibi ruh sağlığı çalışanı olmayan kişilere başvurduğu ve tedavi sürecinin çareyi doğru yerde aramamak sebebiyle aksadığı bilinmektedir. Bu protokol ile bu tür başvuruların özendirileceği ve hastalarımızın sağlık hizmetinin aksayacağı akılda tutulmalıdır. Hastaların dini düşünceleri ile sağlık hizmetleri aynı başlık içinde tutulması, bir bilim dalı olan tıbbın ortaçağ karanlığına çekilmesi anlamına gelmektedir.
"PROTOKOLÜ İPTAL ETMEYE DAVET EDİYORUZ"
Yukarıdaki ele alınan tüm başlıklar dikkate alındığında bizler hekimler ve ruh sağlığı çalışanları olarak:
Sağlık Bakanlığı’nı bu protokolü iptal etmeye; ruh sağlığı hizmetlerinin iyileştirilmesi için bilim ve uzmanlığı temel alan gerekli yaklaşımları geliştirerek somut adımlar atmaya davet ediyoruz. Vatandaşlarımızı sağlık hizmetlerine sahip çıkmaya, ortaçağdan kalma, hasta yararını gözetmeyen bu tarz uygulamaların dini hassasiyetlerle ilgili olmadığını bilerek hükümete itiraz etmeye, herkes için ulaşılabilir, nitelikli, yaygın sağlık ve ruh sağlığı hizmeti talep etmeye çağırıyoruz.